Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi, Orman Genel Müdürlüğü Konferans Salonu’nda düzenlenen Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü etkinliğine katıldı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Kirişçi, Türkiye coğrafyasında 5 binin üzerinde sucu tür olduğunu hatırlatarak, “Bu coğrafya üç kıtanın birleştiği bir coğrafya. 8 gen merkezinden üçünün kesiştiği yer. Avrupa’nın 15 bin bu konularda türleri varsa bunun 12 bini bizim kendi ülkemizde. 3 bin 700 civarında olanı da kendi coğrafyamıza ait endemik türler. Bizim iç sularımız ve denizlerimizde de çok sayıda türlerimiz ve bize ait materyallerimiz var. Bunların 550’si denizlerde, 384’ü de iç sularda olmak üzere bize ait 5 binin üzerinde de kendi coğrafyamızda olan sucu türlerimiz var” dedi.
Türkiye’nin elindeki biyolojik çeşitliliği ekonomik zenginliğe dönüştürmenin önemine değinen Tarım ve Orman Bakanı Kirişçi, var olan biyoçeşitliliğin izlenilerek takip edilmesi gerektiğini söyledi. Kirişçi, “Bunları bizim biyolojik çeşitliliğimizi, zenginliğimizi yeterince ekonomik zenginliğe dönüştürebiliyor muyuz. Bütün mesele bu. Bunu da mutlak suretle daha fazlasıyla gerçekleştiriyor olmamız gerekir. Bizim dönemimizde buna ilişkin verilerin kayıt altına alınması ve bunların bir veri tabanında buluşturulması, bu veri tabanın ihtiyacı olan herkese açılması, kullandırılması önemli ama yeterli değil. Bu verilerle yetinmeyeceğiz. Aynı zamanda bu eldeki verilerle değişimi ve dönüşümü takip etmemiz gerekiyor. Madem ki elimizde biyoçeşitlilik verilerimiz var bunları da izlememiz ve takip etmemiz gerekiyor. Buna ilişkin Bakanlığımız gerekli eylemleri ilgili genel müdürlüğümüz aracılığıyla gerçekleştiriyor” diye konuştu.
“Ben biyoçeşitlilik konusunun da tıpkı diğer konular gibi bir eğitim gerektirdiğini düşünüyorum. Toplum olarak bu konularda mutlak suretle gerekli eğitimleri almamız gerekiyor. Hem de ilkokul çağından başlayarak” diyerek biyoçeşitlilik konusunda eğitimin gerekliliğini anlatan Kirişçi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nda taslak olarak hazırlanan bir çalışma olduğunu açıklayarak, “Başkaları bizim sırtımızdan milyonlarca, milyarlarca dolarlık kazanç elde ederken bunların kaynağı bizim kendi endemik türlerimiz olduğu halde buralardan ekonomik olarak istifade edemeyen ülke konumundayız. Buna da son vermemiz gerekiyor. Onların kullanmış oldukları her bir bizden elde edilen, endemik türlerden elde edilen ilaç, boya, maya olabilir. Bunların elde etmiş oldukları gelirlerden biz de payımıza düşeni almalıyız. Çünkü bu ülkenin kaynakları kullanılıyorsa bunun da mutlaka üstesinden geleceğiz. Şu anda bakanlığımızda taslak olarak hazırlanan bir çalışma var. Bunu teklif olarak Meclisimize sunmuş olacağız. Yasalaşmasıyla negatif olan durumumuzu pozitife dönüştürmüş oluruz” cümlelerine yer verdi.
Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın biyolojik çeşitliliğin kesiştiği bir coğrafya olduğunu kaydeden Tarım ve Orman Bakanı Kirişçi, en son 1974 yılında görülen ve neslinin yok olduğu düşünülen Anadolu Leoparı’nın tekrar görülmeye başlandığını açıklayarak şunları söyledi:
“Böyle bir daha gayretli bir çalışmanın neticesinde nesli tehlike altında olan türlerin korunmasıyla ilgili güzel bir örneği paylaşmak istiyorum. Ülkemizde en son 1974 yılında görülen ve neslinin yok olduğu düşünülen, önemli bir türümüz olan Anadolu Leoparı’nın tekrar görülmeye başladığını artık biliyoruz. Böyle bir çalışmada emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum. Bu önemli bir gelişme, önemli bir aktivite. Bunun çeşit olarak, tür olarak sayıca artırılmasının çok yerinde olacağını düşünüyorum. Biz bunu kendi kendine yapmadık. Burada bir teknoloji kullanıldı ve bu teknoloji de fotokapan adını verdiğimiz, kullanılan bir teknolojiyle bu hayvanları rahatsız etmeden varlığını bu şekilde belirlemiş olduk.“
Kirişçi, bu türlerin sayısının artmasını temenni ederek konuşmasını sonlandırdı.
Programda Doğa Koruma ve Milli Parlar Genel Müdürü İsmail Üzmez de bir konuşma gerçekleştirdi.