Türkgün Gündem Korhan Berzeg'in ölümünde yeni gelişme

Korhan Berzeg'in ölümünde yeni gelişme

Balıkesir'de kaybolduktan 316 gün sonra ölü bulunan 83 yaşındaki ekonomist Korhan Berzeg'in kemikleri, 325 kilometrekarelik bir alanın sınırındaki dere çevresinde 12 parça halinde bulundu. Adli Tıp Kurumu'nda yapılan incelemede kemiklerin Berzeg'e ait olduğu saptandı, ancak ölüm nedeni belirlenemedi.

KAYNAK: DHA

ABD'de Dünya Bankası'nda bir dönem Asya Direktörü olarak çalıştıktan sonra emekli olup İstanbul Büyükada'daki evinde yaşamaya başlayan Korhan Berzeg, 2023 yılının Mayıs ayında, İngiliz eşi Angela Berzeg ile birlikte, memleketi Balıkesir'in Gönen ilçesine bağlı kırsal Armutlu Mahallesi'ndeki evine tatile geldi. 17 Haziran günü, özel eğitim alan Doberman cinsi köpeği 'Tina' ile yürüyüşe çıkan Korhan Berzeg'e ulaşılamadı. Berzeg geri dönmeyince eşi Angela Berzeg jandarmaya kayıp ihbarında bulundu. Toplam 325 kilometrelik alanda havadan ve karadan yapılan aramalarda Berzeg'e ulaşılamadı. Ekonomist Korhan Berzeg'e dair 312 gün sonra yeni bir gelişme yaşandı. Gelgeç Mahallesi Muhtarı Ahmet Gülay, 23 Nisan'da yazlık evin olduğu Armutlu Mahallesi'nin 3,5 kilometre uzağındaki dere kenarında Berzeg'e ait kimlik ve kredi kartı ile kıyafet ve insana ait olduğu değerlendirilen kemik parçaları buldu. Gülay'ın, mahalleye gelen su hattında yaşanan sorun nedeniyle dere kenarına gittiği öğrenildi.

Olay yeri incelemesinde; paça kısımları parçalanmış pantolonun cebinde yine parçalanmış kahverengi cüzdan ve içinde Korhan Berzeg adına düzenlenmiş 3 farklı bankaya ait kredi kartı, 1 banka kartı, parçalanmış halde İstanbul ücretsiz taşıma kartı, İstanbul Mavi kart, yine Korhan Berzeg adına düzenlenmiş sürücü belgesi ve kimlik kartı ile 1'i parçalanmış 5 adet 10 TL, 1 adet 100 TL, 1 adet 50 TL, 1 araç anahtarı ile muhtelif anahtarlara ulaşıldı. Bulunan kıyafet, malzemeler ve kemikler incelenmek üzere toplandı.

KEMİK PARÇALARI BERZEG'E AİT ÇIKTI

Üzerinde doku olmayan, kalça ve göğüs kafesine ait olduğu değerlendirilen kemik parçaları da İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na gönderildi. Bu süreçte kızı Nisa Berzeg'ten kan örneği alındı. İncelemede, kemik parçaları ile kızından alınan kan örneğinin DNA'sının eşleştiği açıklandı. Böylece kaybolduktan 316 gün sonra Korhan Berzeg'in öldüğü kesinleşti. Devam eden arama çalışmaları kapsamında, Korhan Berzege'e ait olduğu belirlenen kafatası ile bazı kemiklere de ulaşıldı. Toplam 12 parçadan oluşan tüm kemik parçalarının Berzeg'e ait olduğu ortaya çıktı.

ÖLÜM NEDENİ BELİRLENEMEDİ

İstanbul Adli Tıp Kurumunda, Berzeg'in ölüm nedenin belirlenmesi için kemik parçaları üzerinde yapılan incelemenin tamamlandığı öğrenildi. Üzerinde doku bulunmayan kemiklerden, Berzeg'in ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Yetkililer, kemiklerin önümüzdeki günlerde hazırlanacak rapor ile Cumhuriyet savcılığı aracılığı ile Berzeg ailesine teslim edileceğini söyledi.

ARAŞTIRMA DEVAM EDECEK

Bu arada ölüm nedeni belirlenemeyen Korhan Berzeg ile ilgili soruşturmanın devam edeceği bildirildi. Bölgedeki incelemelerini sürdürecek olan jandarmanın, yapılan tüm ihbarları değerlendirileceği açıklandı. Korhan Berzeg'in kemiklerinin, önümüzdeki günlerde doğup büyüdüğü Balıkesir'in Gönen ilçesine bağlı kırsal Armutlu Mahallesi'nde toprağa verilmesi bekleniyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem BM Daimi Temsilcisi Yıldız’dan deniz hukuku açıklaması

BM Daimi Temsilcisi Yıldız’dan deniz hukuku açıklaması

Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Ahmet Yıldız, denizlerin barışçıl kullanımını savunarak deniz güvenliğine yönelik tehditlere dikkat çekti. Karadeniz’in istikrarının küresel gıda güvenliği için kritik olduğunu vurguladı ve hidrokarbon kaynaklarının adil kullanımının önemini belirtti.

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Ahmet Yıldız, denizlerle çevrili bir ülke olarak Türkiye’nin denizlerde hukukun üstünlüğünü ve seyrüsefer özgürlüğünü savunduğunu, denizlerin ve okyanusların barışçıl kullanımını korumaya öncelik verdiğini belirtti.

Yıldız, BM Güvenlik Konseyi’nde deniz güvenliği üzerine düzenlenen oturumda konuştu.

Türkiye’nin deniz güvenliği ve denizde hukukun üstünlüğünü güçlü şekilde savunduğunu söyleyen Yıldız, "Denizlerle çevrili bir ülke olarak, seyrüsefer özgürlüğünü ve denizlerin ve okyanusların barışçıl kullanımını korumaya öncelik veriyoruz." ifadelerini kullandı.

Yıldız, deniz güvenliğinin küresel ticaret, ekonomik refah ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin başarılmasıyla bağlantılı olduğuna dikkati çekerek, öte yandan, deniz güvenliğine yönelik tehditlerin çeşitlendiğini ve geliştiğini vurguladı.

Türkiye’nin bu bağlamda, uluslararası topluluk tarafından yürütülen deniz korsanlığı, silahlı soygun ve denizde terörizme karşı ortak operasyonlara aktif olarak katıldığının altını çizen Yıldız, Somali, Aden Körfezi, Arap Denizi, Afrika Boynuzu gibi bölgelerdeki operasyonlarda yer aldıklarını hatırlattı.

Yıldız, terörizm, organize suç, kaçakçılık ve deniz yollarını kullanan insan ticaretiyle kesin bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğine işaret ederek, Türkiye'nin bu tehditlere karşı stratejisinin uluslararası işbirliğine dayandığının altını çizdi.

Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ndeki gerginliklerin, Gazze'deki İsrail saldırganlığının bölgesel taşma riski taşıdığı ve deniz seferlerini tehdit ettiği yönünde uzun süredir devam eden uyarıları doğruladığını da vurgulayan Yıldız, bu konuda ABD ile Yemen'deki Husiler arasındaki ateşkesi memnuniyetle karşıladıklarını ve bunun bölgedeki deniz güvenliğini arttırmasını umduklarını kaydetti.

"Karadeniz'in istikrarı, küresel gıda pazarının tırmanmasını önlemek için kritik öneme sahip"

Büyükelçi Yıldız, Karadeniz’in güvenliğinin de Avro-Atlantik bölgesinde her zaman benzersiz bir yere sahip olduğunu dile getirerek, 80 yılı aşkın bir süredir 1936 Montrö Sözleşmesi'nin oluşturduğu hassas denge ve Türkiye'nin hükümlerini titizlikle uygulaması nedeniyle Karadeniz bölgesinin deniz alanında hiçbir zaman askeri çatışma yaşanmadığının altını çizdi.

Son üç yıldır Ukrayna'da devam eden savaşa rağmen, Karadeniz'de stratejik dengenin büyük ölçüde korunduğunu kaydeden Yıldız, "BM ve ülkem tarafından aracılık edilen Karadeniz Tahıl Girişimi, yalnızca küresel bir gıda krizini önlemede kritik bir diplomatik başarı değil, aynı zamanda bölgedeki deniz güvenliğini iyileştirmede de önemliydi." dedi.

Yıldız, "Karadeniz'in istikrarı, küresel gıda pazarının tırmanmasını ve bozulmasını önlemek için kritik öneme sahip olmaya devam ediyor." diye konuştu.

Türkiye’nin BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) taraf olmamakla birlikte, bu sözleşmenin önemini kabul ettiğini belirten Yıldız, Türkiye’nin sözleşmeye taraf olmama kararının, özellikle kapalı ve yarı kapalı denizlerdeki özel koşulları yeterince dikkate almayan hükümlerden kaynaklandığını, bu tutumun Türkiye’nin deniz hukukuna saygı duymadığı anlamına gelmediğini anlattı.

Yıldız, bununla birlikte UNCLOS’un ne evrensel ne de kapsayıcı bir düzenleme olduğunu, dolayısıyla sözleşmeye taraf olmayan bir ülke olarak, UNCLOS’un "deniz güvenliğine ilişkin yegane hukuki çerçeve" olarak tanımlanmasına katılmadıklarını ifade etti.

"Hidrokarbon kaynaklarının kullanımı, tüm ilgili halkların ve tarafların meşru ve doğal haklarını dikkate almalıdır"

Adil deniz sınırlandırmasının uluslararası hukuka uygun olarak sağlanmasının önemine de dikkati çeken Yıldız, hakkaniyet ilkesinin ve uluslararası mahkemelerin içtihadının bu konuda yol gösterici olması gerektiğini vurguladı.

Yıldız, şunları kaydetti:

"Hidrokarbon kaynaklarının kullanımı, tüm ilgili halkların ve tarafların meşru ve doğal haklarını dikkate almalıdır. Bu bağlamda, tek taraflı eylemlerden ve maksimalist yaklaşımlardan kaçınmak, istikrar ve işbirliğini teşvik etmek için çok önemlidir. Bölgemizi, deniz yetki alanlarının uluslararası hukuk temelinde adil ve barışçıl bir şekilde tamamen sınırlandırıldığı ve hidrokarbon kaynaklarının adil bir şekilde paylaşıldığı bir istikrar ve refah alanı olarak görmek istiyoruz."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *