Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, CNN Türk canlı yayınında gündeme dair soruları cevapladı.
Bakan Tunç'un açıklamaları şöyle:
Dün Şanlıurfa'daydık. Her hafta bir ilimizi ziyaret etmeye çalışıyoruz. Adalet Sarayı'nın temelini attık. Önceki dönem Adalet Bakanımız Bekir Bey oranın milletvekili, diğer hükümet yatırımlarıyla ilgili sayın valimiz, kamu yöneticilerimizle toplantı gerçekleştirdik. Halkımızla sohbet ettik. Buradan Ahlat'a gideceğiz. Önemli bir etkinlik var. Malazgirt Zaferi'nin yıl dönümü büyük bir coşku ile kutlanıyor.
MECLİS'TEKİ KAVGA
Son oturumda gerçekleşen olaylar hepimizi üzdü. Bu tür manzaraların olmaması lazım. TBMM milli iradenin kalbi, gazi Meclis'imiz, Kurtuluş Savaşı'nı yöneten Meclis, 15 Temmuz'da dünyaya demokrasi mücadelesi veren bir Meclis. TBMM'nin saygınlığına gölge düşüren olaylara fırsat vermememiz lazım.
"GEÇMİŞTE DE OLDU"
Konuşurken herkes özgürce milletvekillerimiz ifadelerini sarf edebilir. Hakaret içeren, kaba ve yaralayıcı sözler Meclis'teki maalesef bu tür karışıklıklara neden olabiliyor. Geçmişte de oldu, bu sadece bu dönemin problemi değil. 90'lı yıllarda bir milletvekilinin kavga sırasında vefat ettiğini biliyoruz.
'MİLLETİMİZİN BİZDEN BEKLEDİĞİ KANUNLARIN GERÇEKLEŞMESİ'
Milletimizin bizlerden beklediği kanunların gerçekleşmesi ile ilgili olarak yapıcı tutum sergilemeye yönelik gayretlerin olduğunu biliyorum.
'CEZAİ MÜEYYİDE GEREKTİRECEK BİR HUSUS'
Milletvekillerine sizler terörist derseniz bu bir hakaret, iç tüzüğe göre cezai müeyyide gerektirecek bir husus. Karşısındaki insan ona terörist dediğinde, ifade özgürlüğünü aşacak şekilde konuştuğunda bu tür olaylara sebebiyet verilebiliyor.
Bizim parlamentomuz Gazi Meclis'imiz, tüm milletvekilleri kendilerini sorumlu hissetmesi gerekir. Ben 16 yıl milletvekilliği süresi içerisinde bu tür manzaralar oldu, üzücü kavgalar oldu, sonunda yine kulislerde milletvekillerimiz değişik siyasi partilerden aynı sohbetlerine devam ettiler.
'BU TÜR OLAYLARA SEBEBİYET VERMEK İÇİN KÜRSÜYE ÇIKANLAR VAR'
Bu tür olayların tekrarlanmaması lazım. Kürsüdeki konuşmacıların bu tür olaylara sebebiyet vermek için çıkanlar var.
BAKAN ŞİMŞEK'İN İSTİFA ETTİĞİNE DAİR İDDİALAR HAKKINDA
Bunlar kasıtlı olarak ortaya atılan iddialar. Ekonomiyi olumsuz etkilemek, şu anda uygulanmakta olan ekonomik program var. Enflasyonu tek haneye düşürmeye yönelik bir çaba var. Enflasyon 90'lı yıllarda ve AK Parti'nin iktidara geldiği ilk yıllarda enflasyon çift haneydi, enflasyonu tek haneye düşüren bir iktidarız. Sonrasında pandeminin getirdiği sıkıntılar, 6 Şubat depremleri, savaşlar ekonomimizi dünya ülkeleri arasında en fazla bizi etkiledi. Enflasyon çift haneli rakamlara yükseldi. Şimdi yeni bir ekonomik program uygulanıyor. Göstergeler iyi noktaya doğru gidiyor. OVP'deki hedeflerin tutacağını görüyoruz. Milletimizin tekrar alım gücüne erişmesi ile ilgili büyük bir çaba var. Bu da gerçekleşecek. Bu noktada bir güven de söz konusu. Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük destekleri var.
Ekonominin hedeflerin yakalanamamasıyla ilgili olarak bazı karalama yapan çevreler de var. Bunlara sözcülük yapan bazı siyasetçiler var. Dün Mehmet Şimşek'in istifa ettiğine yönelik haberler halkı yanıltıcı haber hüviyetinde.
SPK kanununu 107 taksim 2 maddesi gereğinde sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını etkilemeyi amaçlayan düzenlenmiş bir suç söz konusu. Bu kapsamda savcılık bunu değerlendirdi. Bu şekilde bilgiler yayan, halkı yanıltıcı bilgileri sosyal medya aracılığı ile paylaşanlarla alakalı olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlattı. Sayın Bakanımız gerekli açıklamayı yaptı. Bu haberleri hala yaymaya devam ettiklerini görüyoruz.
Yatırımcıları zarara sokmak, ekonominin bozulmasına ilişkin bir paylaşım söz konusuysa bunu değerlendirecek olan savcılarımızdır.
"ŞİDDETİ TEŞVİK DÜŞÜNCE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA DEĞİLDİR'
Özellikle sosyal medyada özgürce herkes fikirlerini paylaşabilsin bunun hiçbir sakıncası yok. Biz basın özgürlüğünün sınırlarını alabildiğine genişletmeye yönelik hem TCK'da hem Terörle Mücadele Kanunu'muzda değişiklikler yapmıştık. Haber sınırını aşmayan düşünce açıklamalarının suç olmayacağına yönelik kanunlarımızın her birine ayrı ayrı dercetmiştik.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırları vardır. Bu uluslararası sözleşmelerde de aynı ilkeler geçerlidir. Şiddet içeriyorsa, şiddeti teşvik içeriyorsa AB İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10-11'inci maddelerine aykırı olduğu gibi bizim Anayasamızın 26. Maddesine de aykırıdır. Şiddeti teşvik düşünce ifade özgürlüğü kapsamında değildir.