2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu görüşmelerinde sona yaklaşılıyor. TBMM’de yoğun mesainin sonuna gelinirken MHP Grubu adına konuşan MHP Genel Sekreter Yardımcısı, İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu Türkiye ekonomisinin huzur ve istikrar arayanlar için güvenilir bir liman olduğuna dikkat çekti.
Konuşmasında; “Geride bıraktığımız son 6 yılda; hem ulusal, hem bölgesel, hem de küresel birçok gelişmeyle karşı karşıya kalınmıştır. Bu süreçte; bir yandan küresel ekonomik çalkantılar, diğer yandan bölgesel siyasi gelişmelerin oluşturduğu ekonomik türbülanslar, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini göstermiştir.” ifadelerini kullanan Osmanağaoğlu şunları söyledi:
“Tamamen karanlık bir resim çizenlerin ve karamsarlık ekenlerin de desteklediği sert ekonomik kuşatmayı yaran ülkemiz, güven verici hamlelerle umut verici bir kulvara girmesini başarmıştır. Reel politik ile ideal olanın arasındaki farkı göremeyenlerin, Türkiye’nin konumu itibariyle mücadele ettiği sahaları idrak edemeyenlerin, karşılaştığı badireleri atlatma kabiliyetini takdir etme yürekliliği gösteremeyenlerin bu süreci anlaması, yaşananları kavrayabilmesi elbette beklenemeyecektir. Karşımızdaki tabloda; 2023 yılı itibarıyla Satın Alma Gücü Paritesine göre Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla sıralamasında dünyanın en büyük 11’nci, Avrupa’nın ise en büyük 4. Ekonomisine sahip bir Türkiye durmaktadır. Karşımızdaki tabloda; 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 oranında büyüyen, özellikle son 7 aydır enflasyon oranı hissedilir derecede düşen bir Türkiye ekonomisi durmaktadır. Karşımızdaki tabloda; 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre; İhracatını, %3,2 oranında arttırarak 216 milyar 383 milyon dolara ulaştıran, İthalatını ise %7,2 oranında azalarak 282 milyar 2 milyon dolara düşüren bir Türkiye durmaktadır.
İZMİR’İN KONUMU DAHA DA GÜÇLENECEK
Elbette bugüne kadar ülke ekonomisine birçok sektörde büyük katkılar sunan seçim bölgem İzmir’in; 2025 yılında da tarımdan turizme, sanayiden enerjiye, finanstan lojistiğe Ege Bölgesinin merkezi olma kabiliyetini geliştireceğine, artan yatırımlara daha fazla ev sahipliği yapacağına olan inancımı da ifade etmek isterim. Çünkü İzmir; hizmet sektöründeki kalitesiyle, sanayi sektöründe meydana getirdiği istihdam alanı ve katma değerle, tarımdaki ve turizmdeki potansiyeliyle Türk ve Türkiye Yüzyılında fırsatların şehridir ve bu konumunu güçlendirmeye kararlıdır.
TÜRKİYE YÜZYILI VE CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ VURGUSU
Elbette geride bırakılan çalkantılı sürecin getirdiği rahatsız edici etkiler tesirini bir şekilde göstermeye devam etmektedir. Ancak bu 2025 yılına dair umutlarımızı kaybetmemize sebep değildir, olmayacaktır. Türkiye ekonomisi güçlüdür. Huzurlu ve güvenilir bir liman arayanlar için coğrafyamızdaki tek adres Türkiye olmaya devam etmektedir. Devlet; adaletli, merhametli ve doğru olursa; milletin de müreffeh, huzurlu ve istikrarlı olacağına şüphe yoktur. O yüzden sadece ekonomide değil diğer alanlarda da zirveyi hedefleyen bir anlayışın ürünü olan, Türk ve Türkiye Yüzyılı mefkûremiz milli ve insani hedeflerimizin vücut bulmuş halidir.
Türk Asrı derken gelir dağılımındaki adaletin kalıcı olarak tesis edildiği ve korunduğu bir Türkiye’den bahsettiğimizi, Türk Yüzyılı derken adaleti referans alınan bir Türk devlet sisteminin teşekkül ettirilmesinden bahsettiğimizi, Türkiye Yüzyılı derken; sadece kendi milletini değil, tüm insanlığı huzura ve istikrara kavuşturacak, insani ve milli hasletlerle yoğrulmuş bir saadet yüzyılından bahsettiğimizi bir kez daha ifade etmek isterim. Bu manada; gelecek yüzyıla dair stratejik fırsatlar doğuran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhuriyet’in kazanımlarını ve Türk milletinin emanetini koruyacak, yükseltecek bir sistem olmasıyla Türk milletinin en önemli kazanımı olarak karşımızda durmaktadır.
Çıbanın başı, huzursuzluğun çıkış noktası, kandan, gözyaşından ve terörden beslenen İsrail’i; bu coğrafyada merkeze alarak politika geliştirenlere karşı; umudun, huzurun, istikrarın ve gelecek tahayyülünün merkezi olan ve hatta dünyanın jeopolitik merkezi olan bir Türkiye’nin yükselişi, tartışma götürmez bir gerçektir. Kabul edilmesi gereken bir diğer husus ise; Osmanlı hinterlandındaki gelişmelere uzak kalmayı tercih eden anlayış artık geride kalmıştır. Gerçekçi ilkelerle, kalıcı bir barışı temin ve tescil edecek olan yegâne iradenin Türkiye’de mahfuz bulunduğu artık inkâr edilemeyecektir. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade buyurdukları gibi; “İslam toplumlarının bir ve beraber olması gereken, tek ses, tek nefes halinde bulunması mecburiyet arz eden bugünkü insanlık döneminde, hakkımıza sahip çıkamazsak şerefimizi kaybedeceğimiz herkes tarafından iyi bilinmelidir.” Dolayısıyla bu mücadele iktidarıyla, muhalefetiyle sürdürülmesi gereken, şerefli ve samimi bir mücadeledir.