Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "KKTC hükümetinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecini ciddiyetle ele aldığını ve son derece başarılı yürüttüğünü hep birlikte gördük." dedi.
Oktay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) devlet kanalı Bayrak Radyo Televizyonunda (BRT) katıldığı canlı yayında, soruları yanıtladı.
Fuat Oktay, sözlerine KKTC'deki herkese gönülden selamlarını ileterek başladı.
KKTC Başbakanı Ersin Tatar ve hükümetle uzun zamandır üzerinde çalıştıkları konular olduğunu aktaran Oktay, "Biz, KKTC ile ilgili çalışırken KKTC'ye bir bütün olarak bakıyoruz. KKTC'ye her zaman birlikte nereye götürebiliriz çerçevesinde yaklaşıyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da hükümetlerimizin de yaklaşımı böyle olmuştur." ifadesini kullandı.
Oktay, Türkiye ve KKTC Arasında son imzalanan İktisadi ve Mali İş Birliği Anlaşması'nın ekonomik ağırlığı bulunan bir çalışma olduğuna dikkati çekerek, Tatar ve hükümetle yakın çalıştıklarını ve hemen hemen her konuda iş birliği içinde bulunduklarını vurguladı.
Kovid-19 öncesinde dünyada birçok belirsizliğin olduğuna ve bunların zirveye çıktığına işaret eden Oktay, kendisini "süper güç" olarak ifade eden ülkelerin bile ne yapacağını şaşırdığı ortamda Türkiye ve KKTC'nin dünyaya model olacak bir mücadele ortaya koyduğunu kaydetti.
"KKTC HÜKÜMETİ KOVİD-19 SÜRECİNİ BAŞARILI YÜRÜTTÜ"
Oktay, sadece Türkiye'de Kovid-19 sürecini yönetmediklerini, aynı zamanda 102 ülkeye yardım ettiklerini anlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sakin ve paniklemeden vatandaşlarını daha güçlü bir geleceğe hazırlayacak şekilde çalışan, aynı zamanda KKTC'yi bu süreç içerisinde asla yalnız bırakmayan bir Türkiye vardı. KKTC hükümetinin, Kovid-19 sürecini ciddiyetle ele aldığını ve bunu son derece başarılı yürüttüğünü hep birlikte gördük.
Bölgedeki koca koca devletlerin paniklediği ortamda KKTC, Kovid-19'u çok hızlı bir şekilde kontrol altına aldı ve bir ayı aşkın süredir, yeni bir Kovid-19 görülmeyecek şekilde bu süreci yönetti. Bu vesileyle sayın Başbakan'ı ve hükümeti tebrik ediyorum."
Kovid-19'la neredeyse bütün dünyada ekonominin çarklarının durduğu bir dönemin yaşandığına değinen Oktay, şu anda normalleşme sürecine geçildiğinin altını çizdi.
Oktay, normalleşme sürecinde ekonominin, sanayinin, turizmin ve eğitimin çarklarını döndürerek sosyal, siyasal ve ekonomik boyutta duran sistemin ayağa kaldırılması için çalıştıklarını belirterek, "Bu süreçte de biz KKTC'yi yalnız bırakamazdık. KKTC'yi hiç kimseye muhtaç etmeyiz. Dolayısıyla bu mali anlaşma da hükümetle yaptığımız tüm çalışmalar da bu çerçevedeydi." değerlendirmesinde bulundu.
Mali protokolün 2 milyar 288 milyon liralık bir anlaşmayı içerdiği bilgisini paylaşan Oktay, bunun savunma giderlerinin yanı sıra Kovid-19'la mücadelede yapılan harcamalar ve ekonominin canlandırılmasıyla ilgili 277 milyon liralık miktarı da kapsadığını söyledi.
Oktay, "KKTC'nin kalkınması" ile reel sektörün kalkınmasını kastettiklerini ve hükümetle her fırsatta KKTC'nin kalkınmasıyla ilgili neler yapabileceğini konuştuklarını aktardı.
"KOVİD-19 OLMASAYDI 2020 HEDEFİMİZ ÇOK FARKLIYDI"
KKTC'nin gelirlerinin temelinde turizm ve eğitim bulunduğuna işaret eden Oktay, şunları kaydetti:
"KKTC'nin yaklaşık 1 milyar dolara yakın turizm geliri, 850 milyon dolarlık ise eğitim geliri var. Kovid-19 olmasaydı, bizim 2020 hedefimiz çok farklıydı, KKTC için de çok farklıydı, neredeyse rakamları iki katına çıkarma hedefimiz vardı. Bunun için de Türkiye'deki bütün tecrübeleri KKTC'ye aktarmanın modelini geliştirmiştik. Kovid-19 olunca yeniden revize etmek durumunda kaldık."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bundan önce yapılan mali anlaşmalarda uygulanabilirlik anlamında açıklar bulunduğunu ve projelerin verimliliklerinde sıkıntılar yaşandığını dile getirdi.
Türkiye'de projeyi hayata geçirmek anlamında dünya ölçeğinde birikim bulunduğunun altını çizen Oktay, protokoldeki "ARMA Modeli"nin (Türkiye-KKTC Altyapı ve Reel Sektör İçin Mali İş Birliği Aracı) projelerin hayata geçirilmesiyle ilgili kısmı kapsadığını bildirdi.
Oktay, şöyle devam etti:
"Arzu ederiz ki KKTC'deki bütçe açıkları çok hızlı şekilde kapatılıyor olsun ve yaptığımız anlaşmanın tamamına yakınını altyapıyı ve reel sektöre aktaralım ki KKTC'nin kalkınmasını buradan sağlayalım. 'ARMA' diye ifade edilen model, altyapıya ve reel sektöre aktarılan miktarın projelere dönüştürülmesi ve bu projelerin de mutlak şekilde hayata geçirilmesidir. ARMA modeliyle amaçlanan Türkiye'deki tecrübenin KKTC'ye sektörler bazında aktarılmasıdır."
"YATIRIMCILARI BÜROKRASİYLE BOĞMAK YERİNE RAHATLATALIM"
Türkiye'nin KKTC'de yapısal bir dönüşümün gerçekleşmesini arzu ettiğini kaydeden Oktay, "Cumhurbaşkanımızın da Türkiye için ısrarla üzerinde durduğu şey budur. Yatırımcıları bürokrasiyle boğmak yerine, olabildiğince rahatlatalım. Tatlı bir rekabet ortamında ülkenin de önünü açmak gerekiyor." diye konuştu.
KKTC'de "anormal" bir bürokrasinin bulunduğunu belirten Oktay, Meclisin yatırım yapmak isteyenlerin önünü açması gerektiğini söyledi.
"Buraya her geldiğimizde bunu açık bir şekilde konuşuyoruz. Yatırımcının önünü açmak zorundayız." diyen Oktay, "KKTC'yi bir cazibe merkezine dönüştürebiliriz. Öyle bir adaya dönüştürürüz ki, bölgesinin Singapur'u olur. Ancak bu kadar aşırı korumacı yaklaşım ve kurallarla bir yere gidemeyiz. Yapısal dönüşümden bunu kastediyoruz. Bunların önünün açılması gerekiyor." dedi.
Oktay, Kovid-19 süreciyle büyük bir dijital dönüşümün yaşandığını vurgulayarak KKTC hükümetiyle bu konuda da çalıştıklarını, Türkiye'nin bu hususta KKTC'ye tecrübelerini aktarabileceğini ve bunun bir fırsat olabileceğini anlattı.
"ÇOK KISA SÜREDE TARİH YAZABİLİRSİNİZ"
KKTC'de turizmin çeşitlendirilmesi üzerine ortak bir çalışmanın bulunduğuna da işaret eden Oktay, imzalanan protokollerin altyapı ve üstyapının geliştirilmesi çalışmalarına da hız kazandıracağını söyledi.
Oktay, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın KKTC'nin kalkınmasına çok önem verdiğini, Türkiye'nin kalkınma ivmesinin KKTC'de de yakalanması yönünde bir çabasının bulunduğunu ve bu konuda kendilerinden sürekli bilgi aldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "KKTC'de hükümetlerin ömrünün kısa olmasının, buradaki yapısal reformların hayata geçirilmesinde en büyük dezavantajlardan ama bu avantaja da dönüştürülebilir. Çok kısa sürede tarih yazabilirsiniz. Ersin Bey ve hükümetin ortakları da bu çerçevede çalışıyor. Türkiye olarak daha kalkınmış bir KKTC, sizleri olduğu kadar bizleri de mutlu edecektir." ifadesini kullandı.
"BİZİM ARZUMUZ, MARAŞ'IN BİR AN ÖNCE TEKRAR EKONOMİYE KAZANDIRILMASI"
Kapalı Maraş'la ilgili şubat ayında ortaya konan hedefler için yakın zamanda bir açılımın olup olmayacağı sorusu üzerine Oktay, buranın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin toprağı olduğunu ve Türkiye'yi de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ayrı düşünmediklerini söyledi.
Oktay, bir toprağın 45 yıl kapalı tutulmasının mümkün olmayacağına dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Hemen yanı başındaki Mağusa'daki insanları, çocukları düşünün, onların suçu günahı ne? Buradaki denizden onların faydalanma imkanı yok mu? Oradaki otel işletmecilerinin suçu ne? Düşünün burası, Kıbrıs'ın ekonomik can damarıydı. Siz, bu ekonomik can damarı kapatacaksınız, ondan sonra ambargo uygulayacaksınız, onun da ötesinde temel insan haklarından, bakın temel insan haklarından bahsediyorum, başka bir şeyden de değil, ulaşım hakkı temel özgürlüklerdendir, bunu bile sınırlayacaksınız ondan sonra diyeceksiniz ki 'Sen toprağını kapalı tutmaya devam et, bir gün benim aklıma eserse hele oturur bir anlaşırız.' Se ne yapacaksın? Avrupa Birliği'nin üyesi olacaksın Avrupa Birliği illegal boyutta, bir şımarık çocuk olarak yasal olmayan yollarla üye olarak kabul edecek. Ondan sonra da bu tarafta kuzeydeki Kıbrıs Türk'ü bekleyecek, beyefendilerin hanımefendilerin keyfi yeterse bir dönüp de bakarlar da ilgilenirler diye."
Maraş konusunun Türkiye için önemli olduğunu vurgulayan Oktay, "Bizim arzumuz, Maraş'ın KKTC hükümetinin de ifade ettiği şekilde, Sayın Başbakanın da ifade ettiği şekilde, bir an önce tekrar ekonomiye kazandırılması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ekonominin can damarlarından biri olan o potansiyelinin tekrar hayata geçirilmesi ve çocukların geleceğinin daha aydınlık olmasıyla alakalı bu fırsatın değerlendiriliyor olması. Bir an önce olmasında fayda var. Yarın da demiyoruz bugün. Bu kadar da net söylüyoruz." diye konuştu.
DOĞU AKDENİZ
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Doğu Akdeniz'de Rum tarafı adına hidrokarbon araştırmaları yapan yabancı firmaların çalışmalarının 2020 ortalarına kadar durduklarının hatırlatılması ve Türkiye'nin bu alanda hangi faaliyetler içinde olduğunun sorulması üzerine, dün hangi faaliyet içindelerse bugün de aynı faaliyetler içinde olduklarını, faaliyetleri durdurmadıklarını söyledi.
Bir zenginlik varsa bunun orada yaşayan topluma ait olduğunu ve orada adil şekilde paylaşılması gerektiğini belirten Oktay, Rum kesiminin oradaki hidrokarbon kaynaklarının keşfi ve tüm dünyanın ilgisinin oraya odaklanmasından sonra bir tavır değişikliğine gittiğini aktardı. Oktay, özellikle Avrupa Birliği üyesi olduktan sonra Rum kesiminin "Ben bunu bulurum, ben bunu çıkarırım ve bu da benimdir. Kıbrıs Türk'ünün de burada bir hakkının olduğunu düşünmüyorum." tavrı içinde olduğunu söyledi.
Buranın aynı zamanda Kıbrıs Türk'ünün hakkı olduğunu, bu nedenle payını alması gerektiğini vurgulayan Oktay, şöyle konuştu:
"Eğer siz ortak arama noktasında niyetli değilseniz, Rum kesimi için söylüyorum, bunu Kıbrıs Türk'üyle de paylaşmaya niyetli değilseniz o zaman biz, Türkiye olarak kendi imkanlarımızı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ekonomik çıkarları ve hakları doğrultusunda hiç gözümüzü kırpmadan bütün tecrübemizi oraya taşırız, paylaşırız, doğal zenginliklerin aramasını ve bulunduğu zaman da işletmesini de gerekirse birlikte yapmaya da razıyız dedik. KKTC hükümeti de buna sıcak yaklaşmıştır. Dolayısıyla Türkiye Petrolleri Ofisine de burada petrol arama izni vermiştir. KKTC, bizim resmen tanıdığımız bir ülkedir. Dolayısıyla aramızda yaptığımız anlaşmalar, uluslararası boyutta bizim için geçerli olan anlaşmalardır. Dolayısıyla bu anlaşmalara istinaden biz aramalarımızı yürütüyoruz."
Oktay, Rum kesiminin Kovid-19 gerekçesiyle 2021'e kadar çalışmalarına ara verdiğini hatırlatarak, "Arzu ederiz ki bu süreç onların bölgedeki gelişmeleri yeniden değerlendirmelerini sağlamaya bir fırsat verir siyasi, ekonomik, sosyal anlamda. Aklı selimle düşünürler ve dolayısıyla bölgedeki adanın kaynaklarını, doğal zenginliklerini yine adada yaşayan Kıbrıs Türk'ü dahil onlar kullanır." dedi.
TURİZMDE SERTİFİKALANDIRMA SİSTEMİ
Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti turizmi için ne tür stratejik planları olduğunun sorulması üzerine Oktay, Türkiye'de, Kovid-19 süreci nedeniyle durma noktasına gelen hizmet sektörü çarklarını döndürmeye çalıştıklarını ve duran turizmi hareketlendirmek için de çalışmaları başlattıklarını anlattı.
Oktay, Türkiye'yi ziyaret etmek isteyen birinin bilet aldığı andan, yaptığı yolculuk, havalimanındaki testler, kontroller, oteline kadarki ulaşım, ziyaret edeceği tüm alanların tamamında uçtan uca bir sertifikalandırma sistemini devreye soktuklarını belirterek, "Dolayısıyla şu anda KKTC hükümeti, Sayın Başbakan ve ilgili bakanlarla da konuştuğumuz şey, Türkiye'deki bu tecrübeden ciddi şekilde KKTC'de de faydalanabileceği şeklinde." ifadelerini kullandı.
Türkiye'den Kıbrıs'a gelen Su Temin Projesi'nde patlayan boruların tamiri çalışmalarının hangi aşamada olduğu ve ne zaman su akışının sağlanacağının sorulması üzerine Oktay, bu konunun yakinen takipçisi olduklarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bunun üzerinde önemle durduğunu bildirdi.
Teknik olarak, boruların patlamasıyla alakalı denizin altında olağanüstü bir durumun yaşandığını aktaran Oktay, "Bunun tekrar yaşanmaması çerçevesinde de tedbirler alınıyor. Onun için biraz proje boyutu da daha fazla sürdü. İhalesi yapıldı, boruların üretimine de geçildi. Kısmet olursa bize verilen tarih ve bizim de ısrarla bu sürede bitirilmesi gerekiyor dediğimiz tarih zannediyorum 2-3 ay içinde bitmesi gerekiyor. Zaten KKTC tarafında bunun çok ötesinde yetecek bir su rezervi bulunmakta. Herhangi bir sıkıntı yok. Yani KKTC vatandaşlarını, oradaki Kıbrıs Türk'ünü ilgilendirebilecek boyuta bakarsak, susuz kalmayacaklar." dedi.
KKTC'de ekim ayında cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağının hatırlatılması üzerine Oktay, seçimlerde KKTC vatandaşlarının karar vereceğini söyledi.
Türkiye'deki vatandaşların Kıbrıs Türk'üyle olan gönül bağları güçlü olduğu oranda Kıbrıs'ın geleceğinin de aydınlık, parlak ve güvenli olacağına işaret eden Oktay, hükümetlerin birbirleriyle yakın çalışmasıyla, gönül bağıyla bağlı olmasıyla farklı alanlarda projelere, yatırımlara katkı sağlayacağını belirtti.
KKTC'nin her şeyin üzerinde olduğunu, birlik ve beraberliğin daim olacağını vurgulayan Oktay, gönül birliği ve birlikte çalışılabilecek yapının olmasının önemine dikkati çekti.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM ALANINDA YAPILANLAR
Türkiye'de dijital dönüşüm alanında yapılanların anımsatılması üzerine Oktay, dijital dönüşümün vazgeçilmez konular arasında bulunduğunu dile getirdi.
Oktay, "Her bir iş için kamu dairelerine, kamu kurumlarına gitme dönemi bitmiştir, bu eskimiştir. Vatandaş evinde otururken, çayını yudumlarken, işinde, saat farkı gözetmeksizin işini istediği zaman yerinden yapabiliyor olmalı. Dijital dönüşüm dediğimiz bu. Kamunun vatandaşına verdiği tüm hizmetleri sanal ortamda veriyor olması." ifadesini kullandı.
Türkiye'de dijital dönüşüm alanında önemli adımlar atıldığını bildiren Oktay, e-Devlet çalışmalarının yeniden yapılandırıldığını anlattı. Oktay, vatandaşların birçok hizmeti e-Devlet üzerinden alabildiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin de önemli çalışmalar yürüttüğünü belirten Oktay, bu konuda yeni hedeflere odaklanıldığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, yerel yönetimlerin yanı sıra özel sektörün de dijital dönüşüme dahil edileceğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dijital dönüşüm çalışmalarını yakından takip ettiğini söyledi.
Oktay, Türkiye'de olanın, geliştirilenin aynı zamanda KKTC'ye de ait olduğunu belirtti.
Türkiye'nin sağlık alanında destan yazdığını ifade eden Oktay, havacılık ve savunma sanayisinde de önemli adımlar atıldığını vurguladı.
Oktay, koronavirüs nedeniyle ülkelerin maske savaşına girdiğini, Türkiye'nin ise bu süreçte 102 ülkeye tıbbi yardımda bulunduğunu sözlerine ekledi.