Konfederasyona bağlı sendikaların Genel Başkanları, Genel Merkez yöneticilerimiz ve il temsilcilerimizin katılımıyla dijital ortamda yapılan Yüksek İstişare Kurulu toplantısında, 2020 yılında öne çıkan başlıklar, çalışma hayatı ve teşkilat çalışmalarımıza dair konu başlıkları ele alındı.
KAZANCIOĞLU: BÜTÜN KAMU ÇALIŞANLARIMIZI ÖZVERİLERİNDEN DOLAYI KUTLUYORUM
Toplantının açılışında konuşan teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Türk Haber-Sen Genel Başkanı Yücel Kazancıoğlu, “Her türlü olumsuzluklara ve içinde bulunduğumuz salgın sürecine rağmen, yılmadan, gece gündüz hizmet eden ve 426.100 üyeyi Türkiye Kamu-Sen çatısı altında buluşturan bütün teşkilat yöneticilerimizi bir kez daha kutluyorum.
Salgınla mücadele döneminde hakkın rahmetine kavuşan eski yöneticilerimize, üyelerimize, sağlık çalışanlarımıza ve hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha yüce Allah’tan rahmet diliyorum.
Yine bu salgınla mücadele sürecinde her türlü riske rağmen özveri ile görevlerini yerine getiren sağlık çalışanlarımız başta olmak üzere, PTT çalışanlarımıza, öğretmenlerimize, din görevlilerimize, büro hizmet kolu çalışanlarımıza, belediye personeli arkadaşlarımıza, tarım ve orman çalışanlarımıza, ulaşım çalışanlarımıza, tapu çalışanlarımıza, enerji hizmet kolu çalışanlarımıza kısaca tüm kamu çalışanlarımıza teşkilatımız ve milletimiz adına şükranlarımızı sunuyorum. Zor bir yılı geride bırakırken yaklaşan yeni yılın milletimize, devletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum.” dedi.
KAHVECİ: ZOR BİR YILI GERİDE BIRAKIYORUZ
Toplantının açılışında konuşan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Yüksek İstişare Kurulu toplantısının kamu çalışanlarına, camiamıza ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını dileyerek sözlerine başladı.
Kahveci, “Mevcut yaşanan salgın nedeniyle toplantılarımız bu şekilde oluyor. Arzumuz bu salgın bitsin ve teşkilatımızın heyecanını hep birlikte hissedelim istiyoruz. Tabiri caizse 2020 felaketler yılı gibi oldu. Ocak ayında salgın başladı, ülkemizde ilk vaka 11 Mart’ta görüldü. 2 milyon vaka şu ana kadar ülkemizde görülmüş durumda. Başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm hayatını kaybeden kamu çalışanları bizim için şehittir. Hasta sayımızın yüzde 10’u sağlık çalışanları. Vefa gruplarında görev yapan tüm kamu çalışanlarımız görev başında hizmet sunuyor, ben hepsini kutluyorum. Salgın döneminde kamu çalışanlarının neler yaptığını herkes daha net görebildi.
Depremler, çığ felaketi, uçak kazası, orman yangınları, sel felaketleri, havai fişek fabrikasında yaşanan patlamalarda onlarca vatandaşımız hayatlarını kaybetti, hepsine yüce Allah’tan rahmet diliyorum" ifadelerini kullanırken sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tabii bu noktada İngiltere’de Covid’in daha da hızlı bulaş yapma riski ortaya çıktı. Mutasyona uğrayan virüs daha da endişe verici hale geldi. Bizim ülkemizde bazı ülkelere uçuşları yasakladı. Bu noktada Bilim Kurulunun aldığı kararlara mutlaka uymamız gerekiyor. Tedbirlere riayet edeceğiz ve bu davranışla hem kendi sağlığımızı hem de toplum sağlığını koruyacak ve sağlık çalışanlarına katkı sağlayacağız. Türkiye Kamu-Sen camiası olarak milletimizi etkin bir STK olarak bu konuda bilinçlendirmeliyiz.
Aşı çalışmaları yakın zamanda başlıyor. Ülkemizde aşı karşıtlığı son yıllarda biraz artış eğiliminde, ben bir sağlık çalışanı olarak aşının insanları korumanın en önemli yol olduğunu düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi kararı bu tartışmaları elbette tetikledi. Aşılama başladığı zaman, bizlerde aşı olacağız hem kendimiz hem de toplum sağlığı için. Tabii maske, mesafe ve temizlik konusunda da hassasiyetimizi her alanda devam ettirmeliyiz.
Sağlık nedenleri dolayısıyla toplantımıza iştirak edemeyen arkadaşlarımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum. Denizli Türk Sağlık-Sen Şube başkanımız Raif Kurşunoğlu yoğun bakımda durumda. Buradan özellikle geçmiş olsun diyorum ve en kısa zamanda bu zorlu süreci atlatacağına inanıyorum."
TÜRKİYE KAMU-SEN MASADA YAPTIKLARI HER YANLIŞI ADIM ADIM TAKİP ETMEKTEDİR
Ayrıca ekonomik gelişmeleri değerlendiren Genel Başkan Önder Kahveci, “Yaşanan ekonomik gelişmeler hepimizce malum. Bu gelişmelerden en çok dar ve sabit gelirliler etkileniyor. Maalesef 2019 yılında yapılan toplu sözleşme hakem heyetine gitti ama yetkili konfederasyonun “İmza atmadık” söylemleri onları kurtarmaz. Çalışanların büyük bölümü size yetki vermiş ama siz çalışanın lehine kullanamadınız. Biz toplu sözleşme öncesi onlara, “ Gelin beraber hareket edelim, ortak hareket edelim, sınırsız destek verelim” dedim ama onların derdi memurun derdi değildi. Onlar “Masada Türkiye Kamu-Sen olmasın” derdindeydiler. Ama buradan bir kez daha ifade ediyorum, Türkiye Kamu-Sen yaptığınız her yanlışın takibindedir.
Hakem heyeti neticesinde verilen zam oranları ortadadır. Enflasyon kadar zam sıfır zam demektir. Kasım ayı enflasyonu yüzde 14,3 alınan zam ise yüzde 9,98 Bunlar TÜİK rakamları. Memurun şu an itibariyle yüzde 4’den fazla kaybı var. Döviz cinsinden bakılınca da hedefler ne yazık ki tutmuyor. Yumurta yüzde 57, mercimek yüzde 70, ay çiçek yağı yüzde 100 civarında artmış.
Ortalama memur maaşı ile geçen yıl 14,9 gram altın alınabilirken şu an 9,6 grama kadar düştü. Dolara bazında da ortalama memur maaşı ile bit yıl önce 703 dolar alırken bugün 563,3 dolara kadar düşmüş durumdadır" dedi.
4688 SAYILI KANUNDA CİDDİ DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALI
Genel Başkan Önder Kahveci, konuyla ilgili önerilerde bulunurken sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Geride bıraktığımız hafta KPDK toplantısı olacaktı ancak bir cenaze dolayısıyla yapılamadı. Artık KPDK’da gündemli toplantılar yapacağız. Bu toplantının gündeminde 4688 sayılı kanun, görevde yükselme, kılık kıyafet Yönetmeliği olacak. Biz aslında itiraz ettik ve sözleşmeliler neden yok? Dedik ancak bu şekilde bir gündem belirlendi. Sözleşmelileri ben yine gündeme taşıyacağım. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
4688 sayılı kanunda değişiklikler istiyoruz. Sosyal diyalog mekanizmaları güçlendirilsin. Mesela KPDK karar alıcı ve anlamlı hala gelmedi. Dostlar alışverişte görsün diye toplantı olmaz. Parlamentoda kanunlar mevzuat değişiklikleri yapılıyor, bu anlamda sivil toplum kuruluşları bu çalışmalara dahil edilmelidir. STK dinamiği göz ardı edilemez. Ortak akıl İçin düzenlemelerde bizlerde katkı sağlamalıyız. Her Bakanlık sosyal diyalog kurulu kursun. Demokrasi böylece anlamlı hale gelir.
Kurum İdari Kurulu toplantıları işlerlik kazandırılmalı.
Toplu sözleşme grev hakkı ile bütünleşmeli, siyaset hakkı kamu çalışanlarına verilmeli.
2010 yılındaki referandumda Ekonomik ve Sosyal Konsey anayasal bir kurum haline gelmiştir ama 2009 yılından beri toplanmamıştır. Derhal Ekonomik ve Sosyal Konsey’in yapısı belirlenerek toplantılara başlanmalıdır.
Kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkı yalnızca mali ve sosyal haklardan ibarettir. Bu durum değişmeli, toplu sözleşmenin konusu, kamu görevlilerinin bütün sorunlarını kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Genel toplu sözleşme ile hizmet kollarına ilişkin toplu sözleşmeler birbirinden ayrılmalı, farklı zamanlarda gerçekleştirilmelidir.
Yerel idarelerde görev yapan memurların belediyelerle yaptıkları sosyal denge sözleşmelerinin bağlayıcılığı sağlanmalıdır.
Toplu sözleşmede imza yetkisi ve hakem kuruluna itiraz hakkı yeniden düzenlenmeli, bu konulardaki karar yetkisi tek kişinin inisiyatifinden alınarak kapsayıcı ve çoğulcu bir yapıya geçilmelidir.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun yapısı değiştirilmeli, Kurul başkanının tercihle atanması yerine daha önceki düzenlemede olduğu gibi Kanunla belirlenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca akademisyenlerin belirlenmesi hususunda da değişikliğe gidilmeli, akademisyenler Üniversitelerarası Kurul tarafından belirlenmelidir.
Üyelik İşlemleri e-devlet üzerinden yapılabilmelidir."
SÖZLEŞMELİ PERSONELİ KPDK’DA YİNE GÜNDEME TAŞIYACAĞIM
Öte yandan sözleşmeli personelin talep ve beklentileri de Yüksek İstişare Kurulu Toplantısında Genel Başkan Önder Kahveci'nin gündemindeydi.
Genel Başkan Kahveci, “Kamuda kurumların özel kanunları uyarınca çalıştırılan idari hizmet sözleşmeli personel, 4924 sayılı Kanuna göre çalıştırılan çakılı sözleşmeliler, 209 sayılı Kanuna göre çalıştırılan kamu dışı aile sağlığı personeli, 5393 sayılı Kanuna göre çalıştırılan sözleşmeli personel, 657 saylı Kanunun 4/B maddesi uyarınca çalıştırılan sözleşmeli personel, 4/C’den 4/B’ye geçen sözleşmeli personel ve 3+1 yıl zorunlu çalışmaya tabi sözleşmeli personel gibi mevzuatı, hakları ve yükümlülükleri farklı yüzbinlerce çalışan bulunmaktadır. Sağlık çalışanlarının, sözleşmeli öğretmenlerin ve din görevlilerinin zorunlu çalışma süreleri 4+2 yıldan 3+1’e indirilmiştir. 3+1 uygulaması her ne kadar ilgili çalışanlarımız açısından olumlu olsa da kamuda yeni bir adaletsizliğin de doğmasına neden olmuştur. Bir tarafta 4 yıl görev yaptıktan sonra bütün hakları ile kadroya geçecek personel bulunmaktayken aynı kurumda, aynı sınava tabi olan ve aynı görevi yapan ama çalışma hayatı boyunca kadroya geçemeyecek personel bulunmaktadır. Böyle bir uygulama adalet, hakkaniyet ve Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Türkiye Kamu-Sen olarak temel talebimiz ve mücadelemiz bütün güvencesiz sözleşmeli çalışanların kadroya geçirilmesidir. Amacımız, harflere ve rakamlara boğulmuş parçalı kamu istihdam yapısına son verilerek tüm çalışanların aile birliğinin sağlandığı, yeknesak, adil ve güvenceli bir istihdam politikasının belirlenmesidir.
4/C’den 4/B’ye geçen personelin haklarının da 4/B’li personelden farklı oluşu, özellikle bir tarafta emeklilik yaşı yükseltilir, milyonlarca çalışan yaş sınırı nedeniyle emeklilik hakkından faydalanırken diğer tarafta 4/C’den 4/B’ye geçen personelin resen emekliliğe sevk edilmeleri birbiriyle tezat oluşturan uygulamalardır.
Sözleşmeli personel istihdamı uygulamasındaki adaletsiz yaklaşımın Anayasamızın temel ilkelerine aykırı olduğu yolundaki gerekçelerle sözleşmeli personelin açtığı davalar mahkemelerde olumlu sonuçlanmakta, sözleşmeli personel mahkeme kararı ile kadroya atanma hakkı elde etmektedir. İdarenin de bu gerçekleri göz ardı etmeden yargı kararlarına işlerlik kazandırması ve sözleşmeli çalışanlarımızı dava açmak zorunda kalmaksızın bir an evvel kadrolu ve güvenceli statüye kavuşturması gerekmektedir.
COVID-19 NEDENİYLE GÖREV BAŞINDA HAYATINI KAYBEDENLER ŞEHİT SAYILMALI
Bütün dünya küresel COVID-19 salgını ile mücadele etmektedir. Bugüne kadar milyonlarca insan virüse maruz kalmış, yüz binlercesi de hayatını kaybetmiştir. Virüse maruz kaldıktan sonra sağlığına kavuşanların bir süre sonra yeniden virüs kaptığı görülmektedir. Dolayısıyla insan vücudu şu ana kadar virüse kalıcı bir bağışıklık geliştirememiştir. Bununla birlikte virüsün insan vücudunda bıraktığı olumsuz etkiler de henüz tam olarak belirlenmiş değildir.
Olağanüstü durumlarda ülke güvenliği ve salgınla mücadele hiç kuskusuz ki hayati bir önem kazanmaktadır. Yaşamakta olduğumuz salgında da her türlü olumsuz şarta rağmen vatandaşlarımızın kamu hizmetlerinden eksiksiz ve kesintisiz bir biçimde yararlanması, ülkemizin salgınla mücadelesinin en önemli unsuru haline gelmiştir.
Şüphe yoktur ki, salgınla mücadeleden en fazla etkilenen kesim sağlık çalışanları başta olmak üzere kamu hizmetlerini sağlayan kamu çalışanları olmuştur. Şu ana kadar 120 binin üzerinde sağlık çalışanı mücadele esnasında virüse yakalanmış, 220 dolayında çalışanımız ise hayatını kaybetmiştir. Diğer meslek gruplarından mesleklerini icra ederken virüse maruz kalan, çalışma gücünü ya da hayatını kaybeden kamu çalışanlarının sayısı ise bilinmemektedir.
Görevi başında COVID-19 virüsüne maruz kalarak olumsuzluk yaşayan kamu çalışanları açısından bu durumun bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması yerinde olacaktır.
Bununla birlikte başta sağlık çalışanları olmak üzere görevi başındayken COVID-19’a maruz kalarak hayatını kaybeden kamu çalışanlarının şehit kabul edilmesi hem kendilerine olan minnet duygularımızın bir ifadesi hem de yakınları için bir övünç vesilesi olacaktır" dedi.
MEMUR PAKETİ ÖNERİMİZ SORUNLARI RAHATLATACAKTIR
Önder Kahveci, "Sözleşmelilere Kadro konusunda nihai talebimiz, bütün güvencesiz sözleşmeli personelin istisnasız olarak güvenceli ve kadrolu istihdama geçirilmesi ve bu garabete kalıcı olarak bir son verilmesidir. Hakkaniyet, adalet ve Anayasamızın 10. maddesinde ifadesini bulan kanun önünde eşitlik ilkesinin gereği budur.
Vergi Dilimleri, dar ve sabit gelirlilerin üzerindeki vergi yükü, ülkedeki zenginlere oranlara çok daha yüksektir. Vergi politikalarındaki adaletsizlik nedeniyle, zaten düşük ücret alan ve büyük ölçüde ülkenin en fakir kesimini oluşturan kamu görevlileri, KİT çalışanları ve işçiler kısa sürede bir üst vergi dilimine tabi olmakta, maaşları düşmekte ve aldıkları maaş zammının büyük bölümü, artan gelir vergisi ödemesine gitmektedir. Zaten artan enflasyon karşısında maaşları sürekli eriyen kamu görevlileri, bir darbe de gelir vergisi nedeniyle yemektedir. Bu nedenle çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi zorunlu hale gelmiştir.
3600 Ek Gösterge, 2018 yılı seçimleri öncesinde dile getirilen ek gösterge değişikliği bütün kamu görevlilerini kapsayacak şekilde ele alınmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan personel başta olmak üzere ek göstergeden faydalanamayan personele ek gösterge verilmeli ve ek göstergeler hiyerarşik düzene göre yeniden belirlenmelidir. Aynı eğitim düzeyinde olup aynı işi yapan kamu görevlileri arasındaki ek gösterge adaletsizliği çözülmeli, belirlenmiş olan ek gösterge rakamları artırılmalıdır. Türkiye Kamu-Sen’in konu hakkındaki hassasiyetlerini yansıtan kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda beklemektedir. Bu teklifin dikkate alınarak yasalaşmasının sağlanması sorunu çözecektir.
Yardımcı Hizmetlilerin Genel İdare Hizmetler Sınıfına Geçirilmesi konusunda, Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil personelin büyük çoğunluğu idari hizmetlerde, masa başı işlerde görevlendirilmektedir. Fiiliyatta zaten mevcut olan bu durumun yasal bir zemine taşınması, çalışma hayatında karşı karşıya kalınan bu hukuki ayrımcılığın giderilmesi amacıyla Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan personelin bir defaya mahsus olarak Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi sağlanmalıdır.
Bütün Ek Ödemelerin Emekliliğe Sayılması noktasında, devlet memurlarının emeklilik hakları ve emekli maaşlarının belirlendiği mevzuatta gerekli değişiklik yapılarak memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, ek ders, döner sermaye ve diğer ödemeler de emekli keseneğine dâhil edilmelidir. Yapılacak değişiklikle memurların emekli ikramiyesi için öngörülen ödeme kalemlerine ek ödeme, ek ders, döner sermaye gibi bütün ödeme unsurları da eklenmelidir. Kamu görevlilerinin emekli olduklarında kesilen eş ve çocuk yardımı ödemesini emeklilikte de almasını sağlayacak düzenleme derhal hayata geçirilmelidir.
Memurlara da Bayram İkramiyesi Verilmesi bir zaruriyettir. Kamuda memurlar dışında bütün çalışanlar ve emekliler ikramiye almaktadır. Bütün çalışanlara ve emeklilere ikramiye verilirken yalnızca memurlara verilmemesi büyük bir adaletsizlik doğurmaktadır. Bu nedenle 657 sayılı Kanuna bir madde eklenerek emeklilere olduğu gibi memurlara da dini bayramlar öncesinde bayram ikramiyesi verilmesi sağlanmalıdır.
Mülakatın Kaldırılması olmazsa olmazımızdır. Yargı kararlarında da defalarca dile getirildiği üzere mülakat, istismara açık, objektiflikten uzak, kişisel değerlendirmelere dayalı bir yöntemdir. Küçük işletmelerde, yalnızca daha fazla kâr elde etme amacı taşıyan ve devletlerle kıyaslandığında son derece sınırlı personel istihdamının sağlandığı firmalarda, çalışanları işletmenin bir parçası haline getirerek işgücünden maksimum verim almak için ortaya konulan insan kaynakları yönetiminin bir unsuru olarak yaygınlaşan mülakat, ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum dikkate alındığında büyük sorunlar yaratacak bir uygulamadır.
Bu bakımdan kamuya alınacak personel seçiminde KPSS temel kriter olarak kullanılmalıdır. Kamuda mülakata dayalı atama ve görevde yükselme uygulamasından bir an önce vazgeçilmeli, atamalarda objektif ölçüm kıstaslarına dayanan KPSS ile, görevde yükselmelerde yazılı sınav ve tecrübe dikkate alınmalıdır.
Liyakat Esaslı Görevde Yükselme konusunda kamuoyunda kamuya yapılan atamalara ilişkin olarak oluşan tereddütler giderilmeli, kamu görevlilerinin ilk işe alınmalarında merkezi sınav sistemi geliştirilerek sürdürülmeli; en üst düzeyde sınav güvenliği sağlanarak her türlü istismarın önlenmesi ve adil bir sınav sistemi oluşturulması için gerekli tedbirler alınmalı ve kamuya personel atama süreci şeffaf bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Kamuda yönetici pozisyonlarına dışarıdan sözleşmeli personel atanması, boş idareci kadro ve pozisyonlarının kurum içinde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yerine kurum dışından yapılan atamalar yoluyla doldurulması gibi uygulamalar, kamuda kariyer ve liyakat ilkesinin yara aldığını ortaya koymakta, kurum içinde kendisini geliştiren, eğitim düzeyini yükselten ve kurum kimliğine sahip kamu görevlilerinin mesleklerinde yükselmelerine yeterince imkân sağlanmadığı görülmektedir.
Kariyer ve liyakat esaslı bir personel sisteminin oluşturulması, yetkin personelin görevlerinde yükselmeleri ve mesleki ve teknik eğitim sonucu elde edilen unvanlara ilişkin atamaların geciktirilmeden yapılarak kamuda adaletin sağlanması, uzmanlaşmanın özendirilmesi ve güçlü bir kadro sistemi oluşturulması için düzenli bir sınav sisteminin kurulması gerekmektedir. Atama yapılacak kadro ve pozisyonlara öznellikten uzak, objektif bir seçme yapılabilmesi amacıyla yazılı sınav yöntemi belirlenmelidir" önerilerini getirdi.
KARABAĞ YENİDEN GERÇEK SAHİPLERİNİN OLMUŞTUR
Bölgemizde yaşanan gelişmelerinde değerlendirildiği toplantıda özellikle Karabağ konusunda kararlılığımız bir kez daha vurgulandı.
Genel Başkan Önder Kahveci, “Karabağ meselesi ciddi bir zaferdir. Teşkilatımız adına 2 Kasım’da Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi ile birlikte Azerbaycan’a gittik, desteklerimizi ilettik, muhataplarımızla görüştük. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bizim desteğimizden son derece memnunlar, çok heyecanlılar. Artık Nahçivan koridoru ile Türk dünyasına rahatlıkla ulaşacağız. Türkiye Kamu-Sen devleti ve milleti zordaysa her zaman bunlardan yana tavır sergilemiştir, bundan sonrada sergilemeye devam edecektir.
Doğu Akdeniz’de yaşananları yakından takip ediyoruz, devletimizin yanındayız. Mavi Vatan bizler için son derece önemlidir. Biz sadece emek örgütü değil, önemli bir STK’yız. Geldiğimiz gelenek devleti ebed müddet bilen bir gelenektir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın ilkesi sendikal düsturumuzdur. İç ve dışta yaşanan olaylara kayıtsız kalamayız.
İstanbul’da bir misafirhane yeri aldık. Camiamıza hayırlı olsun. Tahminen 2021 yılının sonunda hizmete açacağız. Açılışa şimdiden sizleri davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
İl temsilcilerimizin de söz alarak katkıda bulundukları yüksek istişare kurulu toplantısının sonunda bağlı sendikalarımızın Genel Başkanları da birer değerlendirme konuşması yaptı.
Yüksek İstişare Kurulu Toplantımız son olarak Genel Başkan Önder Kahveci'nin toplantıya ilişkin genel bir değerlendirmesi ile sona erdi.