Lyme hastalığının Borrelia spp türündeki bazı bakterileri taşıyan kene, sivrisinek, atsineği, bit gibi kan emen canlılardan insanlara kan yoluyla geçen bir zoonotik hastalık olduğunu söyleyen Medicana International İstanbul Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Vedat Turhan, “Lyme, eşler arasında geçiş gösterebildiği gibi bu hastalığa yakalanmış annelerden çocuklarına da bulaşabilir.
Kene ısırığından 3 ila 30 gün içinde ortalama 7 gün sonra ısırık yerinde tipik bir lezyon gelişmesiyle başlar. Bu lezyon oldukça geniş boyutlara ulaşabilen ortası soluk bir deri döküntüsüdür ve tanı koydurucudur. Bu lezyonun eskiden hastaların yüzde 80’inde göründüğü düşünülse de gerçekte tüm Lyme vakalarının ancak yüzde 20-30’unda ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Bu cilt lezyonu kendiliğinden iyileşebilir. Kene ve Borrelia türü bakterileri taşıyabilen diğer vektör canlıların ısırmasından 4-6 hafta kadar sonra Lyme hastalığının ilk sistemik bulguları ortaya çıkabilir” diye konuştu.
GRİBAL ENFEKSİYON GİBİ BAŞLIYOR
İlk sistemik bulguların grip benzeri bir tablo ile geldiğini belirten Prof. Dr. Turhan, “Hastalığa yakalananlarda boğaz ağrısı, baş ağrısı, ciddi yorgunluk, lenf bezi şişliği, titreme ve ateş görülebilir. Gribal enfeksiyon kendiliğinden geçer. Fakat daha sonra gezici tipte daha sonra eklem ve kas ağrıları başlayabilir. Eklem ağrıları dişlerde ve çene ekleminde de oluşabilir. Lyme hastalığı nörolojik tutulum göstererek kas seğirmesi deride duyu bozuklukları, karıncalanma, hissizlik, deride yanma ve zonklayıcı ağrılara da yol açabilir.
Lyme hastalığı yüz felcinin en önemli sebeplerinden birisidir. Beyin tutulumu yapabilir. Böylelikle kısa süreli hafıza bozukluğu, dikkat, konsantrasyon, hafıza bozukluğu görülebilir. Lyme hastalığı aynı zamanda önemli psikiyatrik semptomlara yol açabilir. Panik atak, anksiyete, depresyon Lyme hastalığının belirtilerindendir. Bunun yanında hastalarda ankiliozan spondilit, seronegatif artritler, RA gibi romatizmal hastalık belirtileri de görülür. Ayrıca Lyme, MS, ALS, alzheimer, parkinson gibi birçok nörolojik hastalıkları da taklit edebilir” dedi.
Lyme Hastalığı GÖZLERİ DE ETKİLİYOR
Prof. Dr. Turhan, “Lyme hastalarında görme bulanıklığı, üveit, göz içi basınç artışı, kulaklarda uğultu, kulak çınlaması, işitme kaybı nefes almanın yüzeyleşmesi çarpıntı, taşikardi, göğüs ağrısı, karın ağrıları, ishal veya kabızlık, testislerde veya kasıklarda, pelvik bölgede ağrı idrar kaçırma, idrara ani sıkışma, baş dönmesi, titreme ve karaciğer iltihabına da rastlanabilmektedir. Bu hastalık en sık kronik fibromiyalji ile karıştırılır. Kronik yorgunluk, eklem ağrıları, kas, bağ dokusu, tendon ağrıları oluşur. Hastalar genelde pek çok bulguyu yaşadığı için pek çok branşa başvurabilmektedir. Bu anlamda Lyme hastalığına ‘taklitçi hastalık’ da denilebilmektedir” ifadelerini kullandı.
TANI SONRASINDA TEDAVİSİ MEVCUT
Lyme hastalığının kronikleşebileceğini söyleyen Prof. Dr. Turhan, “Tanı enfeksiyon uzmanları tarafından fiziki muayene sonrasında vücutta Borrelia burgdorferi bakterisi varlığını inceleyen ELISA veya IFA antikor testleriyle konulmaktadır. Antikor testlerinin pozitif çıkması halinde, Western blot testi ile doğrulama yapılır. Bazı vakalarda klasik antikor testlerinin sıklıkla yalancı negatif sonuç verebilir. Bu nedenle alternatif testler de uygulanabilir. Bu noktada karanlık saha mikroskopisini rutin tanıya dahil edilerek tanısal kaosa son verilebilir. Lyme, temelde bir enfeksiyon hastalığıdır ve bu sebeple temel tedavi antibiyotik tedavisidir. Günümüzde İVİG, plazmaferez, HBO, spesifik bir takım gıda takviyeleri ve tüm vücut hipertermisi gibi uygulamalar da vakalara göre tedaviye eklenebilmektedir” diye konuştu.
GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIK DA ÖNEM TAŞIYOR
Prof. Dr. Turhan, “Lyme'dan korunmanın en iyi yolu doğada, açık havada gezintiye çıkarken pantolon, uzun kollu giysiler ve bot giymek uygun olacaktır. Sadece kene değil farklı bir böcek ya da sinek ısırmasında mutlaka bir Enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır. Lyme'da erken müdahale önem taşımaktadır. Bunun yanında güçlü ve dengeli bir bağışıklık sistemine sahip olmak her zaman koruyucudur” dedi.
“ÜLKEMİZ DE RİSK ALTINDA”
Son olarak Prof. Dr. Turhan, “Unutulmamalıdır ki 2019 yılından bu yana tüm dünyayı etkileyen aşikâr bir pandemi olan Kovid-19’un yanında giden bir başka pandemi daha var ki ‘Lyme Enfeksiyonu’dur. Lyme dernekleri bu hastalığı ‘sessiz pandemi’ olarak tanımlamakta özellikle kuzey yarı kürede yer alan ülkeler için çok önemli bir halk sağlığı problemi olarak ilan etmektedirler. Uzamış Lyme vakalarının pek çoğu kronik Lyme enfeksiyonunun alevlenmesi olarak değerlendirilmektedir.
Yıllarca sadece keneden geçtiği bilinse de sivrisinek, atsineği, bit gibi böceklerden, bu bakteriyi kapan kişilerden kan, vücut sıvısı ya da cinsel yolla, anneden çocuklara da geçebilmektedir. Bu dünya tarafından yüzyılın salgını olarak da bilinmektedir. Ülkemiz de bu coğrafyanın içerisinde yer almakta sessiz pandemiden en çok etkilenen ülkeler arasındadır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: DHA