Orta Asyalıların geleneksel olarak yaptığı yarım kesilmiş soğanları veya soğan dilimlerini bir gecede çoraplarda tutma geleneği, dünyanın ölümcül bir salgın olan Hıyarcıklı Veba ile mücadele ettiği 1500'lerin başında tespit edilmiştir.
O dönemlerde soğanın enfeksiyonları ve soğuk algınlığı, ateş gibi çeşitli rahatsızlıkları iyileştirme ve Hıyarcıklı Vebayı önleme gücü biliniyordu.
Soğanda bulunan sert kokunun vücutta biriken bakteri ve enfeksiyonlara karşı koruma sağladığı fikrine inanılıyordu. Bunun yanı sıra çorabın içine soğan koymanın vücudu doğal olarak temizlediğine, hastalıklarla, enfeksiyonlarla savaştığına ve bağışıklığı güçlendirdiğine de inanan birçok kişi mevcuttu.
Bu uygulamanın bu kadar yer edinmesinin nedeni tüm hayati organların sinirlerinin ayaklara bağlı olduğuna ve doğal olarak soğan yerleştirerek vücudun dahili olarak iyileşebileceğine inanılan eski Çin Ayak Refleksolojisi uygulamasıyla da ilişkilendirilmektedir.
Soğanlar, insan vücudu ile yakın temas halinde olduğu zaman, özellikle çorabın içine yerleştirildiğinde açığa çıkan fosforik asit ile yüklenmektedir.
KAN DAMARLARINI HAREKETLENDİRİYOR Meydana gelen bu ısı, yarı geçirgen zardan sızan kan damarlarına giren bu asidin salınmasıyla birlikte kan damarlarının hareketlenmesine vesile olur.
Bu sebepten dolayı soğan dilimlerini gece boyunca çorapların içinde tutmak, vücudu temizlemeye ve toksinleri emmeye destek olarak hastalıkların kolay bir şekilde vücuttan atılmasını sağlar.
Ayaklara soğan yapıştırarak çorap giymek ve de gece boyunca bu şekilde bekletme; kan arıtma, mikrop ve bakterilerin uzaklaştırılması, ayaklardaki toksinlerin ve kimyasalların yok edilmesi gibi faydalara sahiptir.