Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun açılış oturumuna Vahdettin Köşkü'nden canlı bağlantı ile katıldı.
Konuşmasında, bu toplantıyı düzenleyen Ticaret Bakanlığını kutlayan Erdoğan, iş forumunun ülkeler, Türkiye-Afrika ekonomik iş birliği için hayırlara vesile olmasını diledi.
Erdoğan, Afrika Birliği Sekreteryası ile Dış Ekonomik İlişkiler Kuruluna (DEİK) programın icrasına verdikleri destek için ayrıca teşekkür etti.
İnsanlığın zorlu ve sancılı bir dönemden geçtiğini, uzun bir süredir açlık, kıtlık ve istikrarsızlıklarla boğuşan dünyanın şimdi de koronavirüs salgını ile mücadele ettiğini hatırlatan Erdoğan, şimdiye kadar bir milyondan fazla insanın hayatına mal olan bu salgının, son bir asrın en büyük sağlık krizlerinden biri olduğunu dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 krizinin küresel ekonomide açtığı yaralar henüz kapanmamışken, Kovid-19 salgınının tüm dünyayı yeni belirsizliklerin içine süreklediğini ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gelişmiş ülkelerin dahi hazırlıksız yakalandığı salgının özellikle Afrika kıtasındaki dostlarımızın yükünü ağırlaştırdığını görüyoruz. Gerek sağlık altyapısındaki eksiklikler, gerekse küresel ticaret ve insan hareketliliğinin azalması nedeniyle kıta çok ciddi kayıplar yaşıyor. Batılı gelişmiş ülkelerin maske savaşlarına giriştiği bir dönemde Afrika halkları salgın karşısında maalesef kaderlerine terk edildi. Kovid-19 hastalığı küresel sistemdeki çarpıklıkları gösterirken sistemin yapısından kaynaklanan eşitsizlikleri daha da derinleştirdi. Bugüne kadar 1,5 milyon civarında Afrikalı dostumuzun bu hastalığa yakalanmasından büyük üzüntü duyuyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak şahsım ve milletim adına salgında hayatını kaybeden Afrikalı kardeşlerimiz için taziyelerimi sunuyorum."
Dünya Sağlık Örgütünün güncel raporlarının kıta genelinde vaka ve vefat sayılarında düşüşe işaret ettiğini aktaran Erdoğan, "Bu eğilimin istikrarlı bir şekilde 7 haftadır devam etmesi hepimiz için en büyük teselli kaynağıdır. Bu tarz sıkıntılı dönemler, dostlukların da sınandığı kritik eşiklerdir. Bizim kültürümüzde dost ve gerçek dostluk şöyle tarif edilir; 'İyi dost iyi günde çağrıldığında, kötü günde ise çağrılmadığında gelendir' denilir. Biz de koronavirüs salgınının en sancılı döneminde vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılarken dost ve kardeşlerimizin de yardımına koştuk. " dedi.
Türkiye'nin de üyesi olduğu G20'nin uluslararası kalkınma yardımı alan ve en az gelişmiş ülkelere yönelik borç erteleme girişimini desteklediklerini belirten Erdoğan, "Din, dil, ırk, renk ayrımı yapmadan dünya genelinde 154 farklı ülkenin ve 8 uluslararası kuruluşun destek çağrısına müspet cevap verdik. Tıbbi teçhizat ve malzeme desteğinde bulunduğumuz devletlerin arasında 46 Afrika ülkesi de yer alıyor. Türk malı solunum cihazlarının, maske ve tulumların Afrika'nın virüsle yaptığı mücadeleye katkılarını görmekten gururluyuz. Türkiye, sağlam sağlık altyapısı, kaliteli sağlık hizmetleri, kuşatıcı sosyal güvenlik sistemi ve etkin tedavi protokolleriyle salgını en rahat göğüsleyen ülkelerden biri olmuştur." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 7 ayda hizmete aldıkları toplamda 15 bin 300 yataklı 14 hastane ve 10 ek hizmet binasıyla sağlık sistemini daha da güçlendirdiklerini, sağlık turizmi konusunda fiyat ve kalite açısından Türk sağlık sektörünün yıldızının giderek parladığını söyledi.
Afrika ülkelerinden her yıl binlerce kişinin hastalıklarının şifasını Türkiye'de, Türk hastanelerinde aradığını ifade eden Erdoğan, "Yatırımlar, teknik destekler, ilaç ve tıbbi malzeme ticareti, sağlık turizmi gibi birçok boyutu olan bu alanda iş birliğimizi daha da ilerletebiliriz. Bu amaçla kurulacak Türkiye Afrika Sağlık Ortakları Platformu sektörde kapsamlı ve kalıcı bir iş birliğine imkan sağlayabilir. Bu yönde atılacak her türlü adımı desteklemeye hazırız." diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
SALGIN DÖNEMİNDE EKONOMİK GELİŞMELER
Salgınla mücadele ederken sosyo-ekonomik gerçekleri de bir kenara bırakamayız.
Ticari hayatın devam etmesi, salgının etkilerini en aza indirebilmek için hayati öneme sahiptir.
Vatandaşlarımızın sağlığından taviz vermeden ekonominin çarklarını da döndürmek gerekiyor.
Tedarik zincirindeki meydana gelen sıkıntıların sağlığa, güvenliğe, sosyal barışa da yansımaları oluyor.
Bu süreçte kendi önceliklerimiz doğrultusunda dengeli politikalar geliştirdik.
Şirketlerimizi de üretime devam etmeleri konusunda teşvik ettik.
Afrika’daki şirketlerimiz salgın döneminde özveriyle çalışmalarını sürdürdüler.
Salgın öncesinde 40 ülke ve 60 noktaya uçan THY, 27 Afrika ülkesinde 33 farklı noktaya uçuşlarını tekrar başlattı.
Bugün Türk firmalarının Afrika genelinde üstlendiği projelerin toplam değeri 70 milyar dolara ulaşmıştır.
Kıta çapındaki yatırımlarımızın piyasa değeri ise 6 milyar doları aşmıştır.
Türk şirketleri teknoloji transferinden bilgi ve tecrübe paylaşımına, kapasite artırımına kadar özgün bir model uyguluyor.
Yerel istihdama en fazla katkı sağlayan bizim firmalarımızdır.
3 sene önce açılışı yapılan Dakar Blaise Diagne Uluslararası Havalimanı bunun en güzel örneğidir.
Yabancı bir firmanın 8 yıl boyunca sürüncemede bıraktığı inşaatı Türk müteahhitleri 8 ayda tamamlayarak Senegalli kardeşlerimizin istifadesine sunmuştur.
Bugün Dakar Blaise Diagne Uluslararası Havalimanı Afrika’nın en modern havalimanlarından biridir.
İmalat sektörü kıtanın ihtiyaç duyduğu, ülkemizin başarılı olduğu bir alandır.
Toplu konut inşasında da çok ciddi bir potansiyelimiz vardır.
Son 18 yılda TOKİ vasıtasıyla 900 bin konutu insanımıza sunduk.
Savunma sanayii ise Türkiye’nin son yıllarda destan yazdığı sektörler arasındadır.
18 yılda hayata geçirdiğimiz projelerle savunma sanayinde ülkemizin dışa bağımlılığını yüzde 70’den yüzde 30’a düşürdük.
2003’te Afrika açılımının adımlarını attığımızda içerden ve dışarıdan pek çok eleştiri aldık.
Maalesef Türkiye ile Afrika çok uzak görünüyordu. Ülkelerimiz arasına birçok engel sürülmüş ve ön yargılar hakikatlerin önüne geçmişti. İşe bu önyargıları yıkarak başladık.
Afrikalı kardeşlerimizin ülkemizi daha iyi tanıması için çalışmalar yürüttük.
"KITAYA YÖNELİK KİBİRLİ, BUYURGAN BAKIŞ AÇISINI REDDEDİYORUZ"
Kıta ülkelerini Türk ürünleri için salt bir pazar olarak asla görmedik. ‘Kazan-kazan’ ve eşit ortaklık için iş birliğimizi her alanda geliştirmenin mücadelesini verdik.
İlki 2008’de İstanbul’da ikincisi 2014’te Malabo’da olmak üzere 2 kez Türkiye-Afrika ortaklık zirvesi düzenledik.
28 Afrika ülkesini ziyaret ettim. Uluslararası toplumun milyonlarca insanın dramına gözlerini kapattığı Somali’yi 2011 yılında eşimle birlikte ziyaret eden ilk lider oldum.
2019 sonu itibariyle 26,2 milyar dolara ulaşan ticaret hacmimizi önümüzdeki birkaç yılda 50 milyar dolara taşımalıyız.
Tarihimizin en büyük başarılarını elde etmemize rağmen sürekli daha iyiye ulaşmanın mücadelesini veriyoruz.
Şu gerçeği tekrar ifade etmek isterim; kıta ile 1000 yıllık kadim bağı olan Türkiye Afrikalıların kader ortağıdır.
Afrika ile ilişkilerimizin özü samimiyet, kardeşlik, dayanışmadır.
Biz asla kısa vadeli çıkarlar peşinde değiliz. Birlikte yol yürümeyi istiyoruz.
Kıtaya yönelik kibirli, buyurgan bakış açısını reddediyoruz.
Önümüzdeki yıl Türkiye’de düzenleyeceğimiz 3. Türkiye-Afrika Ortaklığı zirvesi bu süreçte bizlere önemli bir fırsat sunacaktır. Afrika ülkelerinin değerli liderlerini ve Afrika Birliği komisyon başkanını ülkemizde ağırlamaktan şeref duyacağız.
ERMENİSTAN'IN AZERBAYCAN'A SALDIRILARI
Sizlere veda etmeden önce buradaki tüm dostlarımın yakından takip ettiğine inandığım güncel konuya değinmek istiyorum.
Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırıları sebebiyle Dağlık Karabağ bölgesinde sıcak çatışmalar yaşanıyor. Dağlık Karabağ yaklaşık 30 yıldır Ermenistan tarafından işgal edilen bir Azerbaycan toprağıdır. Karar ve çağrılara rağmen Ermenistan bu topraklardan çekilmemiş, Minsk grubu da sorunu çözmek için bir irade göstermemiştir. Hürriyet'in internet sitesinden alınmıştır.
Ermenistan’ın uzlaşmaz ve şımarık tavırları nedeniyle 30 yıldır adeta kangrene dönmüş bu meselenin çözümü işgalin son bulmasıdır. İşgali meşrulaştıran önerilerin artık sahada uygulanma şansı yoktur. Azerbaycan’ın da topraklarını özgürleştirme konusunda son derece kararlı olduğunu görüyoruz.
Türkiye olarak Azerbaycan’ın haklı mücadelesini destekliyoruz. adaleti ve hakkaniyeti savunan tüm ülkeleri Azerbaycan’a destek olmaya çağırıyoruz.
Afrikalı dostlarımız başta Filistin davası olmak üzere hep en güçlü tepkiyi vermiştir. Dağlık Karabağ’ın işgalden kurtarılmasında da sizlerin Azerbaycan’ın yanında yer alacağını düşünüyorum.