Türkgün Gündem Beklenen metro geliyor... Havadan böyle görüntülendi

Beklenen metro geliyor... Havadan böyle görüntülendi

2016 yılında temeli atılan, İstanbul yeni Havalimanı-Gayrettepe Metro Hattı’nın 1. etabında istasyonlarda gelinen son durum havadan görüntülendi. Metro Hattı’nın 1. etabı 2019 yılında, 2. etabı ise 2021 yılında hizmete sunulacak.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılan İstanbul Havalimanı'na şehir merkezinden ulaşımı sağlamak için inşa edilen Gayrettepe-Yeni Havalimanı Metro hattı 1. etabında çalışmalar hızla devam ediyor. Metro hattında yer alan İhsaniye, Işıklar Otogar, Göktürk, Kemarburgaz istasyonlarında hummalı çalışmalar göze çarparken, gelinen son nokta havadan drone ile görüntülendi.

Toplam uzunluğu yaklaşık 70 kilometre olacak hattın, Gayrettepe-İstanbul Yeni Havalimanı yönünde uzunluğu yaklaşık 37,5 kilometre, İstanbul Yeni Havalimanı-Halkalı yönünde ise 32 kilometre olarak tasarlandı. İstanbul Havalimanı’nı şehir merkezine bağlayacak metro hattının ilk etabı 2019’da ikinci etabı ise 2021’de hizmete açılacak.

İSTANBUL YENİ HAVALİMANI GÜZERGAH

Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Hattı Beşiktaş, Şişli, Kağıthane, Eyüp ve Arnavutköy ilçelerinden geçecek. Hatta sırasıyla Gayrettepe, Kağıthane, Hasdal, Kemerburgaz, Göktürk, İhsaniye, Havalimanı-1, Havalimanı-2 ve Havalimanı-3 istasyonları bulunacak. Bu istasyonlar her biri yaklaşık 37 kilometre uzunluğunda olan 5.70 metre iç çaplı iki adet ana hat tüneli ve toplam uzunluğu yaklaşık 1.1 kilometre olan makas tünelleri ile birbirine bağlanacak. Sefer sıklığının 3 dakika olarak planlandığı hatta, maksimum işletme hızı 120 km/saat olup, istasyonlar ve güzergâh araçların 4’lü veya 8’li diziler halinde vatandaşlara hizmet edecek.

ENTEGRE EDİLECEK HATLAR

 Yeni metro ile saatte tek yönde 70 bin yolcu taşınabilecek. Hat tamamlandığında, Gayrettepe İstasyonu’nda Metrobüs ve Şişhane - Taksim - 4.Levent - Hacıosman Metro Hattı ile Kağıthane İstasyonu'nda Kabataş - Beşiktaş - Mecidiyeköy - Mahmutbey Metro Hattı ile entegre olacak.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Başyazı Türkiye’nin Suriye hassasiyeti

Türkiye’nin Suriye hassasiyeti

Kaynak: Yıldıray Çiçek

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, bölgesel ve küresel gelişmeleri büyük bir titizlikle izlediği gibi, Suriye’deki olayları da anbean yakından takip etmektedir. Suriye’nin yeni yönetimine ilham vermek amacıyla bir anayasa taslağı hazırlatması, Türkmen, Arap, Kürt ve diğer tüm kesimleri “Barış ve Refah İçin Yeni Bir Başlangıç” sloganıyla kucaklamayı hedefleyen Yeni Hayat Partisi’ni kurdurması, bu partinin ismini, logosunu ve programını bizzat şekillendirmesi, ayrıca Suriye’de terörle mücadele eden komutanlarla makamında bir araya gelmesi, Suriye’ye verdiği önemin ve hassasiyetinin açık göstergeleridir.

“Terörsüz Türkiye” hedefini merkeze alan kapsamlı proje, yalnızca ülkemizi değil, bölgemizi ve komşu ülkeleri de terörden arındırmayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, Sayın Bahçeli’nin son açıklamasında Suriye özelinde yaptığı değerlendirme şu şekildedir: “27 Şubat’taki İmralı çağrısıyla kabuğunu kıran süreç, 10 Mart’ta PYD/YPG’nin silahlarını Suriye Arap Cumhuriyeti’ne teslim etmeyi ve yeni yönetimin kurumlarına entegre olmayı bir mutabakat zaptıyla kabul etmesiyle devam etmiş, 12 Mayıs’ta ise PKK’nın silah bırakma ve fesih işlemlerini teyit eden zincirleme gelişmeler, Türkiye ve bölge ülkeleri adına hayırlı adımlardır. Ok yaydan çıkmıştır; geri dönüş yoktur.”

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’da Budapeşte dönüşü gazetecilere "PKK’nın silah bırakma ve fesih süreci örgütün Suriye kolunu da kapsamaktadır.” Açıklamasını yapmıştır.

Suriye, bu bağlamda hareketli bir dönemden geçmekte ve yeni yönetimle birlikte taşların yerine oturduğu bir sürece tanıklık etmektedir. Beşar Esad’ın devrildiği bu süreçte, terör örgütü PKK/YPG’nin işgal ettiği birçok bölge kurtarılmış, örgüt köşeye sıkışmış ve yeni yönetime silahlarını teslim ederek düzene entegre olmayı kabul etmiştir. Bu konuda sonuç alınma bekleniyor.

Ne var ki ABD ve İsrail, YPG’yi Suriye’de taşeron olarak kullanmayı sürdürmek için boş durmamaktadır. İsrail’in çeşitli bahanelerle Suriye’yi bombalaması ve ABD Başkanı Trump’ın bir yandan Türkiye eksenli gelişmeleri överken, diğer yandan ABD Dışişleri Bakanı’nın “Suriye’de yeni bir otorite var, ancak geçmişi tartışmalı isimlerden oluşuyor. Bu otorite çöküşün eşiğinde; eğer çökerse, iç savaş yeniden başlayacak ve ülke IŞİD ile diğer cihatçı gruplar için bir oyun alanına dönüşecek. Ayrıca, İran’ın bölgedeki etkisi artacak” şeklinde aba altından sopa gösteren açıklamaları, IŞİD bahanesini kullanarak YPG kartını ellerinde tutma çabasını yansıtmaktadır.

Trump, bir hafta önce Orta Doğu ziyaretinde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yı “Çok iyi, genç, yakışıklı, sert ve güçlü bir adam; tam bir savaşçı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile konuştum, kendisiyle iyi bir dostuz. O da Şara’nın iyi işler çıkaracağını düşünüyor” diyerek överken, bir hafta sonra ABD Dışişleri Bakanı’nın yaptığı “Bu otorite çöküşün eşiğinde” açıklaması, klasik bir “iyi polis/kötü polis” taktiğini ortaya koymaktadır. ABD’nin dış politikasında doğru ya da yanlış gibi kavramlar yoktur; yalnızca menfaatler vardır. Her olay, anlık, günlük, aylık ya da yıllık olarak bu menfaatler doğrultusunda şekillenir.

Bu nedenle, ABD’nin ne bugün söylediklerine ne de yarın söyleyeceklerine aldanmadan, adımlarımızı sağlam atmamız gerekmektedir. ABD, menfaat gördüğü anda dost dediklerini kolaylıkla gözden çıkarabilir. Suriye’de taşların yerine oturduğu bu kritik süreçte, her gelişme büyük bir dikkatle takip edilmelidir. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve MHP Lideri Sayın Bahçeli, Suriye konusunda çok sağduyulu adımları atmaktadır. Suriye’nin istikrarı, iç cephesinin güçlendirilmesi ve terörden arındırılması hem Türkiye hem de bölge ülkeleri için büyük bir kazanç olacaktır. Ancak, ABD ve İsrail’in oyunlarına karşı her zaman uyanık olmak elzemdir.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *