Proje okulları yöneticilerinin görevlendirmesinin Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği hükümlerine bağlamasının yıllardır Türk Eğitim-Sen'in talebi olduğunu bildiren Genel Başkan Geylan, "Sıklıkla liyakat ve ehliyet vurgusu yapan ve bu anlamda da yönetici atama yönetmeliğinde birtakım düzenlemeleri hayata geçirmiş olan Sayın Ziya Selçuk'tan beklentimiz, proje okullarının yönetici atamalarını da diğer okullarımızda olduğu gibi sınav esaslı gerçekleştirmesidir." dedi.
Proje okullarının keyfiyete dayalı mevcut yönetici atama sürecini önemli oranda tamir edecek bir hüviyette sahip olan bir taslak hazırlandığını bildiklerini söyleyen Geylan, ancak beklenen mevzuat düzenlemesinin henüz hayata geçirilmediğini kaydetti. Genel Başkan, "Keşke olgunlaşmış olduğu anlaşılan düzenleme yürürlüğe konulmuş ve ondan sonra proje okullarına yönetici atama süreci başlatılmış olsaydı" dedi.
Mevcut mevzuata göre proje okullarının yöneticilerinin İl MEM'lerin teklifiyle Bakanlık tarafından görevlendirildiğine dikkat çeken Geylan, İl Milli Eğitim Müdürlerine çağrıda bulundu. Genel Başkan, "Görev yaptığınız ilde eğitim yönetiminin en tepesinde oturan mesuller olarak, KUL HAKKI YENMESİNE müsaade etmeyin." dedi.
Genel Başkan Geylan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Malum, kamuoyunda proje okulları diye bilinen kurumlarımıza yönetici ve öğretmen atama süreci başladı.
Bakanlığın, proje okulları yöneticilerinin atamasını da Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği hükümlerine bağlamasını yıllardır talep ediyoruz.
Sıklıkla liyakat ve ehliyet vurgusu yapan ve bu anlamda da yönetici atama yönetmeliğinde birtakım düzenlemeleri hayata geçirmiş olan Sayın Ziya Selçuk'tan beklentimiz, proje okullarının yönetici atamalarını da diğer okullarımızda olduğu gibi sınav esaslı gerçekleştirmesidir. Nitekim geçen yıl 21 Nisan'da ve bu sene 15 Mart'ta on binlerce meslektaşımız yazılı sınava girmiş ve başarılı olmuştur. Bu konuda geç kalınmış da değildir. Yeter ki, istensin..
Aslında, buna dair yönetmelik taslağı hazırlandığını da biliyoruz. Taslak, proje okullarının keyfiyete dayalı mevcut yönetici atama sürecini önemli oranda tamir edecek bir hüviyette idi. Emeği geçenlere, hakkaniyete olan saygılarından ötürü teşekkür ediyorum.
Ancak maalesef, beklenen mevzuat düzenlemesi henüz hayata geçirilmedi.
Keşke olgunlaşmış olduğu anlaşılan düzenleme yürürlüğe konulmuş ve ondan sonra proje okullarına yönetici atama süreci başlatılmış olsaydı. Böylece; hem EKYS'na girerek başarı göstermiş on binlerce yönetici adayı bu okulları tercih etme imkanından yoksun bırakılmamış olacak, hem de yıllardır MEB taşra teşkilatını tahakküm altına almış olan "dışarıdan yapıların" kirli tasarrufuna zemin oluşturan keyfiyete son verilmiş olacaktı.
Bakanlığın, -hangi unsurları dikkate alarak- liyakati esas alacak ve keyfiyeti sona erdirecek bu düzenlemeyi neden uygulamaya geçirmediğini de anlayabilmiş değiliz.
Doğrusu bu olacaktı.
Çünkü mevcut uygulama, çok büyük haksızlıklara zemin sunmaktadır.
Örneğin, sendika olarak bu öğretim yılı başında bir tespit yapmış ve ülke genelinde 940 proje okulunun 829'unun müdürünün 'bir' sendikanın üyesi olduğunu ortaya koymuştuk.
Bu ne büyük bir tesadüf, değil mi?
Bu ne büyük bir ayıp, değil mi?
Bu tablo gösteriyor ki, geride bıraktığımız dönemde proje okullarına yönetici atama sürecinin iradesi, MEB teşkilatına değil, "dışarıdan yapılara" aitmiş!
Bu da gösteriyor ki, koronavirüs'ten çok önce bir başka virüs kamusal hayatımızı istila etmiş!
Bu virüsün temel özelliği, kul hakkı yiyerek besleniyor ve adaleti ve ehliyeti acımasızca katlediyor olması.
Ve bununla mücadelenin de tek bir yolu var: Liyakatin esas alındığı bir atama sisteminin ihdas edilmesi.
İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLERİMİZE ÇAĞRIDA BULUNUYORUM:
Malum, mevcut mevzuata göre proje okullarının yöneticileri il MEM'lerin teklifiyle Bakanlık tarafından atanıyor.
Görev yaptığınız ilde eğitim yönetiminin en tepesinde oturan mesuller olarak, şu mübarek Ramazan günlerinde KUL HAKKI YENMESİNE müsaade etmeyin.
Hiçbir sendikanın ya da sözde STK'nın, MEB taşra teşkilatını yönetme edepsizliğine müsamaha göstermeyin.
Her zaman söylüyoruz, işgal ettiğiniz makamlar size devletin emanetidir. Emanetin haysiyetine sahip çıkın.
Cesur olun; kim ki, size herhangi bir tasarruf için baskı kurmaya çalışıyor ifşa edin. Korkmayın! Eğitim çalışanları dağ gibi arkanızda olacaktır.
2023 Eğitim Vizyon Belgesi ile ortaya konulan hedeflere ulaşılabilmesinin ön koşulu, kurumlarımızın ehil yöneticilerce idare edilmesidir. Hele ki, ülkemizin geleceği olan ve akademik başarısı üst düzey öğrencilerimizin okuduğu okulların, liyakatten yoksun yöneticilere emanet edilmesi ülkemize ve çocuklarımıza yapılacak en büyük ihanettir. Bu güzide okullarımızın ehil kadrolarla yönetilebilmesi için, teklif edeceğiniz adaylarda dikkat edeceğiniz tek kriter yetkinlik, donanım ve başarı olmalıdır.
Ülkemiz son yıllarda birden fazla olağanüstü gelişmeyle muhatap olmuş, son olarak da küresel ölçekte bir salgınla uğraşmaktadır. Tüm bu mücadeleler, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Temmuz ihanetinden itibaren defalarca dile getirdiği gibi, tam bir seferberlik ruhuyla birlik ve beraberlik anlayışıyla yürütülmektedir. Bu ruhu rencide edecek, hala insanlarımızı ötekileştirecek ve ayrıştıracak her inisiyatif, devletimizin ortaya koyduğu iradeyi ve bu güzel ülkenin geleceğini sabote etmek demektir.
Hem tarih hem de milletin vicdanı bunun hesabını soracaktır!
Bu vebalin altından kimse kalkamayacaktır!
Eğitim çalışanları, sadece devlete sadakat gösteren kamu yöneticilerini takdirle takip ediyor. Allah onlardan razı olsun.
Türk Eğitim-Sen olarak, bu süreci yakınen izleyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.."