Türkiye Gençlik Birliği'nin Türk-İş Genel Merkezi'ndeki Genel Yönetim Kurulu Toplantısı'nda bir konuşla yapan Feyzioğlu, trollerin sahaya indiğini, algıyı yarattığını, daha sonra da saf ve temiz insanları aralarına çekmeye çalıştığını ifade etti.
Düşmana karşı omuz omuza dayanışma içinde olunması ve saldırının nereden geleceğinin hesaplanması gerektiğini belirten Feyzioğlu, The Economist dergisinde çıkan bir haberin tercümesini yaptı.
Neyle karşı karşıya kalındığını, Türkiye'nin okumasını istediğini söyleyen Feyzioğlu, şöyle konuştu:
"2019'un Ekim ayında, geçen hafta çıkmış Economist, Barış Pınarı Harekatı'nın Sevr Anlaşması'nın hortlamasını önlediğini yazmakta ve üzüntüyle yazmakta. Şimdi Barış Pınarı'na barış güvercini görünümüne girip, 'Savaşa hayır' diyenlerin öfkesini anlıyorum. Sevr Anlaşması'nın hortlamasını bir kez daha önledik. Sevr Anlaşması'nda yaratılmak istenen terör devletini bir kez daha önledik. 8 yıl boyunca oraya yatırım yapıldı, beton fabrikalarını kurup, mikserlerini beton araçlarını getirdiler. Yüzlerce kilometrelik sığınaklar, tüneller kazıp, makineli tüfek yuvaları, havan topları ağır silahlar yerleştirip burayı bir terör devleti haline getirmek isteyenlerin 8 yıllık planlarını Türk Silahlı Kuvvetleri beklemedikleri bir şekilde 8 günde silindir gibi ezdi."
"Metin Feyzioğlu, doğuştan o eksende değildir"
Mustafa Kemal Atatürk'ün tanımladığı gibi "Türk milletinin refahı, geleceği, varlığı, bekası, bizim kişisel menfaatlerimizin önünde gelir" diyen herkesin milliyetçi olduğunu ifade eden Feyzioğlu, bugün o tanıma uygun milliyetçi olmanın en ayırıcı unsur olduğunu vurguladı.
Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize diyorlar ki 'Türkiye Kürtlerle savaşıyormuş.' Ne münasebet, bunların söylemlerine direk kendi topladıkları delillerle cevap vermek lazım. Uluslararası Af Örgütü'nün, Uluslararası İnsan Hakları Gözlem Örgütü'nün raporlarında yazıyor. Burada YPG, 'ki PKK'dır o, kendine biat etmeyen, boyun eğmeyen Kürtleri bölgeden sürüyor. Kendinden olmayanların nüfus kayıtlarını yakıyor. Eğer biz gerçekten bu hainlerin iddia ettikleri gibi Kürtlerle savaşıyorsak PKK'nın zulmünden kaçan 350 bin Kürt nerede? Hollanda'da mı, Almanya'da mı, Kanada'da mı? Türkiye'de bizim misafirimiz olarak yaşıyor. Demek ki Türkiye savaşmıyor, Türkiye terörle mücadele ediyor. Allah'ın izniyle de kazıyoruz. Kendi kazdıkları çukurlara gömdük onları. Bana diyorlar ki 'Sen eksen mi değiştirdin, taraf mı değiştirdin?' Bunu diyenler bir yanlarına HDP ile doğrudan bağlantılı, hatta Kandil'e gidip gelmekle övünen zatı muhteremi sağına almış, öbür yanına 'PKK terör örgütü değildir.' diyeni almış, ortada durmuş pankart açmış, 'Metin Feyzioğlu eksen değiştirdi.' diyor. Buradan duysunlar, sizin ekseniniz buysa Metin Feyzioğlu, doğuştan o eksende değildir. Metin Feyzioğlu doğuştan milliyetçidir."
"Türk-İş'in önceliği Türkiye"
Türk- İş Genel Başkanı Ergün Atalay da Türk-İş'in önceliğinin Türkiye olduğunun altını çizerek, "Türkiye yoksa ne sendika var, ne dernek var, ne oda var, ne parti var. Bunu yarım asırdır söylemeye devam ediyorum." dedi.
Atalay, Türkiye'nin 40 senedir terörle mücadele ettiğini, buna harcanan parayla dünyanın lideri olabileceğini belirterek, dünyadaki belli ülkelerin buna müsaade etmediğini vurguladı.
Dünya devletlerin maşalarına para, akıl, silah ve moral verdiğini belirten Atalay, şöyle konuştu:
"Diyor ki, 'Devam edin, ne kadar asker, polis öldürürseniz, bu ülkede ne kadar bebek, çocuk öldürürseniz iyi yapıyorsunuz, düzgün yapıyorsunuz.' Sebep ne? Sebep bu ülkeyi parçalamak, bölmek. Aynısını 15 Temmuz'da denediler. O kötünün en kötüsü olan adam, o münafık adam, bu ülkede yarım asırdır milletin çocuklarını kandırdı, milletin kızını, çoluğunu çocuğunu teslim aldı. Kendi kendine yapmadı, o kadar aklı yok onun. Dünya onun arkasında."
Atalay, işçilerle ilgilendiğini, onların sıkıntılarını aktarmak zorunda olduğunu, ancak askerin, polisin bu ülke için can verdiği yerde bu sıkıntılarını 3 gün sonra söylediğini belirterek, "Özellikle siyasiler, şu ortamda birlik beraberlik olma zamanı, yan yana gelme zamanı, siyaset yapma zamanı değil. Hele son bir ayda bütün siyasiler, bu iktidara karşı olabilirsiniz, sıkıntınız var, probleminiz var 15 gün sonra, bir ay sonra söyleyin. Bu kadar sıkıntının problemin olduğu yerde insanların bu ülke için can verdiği yerde siyaset yapmanın hiç kimseye faydası yok. Herkes aklını başına almak zorunda." değerlendirmesinde bulundu.