Bahadır Çoban / TÜRKGÜN
1800’lü yıllarda Ankara Kalesi’nde inşa edilen Kınacızade Konağı, 2007 yılında duayen ahşap ustası, koleksiyoner ve tarih aşığı Kıvırcık Usta (Abdullah Ülger) tarafından restore edilmiş ve müze restoran olarak hizmet vermeye başlamış. Orijinaline sadık kalınarak restore edilen konak, bugün müze, restoran ve kafe olarak Ankaralılara hizmet sunuyor. Tarihin ta kendisi olan ve âdeta yaşayan bir müzeye dönüşen Kınacızade Konağı, sunduğu bu farklı konseptle tüm Ankaralıların maziye olan hasretlerini gideriyor ve geçmişe olan aşkını tazeliyor.
Yerli turistlerin haricinde yabancı turistlerin de yoğun ilgisine mazhar olan tarihi Kınacızade Konağı yılda 50 bine yakın yerli ve yabancı misafiri ağırlıyor.
Kanada, İtalya, İsviçre, Hollanda, Fransa, Danimarka, İsveç, Norveç ve Almanya başta olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinden gelen misafirleri ağırlayan Kınacızade Konağı, hem Ankara turizmine hem de Ankara Kalesinin gelişimine büyük katkı sağlıyor. Öyle ki, yabancı internet sitelerinde Kınacızade Konağı, Türkiye’de Ankara ziyaret edildiğinde gidilmesi gereken 5 mekândan birisi olarak işaret ediliyor.
Konağın odaları
Kınacızade Konağı'nda, 3’ü Türkiye’nin önemli şahsiyetlerine ait, 2’si de antika eşyaların yer aldığı 5 özel oda bulunuyor. Konağın en meşhur odası, Tarihçilerin Kutbu olarak adlandırılan dünyaca ünlü tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık’ın odası. 2007 yılında Prof. Dr. Halil İnalcık Hoca’ya tahsis edilen bu odada, İnalcık’ın daktilosu, ödülleri, görev yaptığı üniversitelerdeki cübbeleri, kitapları, fotoğrafları ve diğer özel eşyalar bulunuyor. Bu odada, hem Türkiye’den hem de dünyanın farklı ülkelerinden birçok akademisyen ve araştırmacı bir araya geliyor. 11:00-18:00 saatleri arasında ziyarete açık olan bu oda, Prof. Dr. Halil İnalcık Hoca’yı ve onun kıymetli hatıralarını sevenleriyle buluşturuyor.
Birçok ödülü ve çok sayıda kitabı olan Jülide Gülizar’ın odası, yerel, ulusal ve Avrupalı gazetecilerin buluşma mekânı olarak öne çıkıyor. Osmanlı Mimarisine has çatı katı odası olan ve Osmanlı döneminde kullanılan eşyaların yer aldığı Cihannüma odası, konağın en nadide noktalarından birisini oluşturuyor. Bu oda insanda küçük bir müzede bulunuyor hissiyatı yaşatıyor. Aynı zamanda antika eşyaların ve Türk kültürüne ait eserlerin sergilendiği oda ise Kınacızade Konağını bir kültür sanat merkezi hâline getiriyor.
Konağın yemekleri
Tarihle buluşturmasının yanında yerli ve yabancı misafirlerine gastronomik bir deneyim sunan Kınacızade Konağı, Kıvırcık Usta’nın oğlu Fuat Ülger tarafından işletiliyor. Fuat Ülger, hem kusursuz kahvaltı sofrasını hem de Ankara Tava, ekşili köfte, güveçte kuru fasulye, el yapımı cevizli ballı madımaklı gözleme, etli ev mantısı, zeytinyağlı yaprak sarması, özel salata, sıcak-soğuk mezeler, kiremitte alabalık, kırmızı et ve Ankara yemeklerinden oluşan menüsünü yerli ve yabancı misafirleriyle buluşturuyor. Bunun ötesinde Kınacızade Konağı kültürümüzü ve geleneğimizi yaşatmak adına, Ankara’da 20 yıldır aralıksız ‘Yöresel Keşkek’ yaparak yerli ve yabancı misafirlerine ikram ediyor. Konak, nostalji sevenlere, gündelik yaşamdan bir nebze uzaklaşmak isteyenlere, pozitif bir enerji ve huzur isteyenlere sığınacak bir liman sunuyor. Misafirlerine, geçmişe özlem duyanların mekânı sloganıyla “Şimdi Geçmişle Özlem Giderme Zamanı” diyor.
Konakta yapılan etkinlikler
Tarihi dokusu ve muhteşem yemekleriyle güzel bir deneyim yaşatan Kınacızade Konağı, toplantı, düğün, nişan, kına gecesi, sünnet, kokteyl gibi özel günlere de ev sahipliği yapıyor. Bünyesinde barındırdığı pek çok önemli özelliğiyle Ankara Kalesi’ndeki diğer konaklardan ayrılan Kınacızade Konağı misafirlerinin özel günlerine daha da özel bir ruh kazandırıyor. Bunun yanında konakta, hat, tezhip, ebru, resim, fotoğraf, antika eşya koleksiyonları sergileri, on bini aşkın Selçuklu ve Osmanlı tesbihi sergisi, şiir dinletisi, Karagöz hayal oyunları, sokak tiyatroları, film ve dizi çekimi gibi sanatsal ve kültürel faaliyetler gerçekleştiriliyor