Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, hükümetin kamu tasarruf paketini değerlendirdi. Kahveci, tasarruf tedbirlerinin ekonomik dalgalanma dönemlerinde değil her zaman dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Ancak, alınan kararların bazılarını desteklerken bazılarının ülkeye fayda sağlamayacağını düşündüğünü belirtti.
Kahveci'nin öncelikle eleştirdiği konu, yeni kamu personeli alımlarının emekli olanların sayısıyla sınırlanmasıydı. Özellikle sağlık, eğitim ve güvenlik gibi alanlarda personel açığının bulunduğunu ve bu kararın kamu hizmetlerinin aksamasına neden olabileceğini dile getirdi. Ayrıca, emekli maaşlarının düşüklüğü nedeniyle çalışanların emekli olmak istemediğini ve bu durumun personel açığını artırabileceğini belirtti.
Bunun yanı sıra, toplu taşıma yerlerinde personel servislerinin sonlandırılmasının trafik yoğunluğunu artıracağını ve toplu sözleşme haklarını zedeleyeceğini ifade etti. Ev kiralarındaki artışların kamu görevlileri için sıkıntı yarattığını ve bu durumun kamu hizmetlerini etkileyebileceğini belirterek, tasarruf tedbirlerinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Kahveci'nin açıklamaları şu şekilde;
“Kamuda tasarruf paketi açıklandı. Kamu kaynaklarının etkili ve verimli bir biçimde kullanılmasının ve israftan kaçınılmasının yalnızca ekonomik türbülans dönemlerinde değil her zaman uyulması gereken bir kural olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede alınan tasarruf tedbirlerinin bir kısmını desteklerken bir bölümünün ise ülkemize fayda getirmeyeceğini düşünüyoruz.
• Özellikle kamuya yeni personel alımının emekli olan kamu görevlisi sayısı ile sınırlandırılması, mutlak surette gözden geçirilmesi gereken bir karardır. Hepimizin bildiği gibi sağlık, eğitim ve güvenlik başta olmak üzere hemen bütün hizmetlerde büyük bir personel açığı olduğu bilinen gerçektir. Özellikle büyükşehirlerde kamu hizmetleri az sayıdaki personelin üstün gayretleri ile yürütülmektedir. Böyle bir karar, önümüzdeki yıllarda artacak nüfusa ve hizmet ihtiyacına paralel olarak kamu çalışanı açığının daha da büyümesine ve kamu hizmetlerinin aksamasına yol açacaktır. Ayrıca emekli maaşlarının düşüklüğü nedeniyle kamu görevlilerimiz emekli olmak istememekte, tüm çalışanlar 65 yaşına kadar görevlerinde kalmayı tercih etmektedir. Böyle bir durumda sağlık, eğitim, güvenlik, haberleşme, tarım, kültür, diyanet, enerji, yerel yönetim, imar, ulaşım, denetim hizmetleri, mühendislik, adalet, uzmanlık gibi alanlarda ortaya çıkacak personel ihtiyacının karşılanamaması ve hizmetlerin yürütülememesi sorunu baş gösterecektir. Kurumlarda ve illerde personel ihtiyacı tam olarak karşılanmadan yeni personel alımının kısıtlanması, kamunun tam anlamıyla bir keşmekeşe dönmesi anlamına gelecektir. Kamuya yeni personel alımını kısıtlarken hizmetlerin dışarıdan satın alma yoluyla gördürülmesi gibi bir yanlışa da düşülmemelidir. Kamuda en büyük giderlerden birisi taşeronlaşma nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle öncelik taşeronlaşmayı sonlandırmak olmalıdır.
• Ayrıca toplu taşıma olan yerlerde personel servislerini sonlandırmanın da kamuya hiçbir faydası olmayacağı gibi aksine zarar getireceği açıktır. Bu karar özellikle trafik yoğunluğunun olduğu büyükşehirlerde daha fazla trafik, iş gücü kaybı ve yakıt masrafı yaratacaktır. Bunun yanında servis hizmetlerine yönelik olarak alınmış toplu sözleşme kararlarının da böyle bir çalışma ile iptal ediliyor olması, sendikacılık ve toplu sözleşme ilkelerine aykırı bir durum olarak toplu sözleşmenin özerkliğini yok etmek anlamı taşıyacaktır. Toplu sözleşme ile alınan kararların idari keyfiyetle iptal edilmesi, örgütlenme özgürlüğüne ve toplu sözleşme hakkına darbe vurmak anlamına gelmektedir. Böyle bir karar, diğer toplu sözleşme hükümlerinin de iptal edilebilmesinin önünü açacaktır.
• Bunun yanında son yıllarda ev kiralarında meydana gelen fahiş artışlar, kamu görevlilerinin büyükşehirlerde ve tatil beldelerinde çalışmalarını imkânsız hale getirmiştir. Birçok yerde ev kiraları kamu görevlilerinin maaşlarının üzerindedir. Kamu lojmanları ise nispeten daha uygun kiralar nedeniyle imkânı olan çalışanlarımız açısından bir kolaylık yaratmaktadır. Bu kiraların gözden geçirilerek rayiç bedel üzerinden değerlendirilecek olması zaten kiralar nedeniyle personel temininde güçlük çekilen yerlerde durma noktasına gelmiş olan kamu hizmetlerinin tamamen aksamasına yol açacak, beklenen etkiyi yaratamayacaktır. Bu bakımdan özellikle zaten dar ve sabit gelirle hayatta kalmaya çalışan kamu görevlilerine yönelik olarak uygulanması gereken tasarruf tedbirlerinin gerek etkisizliği gerekse yaratacağı sorunlar göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesi ve bu kararlardan vaz geçilmesi gerekmektedir”