Soros destekçisi yazar Oya Baydar’a tepki gösteren Akçay yaptığı yazılı basın açıklamasında şunları kaydetti:
"Sırça köşkte yaşayan ve her geçen gün popülaritesi düşen bazı sözde yazarçizer takımının milletin değerlerine, MHP’ye ve Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’ye saldırarak gündemde kalmaya çalıştıklarını ibretle izliyoruz. Romanlarındaki kurguları gerçek zannetmek gibi ruh haline düşerek kurguyla gerçeği karıştıran Pensilvenya icazetli Oya Baydar da bu kervanda kendisine yer edinmeye çalışmaktadır.
Bu sözde yazar Genel Başkanımızın sınırlarımızı, ülke güvenliğimizi korumak için ifade ettiği sözleri “hezeyan” diye nitelendirip hakaretler ederek çapsızlığını ve ruh bozukluğunu bir kez daha ortaya koymuştur.
Soros destekçisi Oya Baydar’a Cemil Meriç’in şu veciz sözünü hatırlatmak istiyorum “ Gerçek entelektüel önce ülkesinin haklarını düşman bir dünyaya haykırmakla görevlidir”. Oysa bu sözde yazar tam aksine ülkemize düşmanlık yapanların borazanlığını yapmaktadır. Ağzından salya akıtan bir meczup misali vatanseverlere, milliyetçilere, bu toprağı canından aziz bilenlere öteden beri çemkirmeyi meslek edinmiştir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin bu toprakların güvenliği bu vatanın selameti için Türkiye Cumhuriyeti’nin her türlü riski göze alabileceğini, bunu yaparken de kimseden “icazet” alınmayacağını söylemesi Oya Baydar’ı neden hoplatmıştır? Bu beynelmilelci kimlerden icazet alınmasını beklemektedir? Baydar’ın bu karşı çıkışı Mavi Marmara olayında “otoriteden izin alınsın” diyerek, İsrail’den Amerika’dan icazet alınmalıdır diyen akıl hocası FETÖ’yü hatırlatıyor bize. Oya Baydar şunu bilmelidir ki “Ne ABD ne Rusya ne Çin her şey Türkiye için” diyen bir geleneğin temsilcileri senin ağababalarından icazet almaz. Sayın Devlet Bahçeli sadece büyük Türk Milleti’nin sesi ve vicdanı olur.
Bire nadan! Senin Suriye’de ABD’nin PKK’ya on binlerce tır yüzlerce uçak dolusu silah yardımı için iki çift sözün oldu mu ki, ülkemizin savunması için gayret gösterenlere dil uzatma küstahlığında bulunuyorsun.
Sizin “vatan sınırlarını korumayı” hezeyan olarak nitelemenizden bu konuda hiçbir hassasiyetinizin olmadığını, ülkenin varlığına yönelik tehdit ve tehlikeleri görmezden geldiğinizi, milletin istiklal ve istikbalini dert edinmediğinizi anlıyoruz. Varsa yoksa iktidara ve milli değerlere düşmanlığa varan sözde muhalefet, sahte barışseverlik maskesiyle emperyalist devletlerin kurguladığı politikalara aparatlık ve algı yöneticiliği yapıyorsunuz. Tarumar olmuş ideolojinizin yobaz taassubuyla gündelik siyasetin kör labirentlerinde debelenip duruyorsunuz.
Soroscu bu sözde yazar “Bahçeli gücünü nereden alıyor?” diye aslında lafzıyla güzel, doğru ve yerinde bir soru sormuş. Peşinden de Türk düşmanlarının ağzıyla hakaretler etmeye başlamış.
Devlet Bahçeli’yi güçlü kılan olaylar karşısında mahkum değil, hakim bir duruş göstermesidir. Bu duruş, aktif ve inisiyatif alan, sorumluluk üstlenen bir duruştur. Başkalarının gündeminin peşinden giden değil kendi gündemine hakim bir liderdir Devlet Bahçeli. Aldığı tavır edilgen değil, etken yani etkili bir tavırdır. Unutulmasın ki Devlet Bahçeli’nin en belirgin sıfat ve unvanı bilge lider oluşudur. Devlet Bahçeli dünyada ve Türkiye’de yaşanan bütün hadiselere engin tarih ve siyaset bilgisiyle; dün, bugün, yarın perspektifiyle bakar. Bu şuurlu bakış bir bütünlük, süreklilik ve tutarlılık arz eder. O yüzden, bu yüksek şuur sayesindedir ki öngörüleri çok isabetlidir. Bir kısım odakların kurgu ve telkinleriyle politika belirlemez. Siyasal sistem tıkandığında ve kriz hallerinde yeni yollar açar ve çözüm üretir. İşte bu Oya Baydar familyasının fikir ve zihni güdüklüğüdür ki izah edemedikleri her olay, olgu ve kişilerin ardında yönlendiren gizemli bir odak ve güç arıyorlar. MHP liderinin, MHP’nin kurumsal aklının kendi aklı, fikri ve inisiyatifiyle politika belirleyip tutum alabileceğine bir türlü akılları almıyor. Ne diyelim, kişi kendi gibi bilirmiş işi.
Sayın Devlet Bahçeli bütün meseleleri tam onikiden kavrar. Siyaset dediğiniz de başka nedir ki zaten. Siyaset bir bakıma, gerçekleri görmek, geleceği öngörmek ve buna göre tutum almak sanatıdır. Devlet Bahçeli bu bakımdan liderliğiyle siyasetin ustası ve mümtaz bir numunesidir.
Siz MHP’yi de Devlet Bahçeli’yi de tanımıyorsunuz, bu kör vicdanla tanımanız da mümkün değil, ancak biz sizi tanıyoruz.
Sizi FETÖ terör örgütünün gazetesinden, Türk silahlı kuvvetlerine kumpas kuran Taraf paçavrasından tanıyoruz.
Demokrasimizi ve milli devletimizi yıkmak isteyen 15 Temmuz darbecilerinin medya fareliğine soyunduğunuz günlerden tanıyoruz.
Biz sizi “Yetmez ama evet” diyerek FETÖ’nün yargıyı ele geçirdiği referandumdaki cevvalliğinizden tanıyoruz.
Biz sizi “devrim kanla yazılır” diyen 68’lerden, “komünist diktatorya”ya reverans yaptığınız günlerden, ülkücü düşmanlığınızın zirvesinden, TKP çizginizden tanıyoruz.
Berlin Duvarı’nın altında yitirdiklerinizi liboşlukta aradığınız ve bunu da sosyal demokratlık diye yutturduğunuz Soroscu, Türkiye düşmanlığı tescilli Tarih Vakfı günlerinizden tanıyoruz.
Biz sizi “Kürdistan Kürtlerindir” diye PKK’nın amigoluğunu yapan yazılarınızdan tanıyoruz.
Biz sizi Türkiye’yi Leninist devrimci çizgiye çekmek için İlke dergisinde yazılar yazarken de, FETÖ’nün gazetesi TARAF’ta kirli sularda seyahat ederken de tanıyorduk.
Şimdi de MHP’ye, Ülkücülere ve milletin gönlünde müstesna yeri olan liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’ye küstahça saldırmanızı ibretle izliyor, geçmişinizin karnesine bakıp bu duruma şaşırmıyoruz.
Türk milliyetçiliğine kötücül bakışınız ülke meselelerinde sizi hep şaşı yapmış. Marksistlikten liboşluğa kadar savrulmuşsunuz ama milli istasyonlara hiç uğramamışsınız. Bizler İstiklal marşı söylerken Enternasyonel marşı söylemeyi tercih eden bu zihniyet yerelden milliliğe giden anlayıştan kopup yereli evrensele bağlama hatasını hep yapmıştır. Temel sorunları da budur. Milli olmadan evrensel olunamaz. Olmaya kalkarsanız ancak şimdi olduğunuz üzre küreselci emperyalistlerin uşağı olursunuz.
Biz ülkemizi büyük bir aşkla seviyoruz. Karşılıksız, hesapsız kitapsız, çıkarsız ve umarsız. Bu sevda akılla, fikirle, şuurla, heyecanla, coşkulu bir hareketle gergef gibi işlenmiş, Devlet Bahçeli’nin şahsında ete kemiğe bürünerek temsil edilmektedir. Sizin ve hempalarınızın bunu anlamasını beklemiyoruz. Bu bir şuur, idrak, ahlak ve tercih meselesidir.
Oya Baydar’ın yazılarına ve yaşına bakınca saçlarını değirmen damında ağarttığı anlaşılıyor. Kendi kafasında oluşturduğu MHP ve Devlet Bahçeli fobisi tek güdeleyicisi haline gelmiş görünüyor ki bu durum Türkiye ve Türk düşmanlarında ve bu cenahta görülen iflah olmaz bir hastalıktır.
Oya Baydar’ın halet-i ruhiyesine Nedim’in şu mısraları ile mukabele edip noktayı koyalım: “Ey Mest-i nâzım kim büyüttü böyle bî-pervâ seni/ Kim yetiştirdi bu gûnâ servden bâlâ seni!”