Akat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, pandemiye ve insan hareketliliğinin durdurulmuş olmasına karşın iki ülke arasındaki etkileşimin kopmadığını, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı ile daha da güçlendiğini bildirdi.
Türkiye'nin Azerbaycan ile yaptığı en stratejik yatırımlardan biri olan Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattının gerekliliğinin bir kez daha ortaya çıktığını aktaran Akat, "Geçtiğimiz günlerde Türkiye'de üretilen ihracat malzemelerini Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan'a götürecek olan 82 konteynerden oluşan 940 metrelik tren Kars'tan yola çıktı. Böylelikle kapanan kara yolu geçişleri nedeniyle Azerbaycan, Türk taşımacıları için önemli bir transit güzergahı haline geldi." diye konuştu.
İki ülke arasında ticaretin durmadığını ifade eden Akat, şunları kaydetti:
"Nitekim 2019 yılında toplam 2,1 milyar dolara ulaşan dış ticaretimiz, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 20 artış gösterdi. 2019 yılı ocak-mart döneminde 491 milyon dolar olan ihracatımız, bu yılın aynı döneminde 566 milyon dolara ulaştı. Bu süreçte Türkiye tarafından Azerbaycan'a yapılan maske makinesi, kumaş, solunum makinesi sevkiyatı iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkisinin ne kadar vazgeçilmez olduğunu, her kriz ile daha da güçlendiğini bir kez daha gösterdi."
Akat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in başkanlıklarında, ilgili bakanların katılımıyla düzenlenen Türkiye-Azerbaycan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 8. Toplantısı dolayısıyla şubat ayında Bakü ziyareti gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
Ziyaret sırasında iki ülke arasında farklı iş birliği alanlarına yönelik 14 anlaşma imzalandığını bildiren Akat, bu anlaşmalardan bir tanesinin de 2 ülke arasındaki mevcut dış ticaret hacmini 2023'te 15 milyar dolar seviyesine çıkarmak için imzalanan tercihli ticaret anlaşması olduğunu aktardı.
İki ülke arasındaki karşılıklı ticarete ilaveten, ikili ekonomik ilişkilerde yatırımların daha stratejik hale geldiğini vurgulayan Akat, "Nitekim 2 bin 467 Azerbaycanlı şirketin Türkiye'ye 6,9 milyar dolar yatırımı bulunurken, 3 bin 400 Türkiye menşeli şirketin de Azerbaycan'da 6,6 milyar dolar yatırımı bulunuyor." dedi.
"Güçlerimizi birleştirerek yeni bir sinerji yaratmamız gerektiğini düşünüyorum"
DEİK/Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi'nin, Azerbaycan'ın yeniden bağımsızlığına kavuşmasından hemen sonra, 3 Kasım 1991'de kurulduğunu, Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı ve oradaki iş dünyası örgütleri ile iş birliğinde 2 ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişiklerin hak ettiği seviyelere çıkması için çalıştığını anlatan Akat, şunları kaydetti:
"Kovid-19 sonrası ortaya çıkacak olan yeni normalin beraberinde getireceği imkanları değerlendirmek için güçlerimizi birleştirerek yeni bir sinerji yaratmamız gerektiğini düşünüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız ile yaptığımız son ziyaret sırasında DEİK Başkanı Nail Olpak ve Azerbaycan'da İhracatın ve Yatırımların Teşviki Fonu (AZPROMO) Başkanı Yusif Abdullayev arasında DEİK ile AZPROMO arasında iş birliğine dair 2020-2021 yıllarını kapsayan eylem planı imzalandı. Çalışmalarımızı bu çerçevede sürdüreceğiz. İki ülkede ticaretin ve yatırımların gelişmesi için insan hareketliliğinin karşılıklı olarak devam etmesi çok önemli. Nitekim 2019 yılında 829 bin Azerbaycanlı Türkiye'yi, 275 bin Türk Azerbaycan'ı ziyaret etmişti. Türkiye ile Azerbaycan arasında tarifeli uçuşların karşılıklı olarak başlaması ilk gündem maddemiz olacak."
Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı kapasitesinin, hizmet kalitesinin ve cazibesinin artırılması gerektiğini belirten Akat, "Nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız da son düzenlenen Türk Keneşi Devlet Başkanları Zirvesi'nde Bakü-Tiflis-Kars hattı üzerinden mevcut yüke ek günlük 3 bin 500 ton yükün taşınabilmesi için çalışmalara başlandığı müjdesini paylaşmıştı. Ayrıca, bahsi geçen son Bakü ziyaretimizde 14 imzanın içinde bir de Nahçıvan-Kars arasında demir yolu anlaşması da bulunuyordu. Bu adım, Nahçıvan'ın daha özerk bir yapıya kavuşmasını ve aramızdaki ticareti güçlendirecektir." şeklinde konuştu.
"İki devlet, bir millet adeta tek ekonomi haline geldi"
Türkiye ve Azerbaycan'ın Gürcistan'ı da sürece katarak Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı, TANAP, Star Rafinerisi gibi stratejik projeleri hayata geçirdiğini, en son tercihli ticaret anlaşmasının imzalandığını anımsatan Akat, şöyle devam etti:
"İki devlet, bir millet adeta tek ekonomi haline geldi. İki ülke arasındaki bağlarımızı güçlendirecek yeni bir stratejik projeyi gündeme almamız gerekiyor. Benim önerim, yaşamakta olduğumuz pandemiden sonra özellikle Avrupa'da küresel tedarik zincirleri ile ilgili iki kavram öne çıkıyor; Re-shoring ve Near-shoring... Yani Avrupa ekonomileri, tedariklerini Avrupa içinde ya da Avrupa'ya çok yakın yerlerde yapmak istiyor. Akdeniz ile Hazar birbirine demir yolu ile bağlandı, Azerbaycan, Türkiye üzerinden Avrupa'ya daha yakın hale geldi. Azerbaycan, Türkiye üzerinden AB'ye çok daha yakın hale gelmişken Azerbaycan'ı Avrupa tedarik zincirine eklemlemek için çalışabiliriz. Azerbaycan, Made in Azerbaijan programı ve 7 farklı özel tasarım sanayi ve teknoloji parkında üretim imkanı ile yeni bir üretim ivmesi yakalayabilir."
Akat, Azerbaycan'a ihracatta kimyevi maddeler ve mamulleri, makine ve aksamları, elektrik elektronik, otomotiv endüstrisi, mobilya, kağıt ve orman ürünleri, çelik, demir ve demir dışı metaller, iklimlendirme sanayi, savunma ve havacılık sanayi, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri, hazır giyim ve konfeksiyon, çimento cam seramik ve toprak ürünleri, tekstil ve ham maddeleri, deri ve deri mamulleri, su ürünleri ve hayvansal mamuller, meyve sebze mamullerinin öne çıktığını bildirdi.
Dünya genelinde çalışma hayatında "eski düzene'' dönüş olmayacağını, yeni bir çalışma hayatı tasarlamak zorunda kalınacağını belirten Akat, "Dünya, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra havacılık ve uçuş güvenliğini öğrenmişti, şimdi hep birlikte biyolojik risk yönetimini öğreneceğiz. Hayatın sağlıklı devamı için gönüllü olarak farklı formlarda yeni koruma kalkanları inşa edeceğiz. Fiziki mesafemizi koruyarak iş hayatını devam ettirebilmek için sistemler kuracağız." diye konuştu.
"Bölgesel ekonomik iş birliğinden ekonomik entegrasyona geçebiliriz"
Selçuk Akat, Türk iş dünyası olarak önlerindeki en büyük fırsatın, Çin'den ayrışması beklenen küresel tedarik zincirinde stratejik bir yer edinmek olacağını vurgulayarak, Avrupa'nın yanı başında, Avrupa ile Gümrük Birliği olan Türkiye'nin gelişmiş sanayi altyapısının bir hayli avantajlı konumda bulunduğunu, bu fırsattan faydalanmak için Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve İngiltere ile Brexit sonrası ilişki modelinin sağlıklı bir zemine oturtulmasının çok önemli olduğunu aktardı.
Azerbaycan ve geniş Avrasya coğrafyası özelinde ise 2021'in, Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetlerinin yeniden bağımsızlıklarını kazanmasının 30'uncu yılı olacağını hatırlatan Akat, şunları kaydetti:
"Türkiye, bağımsızlıklarının hemen sonrasında bu ülkeleri tanıyıp büyükelçilikler açarak, THY uçuşları başlatarak bu coğrafyayı biz iş insanları için erişilebilir ve iş yapılabilir hale getirmişti. 30 yılda Türkiye olarak bu bölgede önemli başarılar elde etmekle birlikte iş birliğimizin potansiyelini değerlendirmemizin önünde bazı engeller, bazı iniş çıkışlar da yaşıyoruz. Ayrıca, geçen 30 yılda Rusya Federasyonu öncülüğünde Avrasya Ekonomik Birliği gibi projeler gelişti, bölgede Çin'in etkisi artıyor. Bölge, yeniden bağımsızlık sonrası dördüncü 10 yıla girerken, bu dönemde bölgesel iş birliğimizi tekrar gözden geçirip yeni bir stratejik konsept ile yeniden şekillendirmeliyiz. Bölgesel ekonomik iş birliğinden ekonomik entegrasyona geçebiliriz."