İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 1 Mart'ta, Göktürk'teki Belgrad orman yolunda meydana gelen ölümlü trafik kazasında yaralanan İ.G'nin telefonunun bulunmaması üzerine çalışma başlatmıştı.
Eylem Tok'un, yaşı tutmadığı için ehliyeti olmayan oğlu T.C.'yi de alarak Mısır'a oradan da ABD'ye kaçmasının ardından T.C.’nin kullanmış olduğu araçtaki arkadaşlarının karakolda vermiş olduğu ifadeye ulaşıldı.
Kaza anını anlatan A.K. ifadesinde "Yolda ilerlerken kasise denk geldik. T.C. kasisi görünce biraz yavaşladı ve kasisi geçince hızlandı. Daha sonra T.C. yolun sağ tarafına gidiş istikametimizde bir şeyler olduğunu gördü ve direksiyonunu ani bir şekilde bulunan cisimlere çarpmamak için sola doğru kırdı." dedi ve aracın bir anda kaymaya başladığını sözlerine ekledi.
“T.C.'NİN ANNESİ BİR KADIN İLE ESKİ MODEL BİR ARAÇLA OLAY YERİNE GELDİ"
"Aracın sağ tarafı yani benim olduğum taraf ATV tarzı araçlara doğru kaymaya başladı. Kayma sonucu T.C.'nin kullanmış olduğu ve benim içinde olduğum araç, ATV tarzı araçlara bir anda çarptı." diye konuşan A.K., şöyle devam etti:
"Çarpma olayından sonra aracımız solda bulunan yamaca doğru çıktı. Akabinde araçta bulunan T.C., ben, Arda ve Bartu araçtan indik. İndikten sonra yolun ortasına yerdeki şahsın yaralı şekilde yattığını gördüm. Onların yanına giderek iletişim kurmaya çalıştık. Daha sonra kalabalıktan duyduğum kadarıyla yolun diğer yamacına uçurum tarafında da bir yaralı olduğunu gördüm. T.C. o esnada kendi arabasının önüne gitti ve o aracın altına bir kişi olduğunu bize söyledi. Akabinde yoldan geçen başka araçlar durmuş ve yardımcı oluyordu. Kalabalık kişiler için de birilerinin 112’yi aradığını duydum. Daha sonra yolun yamaç kısmında alt tarafta bir yaralının daha olduğunu öğrendik. Çevrede bulunan vatandaşlar yaralının yanına giderek yardım etmeye çalıştı. T.C. bu esnada kendi özel şoförlerini aradı ve kaza yaptığını söyledi. Bir müddet sonra da T.C., annesini arayarak ona da kaza yaptığını söyledi. Olay yerine itfaiye ekibi geldi ve müdahale etmeye başladı. Müdahale esnasında T.C.'nin annesi bir kadın ile eski model plakasını almadığım bir araçla olay yerine geldi. Beni, T.C. ve Demir'i gelmiş oldukları araca bindirdiler. Daha sonra kendisi de araca bindi ve olay yerinden uzaklaştık. Ben ve Demir'i site girişinde indirdiler ve devam ettiler. Site önünde bulunduğumuz esnada yaralılardan birine ait olan cep telefonunun Z.H.K. isimli arkadaşımızla kaldığını gördük."
“T.C. DAHA DA HIZLANDI VE HIZLI BİR ŞEKİLDE GİTMEYE BAŞLADI"
Olay esnasında diğer araçta olan Z.H.D. ise ifadesinde "İçinde bulunduğum araç önde gidiyordu. Daha sonra T.C. bizi solladı. Normal hızımızla gidiyorduk. Önde başka bir araç vardı. T.C. bu aracı solladı. Bunun üzerine önde bulunan araç bize de yol verdi ve biz de bu aracı solladıktan sonra T.C.'nin arkasında gitmeye devam ettik." dedi.
Daha sonra T.C.'nin daha da hızlandığını sözlerine ekleyen Z.H.D., "Önümüzde viraj vardı. Viraja sert girince araba biraz yalpaladı ve kaymaya başladı. Ancak aramıza mesafe olduğu için T.C.'nin önünü göremiyordum. Tam virajı alınca T.C.'nin aracının yolun sonunda bulunan su kanalına çıktığını gördük." şeklinde konuştu.
“T.C.'NİN ANNESİ GÜVENLİK GÖREVLİSİNDEN TELEFONU ‘SAHİBİNE VERECEĞİM’ DİYEREK ALDI"
İfadesinin devamında kazayı görünce durduklarını anlatan Z.H.D., “Aşağı indiğimizde yolun ortasında 2 erkek şahsın yaralı şekilde yattığını gördük. Ben bu yaralıların birinin yanına gittim ve konuşmaya çalıştım. Yaralı bana telefonunun flaşını açtı. Telefonunu vererek başına bakmamı istedi. Bende telefonu alarak başına ışık tuttum. O anki dalgınlık ile yaralının telefonunu cebime koydum." dedi.
Daha sonra diğer yaralının yanına gittiğini sözlerine ekleyen Z.H.D., yoldan geçen araçların durarak yardım etmeye başladıklarını söyledi.
Z.H.D., şöyle devam etti:
"O esnada etraf çok kalabalık oldu ve araçlar doldu. Olay yerine itfaiye ve 112 ekiplerinin geleceğini düşünerek yolu açmak için Demir’in kullandığı aracı alarak K.A. ile birlikte aracı siteye götürdüm. Aracı siteye bıraktıktan sonra tekrar olay yerine gitmek için taksi çağırdım. Taksiye bineceğim esnada Demir eski model bir araçla ile site önünde indi ve yani yanımıza geldi. O esnada benim elimde yaralı şahsın telefonu olduğunu ve bu telefonu gidip olay yerine bırakmamız gerektiğini söyledim. K.A. taksiye bindi ve olay yerine gideceğini düşünerek yanında bulunan telefonu K.A.’ya verdim. Akabinde K.A. böyle bir sorumluluğu taşıyamayacağını söyledi ve telefon site girişinde bulunan duvarın üzerine bıraktı. Daha sonra güvenlik gelerek telefonu aldı. T.C.'nin annesi güvenlik görevlisinden telefonu ‘Sahibine vereceğim’ diyerek almak istedi. Güvenlikte telefonu T.C.'nin annesine verdi. Ardından T.C.'nin annesi site önünden ayrıldı."
NE OLMUŞTU?
Eyüpsultan'da, 1 Mart'ta kullandığı arabayla yol kenarındaki ATV tipi araçlara çarparak Oğuz Murat Acı'nın ölümüne, İ.G, T.A, S.K. ve H.T'nin yaralanmasına neden olan 17 yaşındaki sürücü T.C. ile annesi Eylem Tok kaza sonrası İstanbul Havalimanı'ndan Mısır'a kaçmış, ardından ise Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmişlerdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, sürücü T.C. ve annesi yazar Eylem Tok hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı. Ardından, zanlıların hem diplomatik yollardan hem de Interpol vasıtasıyla Türkiye'ye iadeleri istenmişti.