Sivas'ın İmranlı ilçesinde yaşayan Bağ-Kur emeklisi, evli ve 4 çocuk babası Abdurrahman Uzun, 8 yaşındayken 10 Kasım 1938'de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hayatını kaybetti. Aradan 7 yıl geçtikten sonra komşuları ile Ankara'ya giden Uzun, orada Anıtkabir inşaatında iş buldu. 45 gün boyunca el arabasıyla inşaata toprak çeken Uzun, toplamda 105 lira para kazandı. Uzun, hastalanınca köyüne döndü. Anıtkabir inşaatından aldığı parayla evine iki yatak alan Uzun, o günleri unutamadığını anlattı.
Atatürk'ün hayatını kaybettiğini köyde arkadaşlarıyla oynadığı sırada öğrendiğini belirten Abdurrahman Uzun, "Komşular duvarların dibine oturmuşlardı. O dönemde televizyon yok, radyo var ama o da her evde yok. Dışarıdan gelen yabancı bir adam yaşlılara selam verdi. 'Komşular başınız sağ olsun Atatürk vefat etti' dedi. Büyükler ayağa kalkıp ağlamaya başladılar. Ceplerindeki mendillerle gözlerini sildiler. Ben o dönemler 8 yaşındayım ve ne olduğunu bilmiyorum. 'Bu kim ki böyle herkes ağlıyor' diye düşünmüştüm. Oyunu bırakarak eve gittim ve anneme 'Atatürk ölmüş' dedim. Annem 'Sus bir daha böyle bir şey söyleme, baban duymasın' dedi. Sonrasında amcamın evine gittim ve yengem de tezgahta yünden pantolon dokuyordu. 'Yenge Atatürk ölmüş' dedim ve o da sus deyip elindekiyle kafama vurdu. 'Sus kimse duymasın, amcan duyarsa seni perişan eder' dedi. Evden çıktım tekrar köylülerin yanına indim. Kadınlar haber veren yabancı adamın yanına birikmişlerdi. Kadınlar ağlaşıyor, yazmalarıyla gözyaşlarını siliyordu" dedi.
'45 GÜN BOYUNCA TOPRAK ÇEKTİM'
Atatürk hayatını kaybettikten 7 yıl sonra Ankara'ya gittiğini belirten Uzun, "15 yaşındayken komşularla Ankara'ya gittik. Anıtkabir'de çalıştırılmak üzere eleman arıyorlardı. Müteahhit çadır kurmuştu, orada işe girdim. Girdik ama kazma kürekle çalışıyoruz. Tepelerden çıkan toprakları el arabasıyla taşıyoruz. 45 gün çalıştım. Toprak çektiğimiz sırada tünelde bir göçükte işçi mahsur kaldı. Buradan tünel çıkacak, dikkat edin tünele düşmeyin dediler. Daha tünelin ne olduğunu bilmiyoruz. O dönemde makine yok, at arabaları toprak çekiyor. O arada tünel delinmiş. İkisinin de uçları süvari alayına doğru güneye kapalı. Tünele bakmaya gittik ama yasakmış, bizi yaklaştırmadılar. Toprak tünel o kadar büyük ki ikisi de yan yanaydı. O tünellerin ne olduğunu bilmiyoruz. Tünele düşen adamlardan birisini çıkarttılar. O tünellerde ben de toprak çektim. Ekmekleri fırınlar vermiyordu. Küçük olduğum için beni askeriyeye gönderiyorlardı, oradan ekmek alıyordum. Askeriyenin içinden artık fasulye, patates ve bulgurları doldurup getiriyordum. O dönemlerde ısıtma sorunu vardı. 45 gün çalıştım ve 105 lira para verdiler. Hasta olduğum için işten çıktım. Köyde beş kişi bir yatakta uyuyorduk. Köye gelince o parayla iki kat yatak aldım" dedi.
'TÜNELLER HİÇ KAYITLARA GİRMEMİŞ'
Anıtkabir'deki tünellerin tarih kitaplarına yazılmadığını söyleyen Uzun, "Köye geldikten iki yıl sonra tekrar Ankara'ya giderek iş buldum. Anıtkabir'i ziyaret ettim. Tepeler hep dolmuş, Atatürk'ün kabristanı yapılmıştı. Tarihçiler 'senin sözlerin doğru ama tünel yok' dediler. 'Seni oraya götürelim' dediler. Ben de yanımda birisi olmadan gidemeyeceğimi söyledim. Biz de o tünelleri gözümüzle gördük. Ama tüneller hiç kayıtlara girmemiş, kayıp" diye konuştu.DHA