Türkgün Gündem Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan'dan yüreklere su serpen açıklama!

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan'dan yüreklere su serpen açıklama!

Övgün Ahmet Ercan, katıldığı bir canlı yayında İstanbul'da meydana gelen 6.2'lik deprem için konuştu. Ercan açıklamasında 1999 yılında gerçekleşen büyük depreme vurgu yaparak, "Gölcük depreminde, 132 atom bombası gücünde, Marmara bir gerginlik boşalttı. Şimdi kese boş" dedi.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

İstanbul'da meydana gelen 6.2'lik depremin yankıları sürüyor.

Vatandaşlara panik yaşatan deprem sonrası birçok uzman isim, canlı yayınlara katılarak bilgilendirme yapıyor.

Bu isimlerden birisi de Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan....

Ercan, katıldığı canlı yayında Marmara'nın istese bile büyük bir deprem üretemeyeceğini söyledi ve "Şu anda Marmara istese de büyük bir deprem yapamaz. Çünkü Marmara toplu bir işleyiş gösteriyor.

1999 Gölcük depreminde 132 atom bombası gücünde Marmara bir gerginlik boşalttı. Şimdi kese boş. Tekrar Marmara'nın gerginlik biriktirmesi için 26 yıl yetmez. Çünkü gerginlik belli bir oranda doğudan batıya doğru şu şekilde kaktırıyor bu bölgeyi." dedi.

"KUZEY MARMARA DEPREMİ DİYE ADLANDIRIN"

Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Halk TV'de katıldığı canlı yayında konuştu. Ercan'ın değerlendirmesinden öne çıkan başlıklar şöyle:

6.2'lik deprem beklenmekte olan Kuzey Marmara Depremi ki buna İstanbul depremi dememek gerekiyor. Çünkü sosyal etkisi var bunun. Ekonomi ve turizmi etkiliyor. Özellikle basın görevlilerinden bunu Kuzey Marmara depremi diye adlandırmasını istiyorum.

"İSTANBUL İÇİNDE BİR DEPREM OLMAYACAK"

Doğrusu olan bu zaten. Çünkü İstanbul içinde bir deprem olmayacak. İstanbul'un 25-30 kilometre uzaklığında bir deprem olacak. Bu deprem, hem İstanbul'u hem de Yalova'yı, Bursa'yı ve Balıkesir'i etkileyecek.

Marmara'yı bütün olarak alırsak son 2 bin yılda yaşanan depremlerin yüzde 71'i 6 ile 6.5 büyüklükte. Yüzde 71 çok yüksek bir oran ve dün bunlardan bir tanesi oldu. Bu depremler yani 6 ile 6,5 arasında depremler her 30 40 yılda bir oluyor.

Bundan daha küçük olanlar daha sık oluyor. Dolayısıyla bizim beklediğimiz Kuzey Marmara depremi olmadan önce bu tür depremlerin olması bilimsel açıdan son derece yararlı.

"MARMARA'DA İKİ TANE DEPREM BEKLİYORUM"

Şöyle ki, ben Marmara'da iki tane deprem bekliyorum. Tek deprem bekliyorum desem durum biraz kötü. Çünkü beklediğim deprem büyüklüğü 7.3 olur. Ama bunu ikiye paylaştıracak. Bunun sürekli olması gerekiyor.

Biz buna İstanbul kolu diyoruz. Bu İstanbul kolunun depremi tam Küçükçekmece'nin karşısında patlayacak. Bir taraftan Kınalı'ya doğru kıracak, bir taraftan da Büyükçekmece'nin batısına kadar kıracak. Bu depremin beklenen büyüklüğü 6.4 ile 6.7.

"7 İLE 7.4 ARASINDA BİR DEPREM BEKLİYORUM"

Bu deprem bize bilimsel olarak yararı olduğunu gösterdi. Diyor ki gelecek deprem, ki ben tam burada 7 ile 7.4 arasında bir deprem bekliyorum. Bize deprem odağının nerede olacağını gösterdi. Biz zaten burada bekliyorduk depremi.

Neden burada bekliyorduk? Eskişehir'den gelen bir kırık var, Eskişehir-Trakya kırığı. Geliyor Mudanya'nın olduğu yerden geçiyor, burayı çatak yapıyor buradan Edirne'ye doğru gidiyor.

Çatak noktaları bizim için çok tehlikeli yerler. Kesişim noktası. O kesişim noktaları deprem üretir genellikle. Ve genellikle enerji birikiminin çok olduğu yerlerdir bu tür yerler.

Dolayısıyla tam beklediğimiz yerde, beklediğimiz derinlikte, 7 ile 13 kilometre. Bazı gözlemevleri bunu 7 kilometre, bazıları 13 kilometre olarak verdi. Bizim için çok şey fark eder mi? Fark etmez.

Granit katmanı içinde patladı. Burada 7.2 depremin olacağı zaman ki olacak bu deprem ileride. Uzun erimli kestirimleri yaptığımızda, 2045 ile 2065 arasında böyle bir depremin gerçekleşeceğini gösteriyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem İmamoğlu 'Akın Gürlek' davasında ikinci kez hakim karşısına çıkıyor

İmamoğlu 'Akın Gürlek' davasında ikinci kez hakim karşısına çıkıyor

Ekrem İmamoğlu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ile ilgili ifadeleri nedeniyle açılan davanın ikinci duruşması başladı.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri'deki Marmara Cezaevi karşısındaki salondaki duruşmaya, başka suçtan tutuklu sanık Ekrem İmamoğlu ve avukatları katıldı.

Duruşmada CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partililer de izleyici olarak yer aldı.
Mahkeme başkanı, Cumhuriyet savcılığınca hazırlanan esas hakkındaki mütalaanın dosyaya sunulduğunu belirtti.

EKREM İMAMOĞLU İÇİN İSTENEN CEZA BELLİ OLDU

Mütalaada, İmamoğlu'nun "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret", "tehdit" ve "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.

Mütalaada ayrıca, Türk Ceza Kanunu 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden, bu kapsamda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılır." maddesinin de uygulanması talep edildi.

Duruşma, Ekrem İmamoğlu'nun savunmasıyla devam ediyor.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, Başsavcı Akın Gürlek "mağdur" sıfatıyla yer aldı.

İddianamede, İmamoğlu'nun katıldığı bir panelde yaptığı konuşmada, Başsavcı Gürlek'e yönelik kullandığı ifadelerde suç içeriklerinin olduğunun tespiti üzerine resen soruşturma başlatıldığı kaydediliyor.

Halen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yapan Gürlek'in geçmişte de terör suçlarına bakmakla görevli ağır ceza mahkemelerinde başkanlık, sulh ceza hakimliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğu aktarılan iddianamede, Gürlek'in görev yaptığı dönemlerde ve DHKP/C başta olmak üzere çeşitli terör örgütlerince hedef haline getirildiğinin bilindiği kaydediliyor.

Gürlek'in terör örgütlerinin çeşitli basın ve yayın organları ile sosyal medya hesaplarında açık kimlik bilgileri ve fotoğrafının yayımlanarak tehdit edildiğine dikkati çekilen iddianamede, İmamoğlu'nun söz konusu konuşmasıyla Gürlek'i hedef gösterip, "terörle mücadelede yer almış kişileri hedef gösterme" suçunu işlediği ifade ediliyor.

BAŞSAVCIYI HEDEF ALMIŞTI

İddianamede, İmamoğlu'nun aleni şekilde kullandığı söylemlerin, kamu görevini sürdüren Akın Gürlek'i küçük düşürmeye yönelik ve küçültücü ifade niteliğinde olduğu, söz konusu ifadenin düşünceyi açıklama sınırlarını aştığı, suça konu ibare ve konuşmanın da ayrıca bir bütün halinde kişinin saygınlığına zarar vermeyi amaçladığı ve görüş açıklama niteliğinde bulunmadığı, eylemin ifade hürriyeti bağlamında hukuki koruma görmesinin mümkün olmadığı belirtiliyor.

İmamoğlu'nun konuşmasında Başsavcı Gürlek ve aile yakınlarının hedef alındığı, zarara veya kötülüğe uğratılacağını içeren ifadeler kullanıldığı belirtilen iddianamede, "Fiilin mağdur üzerinde korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olduğu, bu haliyle şüphelinin tehdit suçunu işlediği anlaşılmıştır." değerlendirmesi yer alıyor.

İddianamede, İmamoğlu'nun 27 Ocak'ta düzenlediği basın toplantısında ise mahkemelerde bilirkişi olarak görevli kişilerden birini, görevli tek bilirkişi gibi göstererek gerçeğe aykırı şekilde soruşturma şüphelileri lehine sonuçlanacak şekilde karar verilmesi amacıyla alenen hedef göstererek ve bu amaçla ismini de açıklayarak "yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs etmek" suçunu işlediği tespitine ilişkin soruşturmaya değiniliyor.

8 AYDAN 7 YIL 4 AYA KADAR HAPİSLE CEZALANDIRILMASI İSTENİYOR

İki olay bir arada değerlendirildiğinde İmamoğlu'nun görevinin getirdiği konumu ve nüfuzunu basın önünde aleni olacak şekilde kullanarak yargı organları ve mensupları üzerinde baskı oluşturmayı ve mensubu olduğu parti lehine etkilemeyi amaçladığının değerlendirildiğine işaret edilen iddianamede, İmamoğlu'nun "kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret", "tehdit" ve "terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek" suçlarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.

İmamoğlu hakkında ayrıca, Türk Ceza Kanunu 53. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten yoksun bırakılır." maddesinin uygulanması talep ediliyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *