20 Eylül 2024
weather
23°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
23°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Galeriler Gündem Kemal Sunal’ın oynadığı 'Atla Gel Şaban' filmi Elazığ'da gerçek oldu: Minibüse binmeden yazamıyor

Kemal Sunal’ın oynadığı 'Atla Gel Şaban' filmi Elazığ'da gerçek oldu: Minibüse binmeden yazamıyor

Elazığ'da yaşayan 36 yaşındaki Ramazan Öner, yaklaşık 5 yıldır minibüs koltuklarında kitap yazıyor. Daha önce de 12 yaşında yakalandığı lösemiyle 10 yıl boyunca mücadele eden ve o süreçte aklından geçenleri defterlere yazarak bir kitap çıkaran Öner, şimdilerde ise işe gidiş ve gelişlerinde minibüs koltuklarında roman yazıyor. Herkesin dikkatini çeken yazar iş yoğunluğundan dolayı başka yerde yazamazken, en kısa sürede yazdığı kitabı okurlarıyla buluşturacağını belirtti. Öner'in sadece minibüste kitap yazması, 3 Temmuz 2000'de hayatını kaybeden ünlü sanatçı Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı, 1984 yapımı 'Atla Gel Şaban' filmini hatırlattı.
İlkokuldan beri kitap yazma hevesinin olduğunu ifade eden 36 yaşındaki Ramazan Öner, “Çocukluktan beri bütün sıkıntılarımı, dertlerimi bazen de mutluluklarımı kalemle kağıda döküyorum. Yazmanın en güzel yönü zaten bu, herhangi kötü bir alışkanlığım yok, iyi bir alışkanlığım var o da yazmak. Şu anda üçüncü kitabımı 'Büyük Deprem Kaybolan Umutlar' adlı kitabımı minibüs koltuklarında yazmaya devam ediyorum. Önceden bir zorunluluktu çünkü özel sektörde çalıştığım için sabah 09.00 akşam 21.00 saatleri arasında işe gidiyorum. Roman yazmaya vaktim olmuyor bu anlamda minibüs koltuklarında kitabımı bitirmeye ve yazmaya çalışıyorum. Şimdi bir zorunluluktan ziyade alışkanlık oldu diyebilirim. İlhamımı minibüs koltuklarında alıyorum cümlesi benim en özetleyici cümlem olacaktır. İlk kitabım 'Merhaba Yaşamak' adlı kitabımı kanser hastası iken hastane ranzasında yazmıştım. Daha sonra çıkardığım 'Kayıp İlanı' adlı polisiye romanımı yine minibüs koltuklarında yazdığım bir kitabım. 'Büyük Deprem Kaybolan Umutlar' adlı romanım bildiğiniz gibi Elazığ depremi ile ilgili yazdığım bir kitaptır dedi.
Herkesin dikkatini çektiğini belirten yazar Öner, “Bu kitabımı da yine minibüs koltuğunda bitirmeye çalışıyorum çok yakın zaman da raflarda olacak. Bazen sıkışıyorum, kitap hava da kalıyor o şekilde yazmaya çalışıyorum oturduğum o daracık koltukta. Bazen koltuklar dolu oluyor ayakta kalıyorum, ayakta bir şekilde yazmaya çalışıyorum, çok zor şartlar altında hatta düşecek gibi oluyorum. İnsanlar farklı bakıyor bu acaba ne yazıyor neleri kaleme alıyor diye. Tabi herkes roman yazdığımı bilmiyor o ayakta ve oturarak karaladığım o ajandaya ne yazdığımı görmedikleri için ajandanın içeriğini roman olduğunu bilmiyorlar. Herkesin dikkatini çekiyor bu durum. En dramatik sahnem ayakta kaldığım sahneler oluyor genelde. İşe gelirken motive olmamız gerekiyor, sonuçta satış personeliyim tam romanın en heyecanlı bölümünde dolmuştan inmek zorunda kalıyorum akşama kadar kaldığım yer aklımda müşteriye ürünü anlatırken bile o sahneyi hep yaşıyorum çünkü çok heyecanlı. Roman yazmak roman okuyormuşsun gibi heyecanlandığın bir duygu mesela o kadar hareketli ve heyecanlı bir sahnede bırakıyorsun ki akşama kadar onun etkisinde kalıyorsun. Bir an önce dolmuşa binip eve gitmek kitabımın devamını getirmek istiyorum. Akşam eve gittiğimiz zaman da aynısı oluyor mesela tam böyle romanın en heyecanlı bölümünde inmek zorunda kalıyorsun. Eve gidiyorsun çocuklarınız size sarılıyor baba, yemekler geliyor ev sohbetleri derken sen o an dalgısın çünkü kitabında kaldığın yerin tam o noktasında o heyecanı ve duyguyu yaşıyorsun, belki de o an en kaz altındayım o duyguları anlatmaya çalıştığım için ve belki de yardım çığlıkların da bulunuyorum iç sesim olarak ama bunları çocuklarıma yansıtamıyorum dalgın oluyorum. Çocuklar benimle oynamak istiyor ama bazen oynayamıyorum çünkü psikolojim farklı bir noktada olduğu için çocukların iletişimine iletişimle cevap veremiyorum bu da farklı bir duygu benim için diye konuştu.
Minibüs durağı çalışanlarından Nurettin Ataş, “Sürekli görüyoruz, zaten minibüs ile gidip geliyor. Burada gelip bekliyor arabanın gelmesini sonra diğer yolcularla biniyor. Daha sonra ise başlıyor artık yazmaya nasıl bir ilham geliyorsa artık ona da minibüste ilham geliyor. Bence güzel ve değişik bir ortam. Kemal Sunal’ın bir filmi vardı oyun oynarken arabada ilham geliyordu, demek ki bu abinin de böyle bir ilhamı vardır. Belki arabada daha farklı bir ortam da olduğu için ona göre yazıyor şeklinde konuştu.
Öner'in sadece minibüste kitap yazdığını görenler, 3 Temmuz 2000'de hayatını kaybeden ünlü sanatçı Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı, 1984 yapımı 'Atla Gel Şaban' filmini hatırlıyor. Filmde Niyazi karakterindeki Kemal Sunal, minibüste aynı yolcularla yolculuk yaparken ilham alıyor ve oynadığı oyunu tutturuyordu.
u003cb style=background-color: rgb(255, 255, 0);u003eu003cspan style=font-size: 24px;u003eu003ca href=https://www.turkgun.com/kemal-sunalin-oynadigi-atla-gel-saban-filmi-elazigda-gercek-oldu-minibuse-binmeden-yazamiyor-video-181961 target=_blanku003eVİDEO İÇİN TIKLAYINu003c/au003eu003c/spanu003eu003c/bu003e
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Uyurken bile yağ yaktıran yöntem! Sabah kalkınca kuş gibi hafiflemiş olacaksınız

Uyurken bile yağ yaktıran yöntem! Sabah kalkınca kuş gibi hafiflemiş olacaksınız