HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türk ordusunu terörle mücadelede kimyasal silah kullandığı iftirasını atarak, "Sosyal medyada PKK'lılara karşı kimyasal silah kullanıldığına dair görüntüler olduğunu avukatlarım aktardılar. Durumun tespiti için bağımsız, uluslararası bir heyetin bölgeye giderek inceleme yapması gerekir. Bunun koşulları sağlanmalıdır" ifadelerini kullandı.
BAŞSAVCILIK HAREKETE GEÇTİ
Sabah'ın haberine göre; Söz konusu paylaşım üzerine harekete geçen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Selahattin Demirtaş hakkında soruşturma başlattı. 'Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Devletin yargı organlarını alenen aşağılama' suçundan 2 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.
Demirtaş iddianamede yer alan ifadesinde, cezaevinde olduğu için dışarıda olup bitenleri birebir gözlemleme şansının olmadığını söyleyerek, avukatlarının basında ve kamuoyunda kimyasal silah iddialarına dair yoğun tartışmalar olduğu şeklindeki şifai bilgilendirmeleri üzerine kendisinin görüşlerini kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı duyduğunu ifade etti.
İFADESİNDE 'ELEŞTİRİ' DİYEREK KIVIRDI
Demirtaş, "Şiddete kimseyi teşvik etmedim. Türkiye Cumhuriyeti devletinin veya bağlı bir kurumun kesin olarak kimyasal silah kullandığını iddia ve ima etmedim. Sadece bağımsız heyetlerce araştırılmasının doğru olacağının altını çizdim. Dolayısıyla ne yasadışı terör propagandası ne de Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve hükümetini alenen aşağılama suçlarını işleme niyeti ile kastıyla hareket etmedim.
Burada bir siyasetçi olarak eleştiri ve ifade özgürlüğü hakkının daha geniş ve kapsamlı yorumlanması gerektiği kanaatindeyim. Kaldı ki devletler ve ona bağlı kurumlar kutsal değildir. Eleştirilebilir veya kimyasal silahlar kullanıldığı yönünde isnatlarda bulunulabilir. Bunların hepsi ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir" dedi.
İDDİANAME: ELEŞTİRİ HAKKI SUÇ İÇERİKLİ AÇIKLAMA HAKKINI VERMEZ
İddianamede, siyasilerin ifade özgürlüğünü kullanırken eleştirme ve tepki gösterme haklarının olmasının normatif düzenlemesinin bir gereği olduğu belirtilerek, özellikle siyasilerin ifade özgürlüğünü kullanmasının demokratik toplumdaki en önemli işlevi olduğu aktarıldı. Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarından birisinin eleştirme, yapılan uygulamalara tepki gösterme olduğu ifade edilen iddianamede, siyasilerin birbirlerinin görüş ve uygulamalarına yönelik olarak muhalefet etme, eleştiride bulunma ve tepki gösterme olanakları, çoğulculuğun ve demokratik siyasi hayatın doğası ve niteliği gereği, ancak ifade özgürlüğü hakkı mutlak bir hak olmayıp bu hak kişilere, suç içerikli açıklama yapma, Devleti ve Devletin kurumlarını aşağılayıcı nitelikte beyanda bulunma hakkını vermediği kaydedildi. (Sabah)