Lübnan’da ve Suriye’nin bazı bölgelerinde yüzlerce taşınabilir çağrı cihazının infilak etmesi üzerine aralarında Hizbullah üyelerinin ve bir kız çocuğun da olduğu en az dokuz kişi hayatını kaybetti, İran’ın Lübnan Büyükelçisi’nin de aralarında olduğu yaklaşık 2 bin 800 kişi yaralandı. Tüm dünyanın öncelikli gündem maddesi haline gelen siber saldırıya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Toplum Çalışmaları Enstitüsü Kıdemli Analisti Aytek Yüksel, “Biz bu tür olayları siber-fiziksel olaylar olarak nitelendiriyoruz. Yani siber bir olayın gerçek hayatta maddi bir etkisi, maddi bir tesirinin olması. Siyasi gerginlikler ve teknolojik becerisi göz önüne alındığında İsrail başlıca şüpheli” ifadelerini kullandı.
“PLANLANMIŞ BİR OPERASYON”
Kıdemli Analist Aytek Yüksel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hangi tip çağrı cihazlar kullanılıyor bunu öğrenmişler, zafiyetlerini bulmuşlar. Aynı anda pek çok kişiyi etkileyebilecek saldırı planlanmış. Büyük ve planlı bir operasyon. Yaygın kanaat bu cihazların içine bir patlayıcı düzenek yerleştirdiği ve uzaktan bu altyapı kullanılarak patlamaların eş zamanlı olarak gerçekleştirildiği yönünde. Bu da konuyu enteresan, sansasyonel ve ciddi yan etkileri olan bir olaya dönüştürüyor.”
“HALK TEKNOLOJİK CİHAZLAR KONUSUNDA TEDİRGİN OLMAMALI”
Cep telefonları ve evlerde kullanılan teknolojik cihazlarda bu tür saldırılardan etkilenme olasılığının çok düşük olduğunu belirten Yüksel, vatandaşların siber saldırı endişesi taşımaması gerektiğinin altını çizdi. Yüksel, “Mevcutta kullandığımız telefonların böyle bilinen, yaygın bir zafiyeti yok. Elbette bu olmadığı veya olmayacağı anlamına gelmez. GSM aralığında benzer bir saldırı düzenlenmesi teknik olarak mümkün olabilir ancak böylesi geniş seçenekler bir operasyon için büyük kaynaklar ve teknik bilgi gerekiyor. Sıradan bir kullanıcının günlük hayatının içinde sebepsiz yere, durduk yere böyle bir olayla karşılaşması ihtimali çok düşük” dedi.
ÇÖZÜM YERLİ YAZILIM MI?
Benzer türde saldırıların önüne geçilmesi için en önemli faktörlerden birinin yerli yazılım kullanmak olduğu yönündeki iddiaları da değerlendiren Yüksel, şunları kaydetti:
“Bu çok önemli bir konu. Yerli teknoloji geliştirme kabiliyetine sahip olmak çok kritik. Biz bu yerli teknolojilerin Türkiye'de geliştirilebildiğini, Türkiye'nin mühendislik bilgi birikimi ve bunu hayata geçirme gücünün olduğunu ancak savunma sanayi gibi farklı endüstrilerde kullanıldığını görüyoruz. Güvenlik birimlerimiz bu konularda özel sektörle zaman zaman iş birliği yaparak çeşitli teknolojiler geliştiriyorlar ve bunu dünyanın çeşitli yerlerine satabilme potansiyelimiz var, satıyoruz da. Ancak burada en önemli konulardan bir tanesi ne olursa olsun entegre bir şekilde tedarik zincirinin uçtan uca kontrol edilmesi. Bu cihazlar Tayvan’da üretilmiş ve çeşitli ülkeler üzerinden Lübnan'a gelmiş olabilir. Cihazların tedarik süreci içerisinde başkalarının eline geçip içine çeşitli tuzaklar kurulmuş olma ihtimalini göz ardı etmemek gerekiyor”