İzmir'de bir firmada çalışan 20 işçinin iş sözleşmesi 14 Kasım 2018'de feshedildi. İşten çıkartılan işçiler arasında bulunan S.Ö, fesih sonrası kendisine, haklarının yer aldığı arabuluculuk tutanağının gösterildiği, imzalamadığı takdirde hiçbir hak alamayacağı iddiasıyla savcılığa şikayet dilekçesi verdi ve işe iade davası açtı.
İzmir 15. İş Mahkemesi, arabuluculuk tutanağının "irade fesadı" altında imzalandığı yönündeki iddianın ispatlanamadığı ve arabuluculuk faaliyeti sonunda işçinin işe iade davası açamayacağı gerekçesiyle davayı reddetti.
Mahkemenin bu kararına itiraz eden S.Ö, kararı istinafa taşıdı.
Dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, işçiyi haklı bularak davanın yeniden görülmesine hükmetti.
Daire, kararında şu ifadelere yer verdi:
"Görüşmelerde 10'dan fazla işçiye aynı şekilde sırayla iş yerinde belgelerin imzalatıldığı, ibra etkisi kazandırılmaya çalışıldığı, tazminat ve alacaklarla ilgili olarak delil oluşturma ve dava açma yasağı oluşturma yönünde çaba içine girildiği anlaşılmaktadır. Usulüne uygun bir arabuluculuk başvurusunun ve görüşmesinin yapılmadığı gibi mevzuat hükümleri çerçevesinde arabuluculuk anlaşma belgesinin düzenlenmediği sonucuna varılmaktadır."
Daire, hukuken geçerli bir anlaşmanın varlığı kabul edilerek "arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılan konularda dava açılamayacağı" yönündeki gerekçeyle davanın reddinin hatalı olduğu görüşüne vardı.
Davacının anlaşma veya işten ayrılma iradesi bulunmadığı iddiası konusunda gerekli araştırmaya gidilmesi gerektiğini belirten 9. Hukuk Dairesi, "Toplanacak deliller, dosya içeriği ile benzer mahiyetteki İzmir iş mahkemelerinde görülen dava dosyaları kapsamları da değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre zorunlu arabuluculuk evrakları da incelenerek işin esasına girilerek karar verilmesi gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
S.Ö'nün avukatı Meliha Yaman Yurdugül yaptığı açıklamada, iş mahkemelerinde görülmesi gereken davalarda, dava şartı olarak arabuluculuğa başvurma zorunluluğunun olduğunu belirtti.
Dava konusu olayda söz konusu işverenin işçinin arabulucuya başvurma hakkını elinden alma suretiyle arabulucuyu iş yerine getirdiğini savunan Yurdugül, şöyle konuştu:
"İşçinin iş akdi feshedilebilir. Fesihten sonra süreleri var, arabulucuya başvurur. Feshin geçersiz olduğu ya da tazminatların tam olarak ödenmediğine dair arabuluculuk tutanağı eline alır. İşveren işçilerin başvurusunun önüne geçmek için arabuluculuk tutanağını bir ibraname olarak kullanıyor. İşçilerin bütün haklarının verildiğine dair bir arabulucunun önünde 1 saat gibi bir sürede imzalatıyor. Tutanağın geçersizliği nedeniyle biz tekrar arabuluculuk başvurusu yaparak süreci başlattık. Anlaşmayla sonuçlanmadığı için mahkemeye başvurduk."
İlk yapılan arabuluculuk görüşmelerinin hileye dayandığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu ileri süren Yurdugül, işçinin kendi iradesiyle bir arabulucuya gitmediğini kaydetti.
Arabuluculuk sürecinin bütün hüküm ve sonuçlarının işçiye anlatılmadığını aktaran Yurdugül, "Alınan belgede ibraname etkisi yaratılmaya çalışılmıştı. İstinaf, hileli işleme 'dur' dedi. İşçi iş güvencesi tazminatlarını alamamıştı. Tekrar işe iadesi, yapılan sözleşmenin geçersizliği ve bu geçersizliğe bağlı tazminat alacakları gündeme geldi." şeklinde konuştu.