Türkgün Gündem Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan'dan 'kamu çalışanlarını enflasyona ezdirmeyin' mesajı

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan'dan 'kamu çalışanlarını enflasyona ezdirmeyin' mesajı

Türk Eğitim Sen Kadın Komisyonları, "Türkiye Yüzyılı Eğitimle İnşa Edilecek" temasıyla Antalya'da düzenlenen eğitim ve istişare toplantısında bir araya geldi. Toplantı, 05-08 Aralık 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilirken, katılımcılar eğitim alanında geleceği şekillendirmek için önemli konuları ele aldılar.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

Toplantıda, Türk Eğitim Sen genel Başkanı Talip Geylan ve eşi Havva Geylan,  Genel Bakan Yardımcıları, Merkez Kadın Komisyonu Genel Koordinatörü Serap Gül ile Merkez Kadın Komisyonu üyeleri ile şube kadın komisyonları da katıldı.

Kamu çalışanları, tarihinde ilk kez Hükümetin ortaya koyduğu enflasyon farkından daha düşük bir maaş artışı ile karşı karşıya kalacak!

Kamu çalışanlarının maaşlarının enflasyonun altında ezildiğini belirten Genel Başkan Geylan, “2023’te gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda memur ve emekli maaşlarına 2025 yılı için %6+5’lik bir artış öngörüldü. Bu da kümülatif olarak %11,3 zam yapılması demektir. 2025 yılı vergi ve harçlarda yeniden değerleme oranları yüzde 43.93 oldu. Hükümetin orta vadeli programda 2025 yılı itibariyle hedeflediği enflasyon oranı yüzde 17.2’dir. Tarihimizde ilk kez Hükümetin ortaya koyduğu enflasyon farkından daha düşük bir maaş artışı ile karşı karşıya kalınacaktır. Bunun sorumlusu kamu çalışanlarını temsil etmek amacı ile oturan yetkili sendikadır. Son yıllarda sürekli memur maaşları enflasyonun altında kaldığı için enflasyon farkı ile aradaki makas kapatılamamaktadır. Enflasyon farkı bir zam değildir. Enflasyon farkı memurlara ve emeklilere sıfır zam verildiğinin tescilidir. Gerçek zam; büyüyen ekonomiden, artan milli gelirden kamu çalışanlarının ve emeklilerin pay alması ile mümkün olur. Bu noktada enflasyon üzerine refah payı verilmesi uygulamasının hayata geçirilmesi gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

3600 ek gösterge konusunun çözüme kavuşturulması gerektiğini kaydeden Geylan, “Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümet yetkilileri de genel seçimler öncesinde bu durumun düzeltileceğine ve birinci dereceye gelmiş tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğine dair taahhütte bulunmuştu. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz toplu sözleşme metnine ‘Birinci dereceye gelmiş kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600 olması için yetkili sendika ile hükümet arasında çalışma yapılmasına’ ilişkin bir ifade yer aldı. Halbuki o ifade ‘Birinci dereceye gelmiş kamu çalışanlarının ek göstergeleri 3600 olacaktır’ şeklinde olsaydı bir kanun çıkarılmasına gerek kalmayacaktı.  Çünkü toplu sözleşme metinleri kanun hükmündedir. Yürürlüğe girmesi için yeni bir kanun düzenlemesine gerek kalmaz. Peki herkesin bildiği bu basit gerçeği yetkili sendikanın başkanı bilmiyor mu? Ama onun niyeti çalışanlar adına söz söylemek değil, işverene zaman kazandırmaktır. Bu noktada kamu çalışanlarının daha fazla zaman kaybetmemesi için Türkiye Kamu Sen ve bağlı 11 hizmet kolunun yetkili olması gerekir.” dedi.

TÜRKİYE’DE VERGİ ŞAMPİYONU MEMUR VE EMEKLİ!

Vergi politikalarının adil bir şekilde yeniden şekillendirilmesi, gelir dilimlerinin ekonomik gerçeklere uygun şekilde yükseltilmesi ve gelir vergisi oranının ücretliler açısından %15 seviyesinde sabitlenmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Vergide esas olan; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Ancak bizim ülkemizde adeta vergi şampiyonu memurlarımızdır. Çünkü memurların maaşı cebine girmeden bordrodan kesilir ve memurlar vergilerini öder. Bu noktada, Türkiye Kamu-Sen olarak vergide adaletin sağlanması, herkesten geliri nispetinde vergi alınması ve çalışanlarımızın alım güçlerinin yükseltilmesi için gerekli adımların atılmasını beklemekteyiz.” dedi.

Öte yandan, Bütün ilave ödemelerin emeklilik kesintisine dahil edilmesi gerektiğini belirten Geylan, “Böylece hem emeklilik ikramiyesinde hem de emekli maaşında tatmin edici artış gerçekleşecektir” dedi.

Bayram ikramiyesi verilerek, 25 milyon memur ve memur ailesinin beklentileri sevince dönüşsün!

Türkiye Kamu Sen olarak kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi ödenmesi hususunun yıllardır dile getirdikleri bir talep olduğunu söyleyen Geylan,  “Talebimizi bir kere daha yineliyoruz: Memurlar da devletin görevlisi olarak bu ödemeyi herkes kadar hak etmektedir. Memurlarımıza bayram ikramiyesi ödenmesi, son derece insani ve eşitlik ilkesinin gerektirdiği haklı bir taleptir. Kamuda bayram ikramiyesi alamayan tek kesim olan memurlarımız, artık daha fazla ihmal edilmemeli, yok sayılmamalıdır. Hükümet 25 milyon memur ve memur ailesinin beklentilerini sevince dönüştürmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Toplantının ikinci gününde Eğitimci Ali Mutlu “Kamusal Yaşamda Protokol ve Davranış Kuralları” konulu bir seminer verdi. Ayrıca Merkez Kadın Komisyonumuzun yönetiminde istişare toplantısı gerçekleştirildi.  İstişare Toplantısı Genel Başkan’ın kapanış konuşmasının ardından sona erdi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Başyazı Amedspor ve Türk bayrağı

Amedspor ve Türk bayrağı

Kaynak: Yıldıray Çiçek

• 1972–1985: Melikahmet Turanspor
• 1985–1990: Melikahmetspor
• 1990–1993: Diyarbakır Belediyespor
• 1993–1999: Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor
• 1999–2010: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi DİSKİspor
• 2010–2015: Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor
• 2015–günümüz: Amed Sportif Faaliyetler

Görüldüğü gibi, kulübün zaman içerisindeki isim değişimleri bir dönüşüm sürecine işaret etmektedir. Turanspor’dan Amedspor’a uzanan bu yolculuk, yalnızca bir isim değişikliği değil; aynı zamanda kimlik ve duruş bakımından da farklı bir çizgiyi yansıtmaktadır. Ancak gelinen noktada, maalesef provokasyon ve tahriklere dönüşen bir çark hâlini almıştır.

Amedspor, Diyarbakır’daki bir spor kulübü olarak yalnızca sportif faaliyetleriyle anılmak yerine, bu ismi aldığı günden itibaren kamuoyunda sürekli olarak bölücü tartışmaların odağı hâline gelmiştir. Maçlarında İstiklal Marşı’nın ıslıklanması, bölücü sembollerin dalgalandırılması ve terörizmle ilişkilendirilen simgelerle poz veren futbolcular gibi olaylar, kulübün bölücülükle anılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, hem kendi sahasında hem de deplasmanlarda oynadığı maçlarda sürekli gerginlikler yaşanmaktadır.

Nitekim Amedspor, MKE Ankaragücü maçı öncesinde de bir tahrik unsuruna başvurmuştur. Kulübün resmî sosyal medya hesabından paylaşılan “Maça Doğru” temalı görselde, Ankara Kalesi üzerinde dalgalanan Türk bayrağı, görselde Amedsporlu futbolcunun tam o noktaya yerleştirilmesiyle örtülmüş ve görünmez hâle getirilmiştir. Bu durum, kamuoyunda büyük tepkiye yol açmıştır. Özellikle millî konularda oldukça hassas olan Ankaragücü taraftarlarının karşılayacağı bir maç öncesinde böyle bir paylaşım yapılması, provokasyondan başka bir anlam taşımamaktadır.

Sosyal medyada oluşan yoğun tepkiler üzerine Amedspor, “Bayrağın futbolcumuzun arkasında kalmasının tamamen tasarımsal yerleşimden kaynaklandığı açıkça görülecektir” açıklamasını yapmak zorunda kalmıştır. Ancak “bayrağımız” demeye dahi çekinen Amedspor’un ne formasında ne de sosyal medya hesaplarında Türk bayrağına yer verilmektedir. Ayrıca, millî bayramlara ilişkin tek bir paylaşımda dahi bulunmamaktadır. Bu durum, Ankara Kalesi’ndeki Türk bayrağı görselinin kaldırılmasına dair yapılan savunmayı da geçersiz kılmaktadır. Zira bugüne kadar Türk bayrağına yönelik herhangi bir hassasiyet göstermemişlerdir.

“Terörsüz Türkiye” yolunda ciddi adımlar atılırken ve iç cepheyi Türk bayrağı altında güçlendirmeyi hedefleyen çağrılar yapılırken, bu tür tahrikler ve provokasyonlar yalnızca Türkiye düşmanlarının işine yaramaktadır.

Logosunda kalp içinde Türk bayrağı bulunan Türkiye Futbol Federasyonu’na bağlı olarak sportif faaliyetlerini sürdüren Amedspor’un yalnızca geçmiş sicili değil; adının kullanılış biçimi dahi bölücülüğe hizmet edecek şekilde araçsallaştırılmaktadır.

DEM Partisi’nin Türkiye partisi olma yolunda bir siyasi güzergâha girdiği bir dönemde, Amedspor’un bağlılık gösterdiği terör örgütü PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan dahi, “Ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır” açıklamasında bulunmuş; kendi kurduğu örgüte “Devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” çağrısını yapmıştır.

Bu durumda Amedspor, toplumda gerginlik yaratacak provokasyonları kim adına ve ne amaçla yapmaktadır?

Madem Amedspor, Ankara Kalesi görselindeki Türk bayrağının kaldırılmasının bilinçli bir tercih olmadığını savunuyor, o hâlde bu iddiasını somut bir adımla güçlendirmelidir. Ankaragücü maçına elinde Türk bayrağıyla ya da formasında Türk bayrağı logosuyla çıkarak hem oluşan gerginliği sona erdirebilir hem de geçmişteki siciline sünger çekebilir.

Peki, Amedspor bunu yapabilir mi? Yoksa spor maskeli provokasyonlarına ve tahriklerine devam mı edecek?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *