Türkgün Gündem Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'dan TSK'dan ihraç edilen teğmenlere ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'dan TSK'dan ihraç edilen teğmenlere ilişkin açıklama

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum TSK'dan ihraç edilen teğmenlere ilişkin "Konu asla Mustafa Kemal’in askeri olmakla ilgili değildir tamamen disiplinsizliğe bağlı askeri disiplin hukukudur" dedi.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), 5 teğmene ve 3 disiplin amirine "Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası" verildiğini açıkladı. Açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetlerimizde; disipline aykırı hiçbir eylem, olay ve duruma müsamaha gösterilmeyeceğinden en ufak bir şüphe duyulmamalıdır" ifadesi yer aldı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum ihraçların ardından X hesabında bir yazı kaleme aldı. İhraçların gerekçesinin "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı olmadığını söyledi.

Mehmet Uçum açıklamasında şunları söyledi: 

✔️PAZAR YAZISI

MİLLİ ORDU GÖZ BEBEĞİMİZDİR!

Dört yüze yakın olduğu söylenen yeni mezun teğmen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedi. Bunların beşine ve disiplinsizlikle ilgili görülen üç sıralı amire ayırma cezası (ihraç) verildi. Gerçek buyken ayırma sebebi “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıdır demek, kasti bir çarpıtma anlamına gelir.

Eğer “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ifadesi, ayırma cezasının sebebi olsaydı dört yüze yakın yeni mezun teğmene soruşturma açılması ve hepsinin ihraç edilmesi gerekirdi. Demek ki sorun Mustafa Kemal’in askerleriyiz demek değil, ısrarlı emre itaatsizlikten kaynaklanan disiplinsizliktir.

Başkomutan Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensupları hiç tartışmasız kurucu liderimiz Atatürk'ün takipçisidir. Bu konu tartışmaya açılamaz. Dolayısıyla somut konu asla Mustafa Kemal’in askeri olmakla ilgili değildir, tamamen disiplinsizliğe bağlı askeri disiplin hukukudur.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde disiplin tüm sistemin esasıdır. Milli Savunma Bakanlığı ve TSK orduya ilişkin disiplin hukukunu tavizsiz uygulayamazsa büyük zaafa düşmüş olur.

Milli Orduya verilebilecek en şedit zarar disiplinsizlik virüsünü orduya bulaştırmaktır. Buna sebep olmak da disiplinsizliğe göz yummak da ihanete kapı açar.

Somut durumda eylemin askeri disiplin hukukuna aykırı olduğu yönünde genel bir eğilim oluştu. Askeri disipline aykırı eylem var ama yaptırım uygulanmamalı demek tam bir aymazlık olur. Hele konuya ‘gençlik hatası hoş görülmeli’ diye bakmak tamamen yanlıştır. Konu, Milli Ordudur. Konu, tavizsiz şekilde Milli Orduyu korumaktır.

O zaman tartışılabilecek tek husus bu kusurlu eylem için uygulanan yaptırımın orantılı olup olmadığıdır. Yaptırım uygulanmalı ama uygulanan yaptırım ağırdır demek ise hukuki bir iddiadır. Bu durumda bu iddianın sahipleri bunu hukuken kanıtlamak zorundadır.

Tabi ki gerekçeli karara göre hukuki tartışma olabilir. En azından askeri disiplin hukuku çerçevesinde yani doğru zeminde tartışma yapılabilir, bunun hukuken anlamı da olur. Hukuk sınırları içinde kaldığı sürece bu tartışma makul kabul edilir.

İdari yargı denetiminde konu yine bütün hukuki yönleriyle ele alınır. Hukuki süreçler bittiğinde herkesin kabul etmesi gereken nihai kararlar çıkar. Ancak o aşamadan sonra kusurlu eylemleri sebebiyle yaptırıma uğramış kişilerin durumu netleşir. Onlar da kendilerine bir yol çizer.

Hal böyleyken tamamen önyargıyla ve kendi ajandaları üzerinden karara karşı çıkanlar işin somut hukukuyla, yaptırım uygulanmış kişilerin gerçek durumuyla hiç ilgilenmiyor, hatta onları istismar eden yaklaşımlar bile görülüyor.

İlginç olan karara itiraz eden bazı çevreler örtük de olsa kararı hukuken kabul ettikleri izlenimi veriyor. Belki de bu nedenle konunun esasının tartışılmasından kaçınılıyor, kararın gerekçesi hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunuluyor.

Dolayısıyla karara karşı çıkan bir çok çevrenin, kişinin veya muhalifin gerçek derdi askeri disiplin tartışması ve hukuk değildir. Tek dertleri bu olayı dar siyasi çıkarları için istismar etmektir. Konu Atatürk ve Milli Ordu olunca bu istismarın vebali çok büyük olur.

Fetöcü çeteden, yerli ve yabancı darbeci yuvalardan arındırılmış Milli Orduyu herhangi bir istismara konu yapmak tam bir gaflet halidir.

Ayrıca bazı siyasiler, siyasi analistler, yorumcular ve medyacılar dahil belli kesimler bu ihraç işlemini; geleceğe etkisi, milli ordu-millet ilişkisi, ordu-siyaset ilişkisi gibi kendilerine cazip gelen büyük konular (!) üzerinden tartışmaya meyilliler. Buna yeltenenler ciddi yanlış yapar, hatta niyetleri öyle olmasa bile kışkırtıcı durumuna düşer.

Milli Ordu Türkiye’nin bağımsızlığının, milli gücünün ve anti-emperyalist mücadelesinin askeri güvencesidir.

Milli Ordu Türkiye’nin geleceğinin temel teminatlarından biridir.

Türkiye’nin Milli Ordusu küresel emperyalizme karşı mücadelede, Merkez Afro-Avrasya’nın ve dünya mazlumlarının umududur.

İşin özü, göz bebeğimiz Milli Ordumuz titizlikle korunmalıdır.

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 3 ay önce
Turgut Özal'ıda buna benzer protesto ederek TSK ihraç edilen teğmen vardı. Ne Zaman işler yolunda gitse iş mihrakların kuklası olduğunu bilmeden eylem yapan zot trik ler çıkıyor maalesef. Disiplinsizlik emre itaat etmemektir. Bu teğmenleri kesinlikle organize edenler vardır muhakkak kripto fetocu olanlar mesala dimi.
BEĞENME
0
CEVAPLA
Türkgün Dünya Trump yine geri adım attı! 9 Temmuz 2025'e erteledi

Trump yine geri adım attı! 9 Temmuz 2025'e erteledi

ABD Başkanı Trump, Avrupa Birliği'ne uygulaması planlanan yüzde 50 ek tarife kararını, AB Komisyonu Başkanı von der Leyen'in talebi üzerine 9 Temmuz 2025’e erteledi. Ticaret görüşmelerinin hızla başlayacağı belirtildi.

KAYNAK: AA

ABD Başkanı Donald Trump, 1 Haziran'dan itibaren Avrupa Birliği'ne (AB) doğrudan yüzde 50 tarife uygulanmasına yönelik kararını 9 Temmuz 2025'e ertelediğini duyurdu.

Trump, Truth Social sosyal medya hesabından AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı telefon görüşmesine ilişkin paylaşımda bulundu.

Von der Leyen'in 1 Haziran olarak belirlenen yüzde 50'lik tarife için ek süre talebinde bulunduğunu aktaran Trump, bu talep üzerine son tarihi 9 Temmuz 2025'e ertelediğini kaydetti.

Trump, AB ve ABD arasındaki ticaret görüşmelerinin hızla başlayacağını belirten von der Leyen'e konuya gösterdiği ilgiden dolayı teşekkür etti.

Von der Leyen ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Trump'la iyi bir görüşme yaptığına işaret ederek "AB ve ABD dünyanın en önemli ve yakın ticaret ilişkisini paylaşıyor." ifadesini kullanmıştı.

ABD'nin AB'ye yönelik ek tarifeleri

Trump, 23 Mayıs'ta Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, AB ile yürütülen ticaret görüşmelerinde ilerleme sağlanmadığını belirterek, "Bu nedenle 1 Haziran'dan itibaren AB'ye doğrudan yüzde 50'lik bir tarife uygulanmasını öneriyorum. Ancak ürün ABD'de kurulmuş ya da üretilmişse gümrük vergisi uygulanmayacak." ifadelerini kullanmıştı.

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent de, Trump’ın, ticaret müzakerelerinde AB’nin sunduğu tekliflerin diğer önemli ticaret ortaklarından gelenlerle aynı "kalitede" olmadığını düşündüğünü belirterek, Birliğe yönelik son tarife açıklamalarının AB’yi "harekete geçirmesini" umduğunu belirtmişti.

ABD Başkanı Trump, nisan ayı başında aralarında Çin, AB ve ASEAN ülkelerinin de olduğu ticaret ortaklarına "karşılıklı tarifeler" kapsamında ek gümrük vergileri açıklamıştı.

Çin'in karşılık vermesiyle iki ülke arasında tarife restleşmesi başlamış, Washington yönetimi de AB ve diğer ülkelere getirdiği ek tarifeleri 90 gün erteleme kararı almıştı.

ABD'nin AB'ye yönelik ek tariflere verdiği 90 günlük süre 9 Temmuz'da sona erecek.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *