Üstünden neredeyse 30 yıl geçmesine rağmen Kardak Krizi, ara ara iki ülkenin de gündemine düşüyor. Yunan gazetesi Kathimerini ise bugün manşetinde oldukça ilgi çekici bir habere yer verdi.
Kathimerini, dönemin hükümeti tarafından hazırlanan çok gizli belgeleri ortaya çıkardı. Söz konusu Kardak dosyasında 30 Ocak tarihinde gece yarısına yakın bir tarihte Yunan filosuna yelken açması için emir verilmiş. 7 dakikanın ardından ise 'Erinys' ve 'Cirki' isminde iki gizli planı devreye sokma emri gelmiş.
Bunun devamında ise Hava Kuvvetleri'ne savaş emri verilirken, Türkiye'nin saldırı içinde olabileceğine dair bilgi geldiğinden bahsedildi.
Ancak dikkat çeken nokta burada başlıyor: Belgelere göre Yunanistan henüz daha savaş hazırlığındayken, 10 Türk komando çoktan kayalığa çıkmıştı bile.
Aynı belgelerin devamında ise Yunanistan'ın bu durumdan saatler sonra haberdar olduğu belirtildi. Gece yarısı haberlerini sunan Atina'nın haber ajansında spiker şaşkın bir biçimde "Türkler iki saattir İmia'daymış zaten!" sözlerine yer verilmiş.
Belgelerin devamında Kathimerini, Türkiye'nin bir şaşırtma politikası uyguladığını gözler önüne sererek, "Türk Kara Şahin Helikopteri Yavuz, fırkateynler adacıklardan 500 metre uzaktayken aynı anda İmia üzerinden uçuyor. Her ne kadar Yunanlar, Türklerin bir saldırı girişiminde olduğunu düşünse de aslında Türkler, bu operasyon ile Yunan tarafı farkında varmadan kendi komandolarını İmia'ya indirmiş oldu" ifadelerinde bulundu.
Yunan basını bu sırada Türk komandolarının karaya çıktığından haberdar olmayan Yunan komandolarının halen Batı İmia'ya çıkmaya çalıştığını ifade etti. Yunanistan'ın gecikmesinin sebebinin ise radyo pili olduğu açıklandı.
Haberin devamında ajansların Atina hükümetinden önce bu bilgiye ulaştığına dikkat çekilerek yaklaşık 1.5 saat boyunca Atina'nın bu bilgiyi doğrulamaya çalıştığından bahsedildi.
KARDAK KRİZİ NASIL BAŞLADI?
25 Aralık 1995'te Figen Akat isimli Türk gemisi Bodrum'un 3,8 mil açığındaki Kardak kayalıklarında karaya oturdu. Yunanistan kendi karasuları olduğu iddiası ile karaya oturan gemiyi kurtarmaya kalktı. Türkiye de söz konusu bölgenin kendisine ait olduğunu söyleyerek müdahil oldu. Yunanistan kayalıklardan birine bayrak dikti. Türkiye de karşılık olarak 30 Ocak 1996'da bir diğer adaya bayrak dikti. İki devlet çatışmanın eşiğine geldi. ABD başkanı ve NATO genel sekreterinin gayretleri ile kriz savaş noktasına varmadı.
14 Eylül 1829 tarihli Edirne antlaşması ve 3 Şubat 1830 tarihli Londra protokolü, sınırları net olmayan bir Yunanistan ortaya çıkarmıştı. Osmanlı belgelerinden de görüldüğü üzere, o tarihte Ege denizinin batısında yer alan Kuzey Sporad adaları (kuzeybatı Ege) ve Kiklad adaları (güneybatı Ege) bölgesinde ismen sayılan adalar, kuruluşu sırasında Yunanistan'a bırakılmıştı.
Burada 'ismen' ifadesi çok önemlidir. Çünkü bütün sorun buradan çıkmaktadır. Yunanistan Ege'deki adalar konusunda toptancı bir anlayışla, ismen sayılan adalar bölgesinde yer alan coğrafi formasyonlar üzerinde de hak iddia etmekte, Türkiye ise hukuk çerçevesinde, anlaşmalarla belirlenenler dışındaki ada, adacık ve kayalıkların egemenliğinin Yunanistan'a hiçbir zaman devredilmediğini savunmaktadır. İşte Kardak kayalıkları da bu çerçevededir.
Kaynak: Sabah