Güvenlik Uzmanı Mete Yarar, Türkiye’nin S-400 hava savunma sistemi alımıyla ilgili aldığı kesin karar sonrası artan ABD tehditleriyle ilgili değerlendirmede bulundu. Türkiye’de genellikle belli hususlar üzerinde değerlendirmeye gidildiğine dikkat çeken Yarar, Türk-Amerikan ilişkilerindeki tek kırılmanın S-400 meselesi olmadığını ifade etti.
Mete Yarar şunları söyledi:
Türkiye-ABD ilişkilerindeki tek sorun S-400 sorunu değil. Bu sorunu tek başına ele almak yanlış. İkinci olarak, Türkiye’nin yüksek irtifa hava savunma sistemine acil ihtiyacı var. Bölgede yaşanacak olan olaylar karşısında Türkiye’nin kendi savunma ihtiyacını karşılayacak bir sistemi yok. Yani birçok ülkede balistik füzeler var. Bu füzelerin Türkiye’de yaşanması muhtemel bir olayda kullanılması durumunda da bir sistemi yok. Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimde de bu füzelere ihtiyaç var. Türkiye 2000’lerin başından bu yana bu sistemi elde etmek için muhataplarıyla görüşüyor. Hatta Çin’le imzalanıp daha sonra iptal edilen bir anlaşma da oldu. O zaman da bu gündemdi. Türkiye’nin isteği şuydu; ortak üretimle, teknoloji transferiyle bu malzemenin alınması... Maalesef o dönemde de bu kabul edilmedi. Bu malzemenin alınmasıyla ilgili senato da garanti veremeyince Türkiye S-400 projesine yöneldi. Bu sürecin aldığı zaman dilimi 20 yıla yakın. Bu süreç zarfında müttefiklerin hiç bir adım atmamış olmasını iyi niyetle açıklamak mümkün değil. S-400 sisteminin alındığı açıklandıktan sonra bu kadar yaptırım uygulamalarını da ben iyi niyetli olarak görmüyorum. F-35 ile ilgili ABD Savunma Bakanı’nın son mektubu ilk defa karşılaştığımız bir sorun değil. 1963’lerde başlayan, Johnson mektubuyla devam eden, 74’te, 80lerde, 90’larda zaman zaman adı konulmamış ambargolar oldu. Şu anda da yaşanıyor. Türkiye’ye adı konmamış bir ambargo şu anda uygulanıyor.”
“Türkiye’nin Tercihi Millî Politikadır”
Yaşanan sürecin NATO bağlantılı olarak nasıl değerlendirilebileceği sorusuyla ilgili olarak da konuşan Yarar, Türkiye için NATO’da kalmanındışında olmaktan daha faydalı olacağını ifade etti. Yarar şunları ilave etti:
“Türkiye NATO’dan çıkmaz. Eğer olsaydı geçmişte de NATO’dan ayrılması gerçekleşebilirdi. Türkiye’nin NATO üyeliğiyle elde ettiği birçok kazanım var. İşimize gelmeyen meseleler de var ama bu kadar büyük bir yapıda yer almanın sağladığı proje katkıları da var. Savunma sanayiinde geldiğimiz bazı teknolojik altyapı NATO ile girilen ortak projeler sayesinde gerçekleşti. Masada kalmak diye bir tabir vardır ya, NATO’da kalmayı da masada kalmak olarak değerlendirmek lazım. Masayı devirmeden NATO’nun etrafında tartışarak kazanımlarımızı elde etmeyi sürdürmek zorundayız. Bu durumda denge önemli. Türkiye, Rusya ile ABD arasında bir tercih yapmaz. Türkiye’nin tercihi millî politikadır. NATO’da olunca tek taraflı bir ilişki kuracağı anlamına gelmez.” (Baran Dergisi)