“Mesane kanserleri içinde yaklaşık yüzde 90’ı değişici epitel hücreli kanserler oluşturur. Mesane kanseri olgularının yüzde 85’ini yüzeysel, yüzde 15’ini ise ilerlemiş tümörler oluşturur. Risk faktörleri olarak aile öyküsü, sigara içiciliği, mesleki karsinojenler (aromatik aminler, polisiklik aromatik hidrokarbonlar), radyasyon, schistosomia haematobium isimli parazit enfeksiyonu kronik mesane irritasyonu veya enfeksiyonu (parapleji, üriner taşlar) sayılabilir.”
Hastaların genellikle idrarda kanama şikayetiyle başvurduğunu belirten Çalışkan, şöyle konuştu:
“Ağrısız pıhtılı kanama, mesane kanseri için spesifik olmakla birlikte her hastada görülmeyebilir. Tanı için ultrason, tomografi ve magnetik rezonans görüntüleme kullanılır. Kesin tanı, sistoskopi incelemesinde lezyonun görülmesiyle konur. Tümörün cins ve derecesi ise kapalı ameliyat ile alınan tümöral dokunun patolojik incelenmesiyle belirlenir.
Mesanenin tabakalarıyla olan ilişkisi, tümörün derecesini gösterir. Patoloji sonucuna göre ek tedaviler gerekebilmektedir. Ek tedavi gerekmeyen hastalar, operasyon sonrası sistoskopi işlemi ile mesanede nüks dediğimiz tekrarlama açısından sıkı bir şekilde takip edilmelidir”
Çalışkan, şikayetlerin ihmal edilmemesi konusunda uyardı.