Türkgün Gündem Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan: Çanakkale, tarihin akışını değiştiren abidevi bir zaferdir

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan: Çanakkale, tarihin akışını değiştiren abidevi bir zaferdir

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, Çanakkale Zaferi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Talip Geylan, "Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü coşkuyla, övünçle kutlarken, devletimizin bağımsızlığının ebediyete kadar sürmesi için üstün bir sorumluluk bilincine haiziz." ifadelerini kullandı.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, Çanakkale Zaferi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Talip Geylan, "Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü coşkuyla, övünçle kutlarken, devletimizin bağımsızlığının ebediyete kadar sürmesi için üstün bir sorumluluk bilincine haiziz." ifadelerini kullandı.

MUHABİR: Burhan Tural

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili yaptığı basın açıklaması yaptı. Geylan, açıklamasında" Sahip olduklarımızı korumasını bilen bir kültürün temsilcisiyiz. Bu nedenledir ki, mazimizi unutmayarak atiye giden yolda tökezlemiyor, Atamızın 'Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır' sözünün gereğini yerine getirerek, paha biçilemez değerlerimizin nöbet erliğini yapıyoruz." şeklinde konuştu. 

İşte Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan'ın Çanakkale Zaferi ile ilgili o açıklaması:

"Türk milleti makûs talihini Çanakkale Zaferiyle yendi. Türkler Çanakkale’de eşsiz mücadelesi, maziden aldığı ilham, inanç ve iradeyle büyük bir kahramanlık destanının başkahramanı oldu. İstikbal ve istiklal uğruna verilen yılmaz mücadelenin muhteşem yıl dönümünü idrak ederken, hem gururluyuz, hem de bu kutlu mirasın sahibi olduğumuz için ecdadımıza minnettarız.
 
Arıburnu, Conkbayırı, Seddülbahir, Kabatepe, İntepe, Anafartalar, Kilitbahir... Bundan 110 yıl önce Gelibolu yarımadasında canhıraş ve korkusuz bir mücadele sergilendi. Ecdadımız Türk topraklarını ele geçirmeye namzet olan yayılmacılara “Ya Allah Bismillah” nidaları ile karşılık verdi. Bağımsızlığı karakteri olarak benimseyen, milli şeref ve haysiyeti için yaşayan, yüksek maksatlar uğrunda ölmesini bilen Türk milleti, asla durmadı, geri adım atmadı, dönmeyi düşünmedi ve kanının son damlasına kadar vatanı, ay yıldızlı al bayrağı için mücadele etti.
 
Çanakkale, Kurtuluş Savaşı’nın provasıydı aslında. “Vatanı koruma” ülküsüyle yola çıkan ecdadımız; şartlar elverişsiz dahi olsa, savaş gücünü, istiklal azmini, bir ve beraber yaşama isteğini ortaya koydu, tereddütsüz, amasız, koşulsuz, emsalsiz bir mukavemet sergileyerek, Çanakkale’yi “geçilmez” yaptı.

Çanakkale Zaferi;

Umudun, cesaretin, şahlanışın kıyama duruşudur. Mukaddes bir amaca hizmet eden, tarihin akışını değiştiren olağanüstü bir destandır.

Türk milli mücadelesinin önsözüdür, abidevi bir zaferdir.

Milli mücadelemizin seçkin lideri Mustafa Kemal’i bizlere armağan eden, milletimizin hürriyet ve istiklal azmini perçinleyen itici güçtür.

Parlak ve efdal mazimizin en nadide miraslarındandır. Aynı ideal etrafında birleşen Bedr’in aslanlarının itikadıyla düşmanı yendiği ve kurtuluşun ilk kıvılcımının yakıldığı diriliş sembolüdür.
 
Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü coşkuyla, övünçle kutlarken, devletimizin bağımsızlığının ebediyete kadar sürmesi için üstün bir sorumluluk bilincine haiziz. Sahip olduklarımızı korumasını bilen bir kültürün temsilcisiyiz. Bu nedenledir ki, mazimizi unutmayarak atiye giden yolda tökezlemiyor, Atamızın “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır” sözünün gereğini yerine getirerek, paha biçilemez değerlerimizin nöbet erliğini yapıyoruz.
 
Yanı başımızda; emperyalist devletler, güç ve zenginlik üzerinden geliştirdiği politikalar sonucunda işgal ve ilhak anlayışıyla hareket ederek, kirli elleriyle masumların hakkına, hukukuna, canına kast ediyor, mazlum coğrafyalarda iç savaşlar patlak veriyor, kan gövdeyi götürüyor, göç ve mülteci sorunu büyüyor.
 
Hepimiz toprağın “ana” olduğunu, vatanımız ve bayrağımızın milli değerlerimizin başında geldiğini, devletsizlik belasının en büyük tehdit olduğunu biliyoruz. İşte bu nedenledir ki; coğrafyamız adeta ateşten gömlek giyerken, dimdik ve vakur bir şekilde ayakta olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bundan sonra da gözü açık olmalı ve ihtiyatlı davranmalıdır. Teröristleri besleyenlere, onları maşa olarak kullanarak devletimizi bölmeye, yok etmeye çabalayan küresel vampirlere nefes alacak alan açılmamalı, şanlı yurdumuz üzerinde tek bir dış destekli proje hayata geçirilmemelidir.
 
Sadece ülkemiz değil, mezalim yaşanan her yerde devlet olarak sesimizi yükseltiyoruz. Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Arakan’da ve dünyanın daha birçok yerinde dökülen masum kanları geçiştirilemez! Bu insanlık dramı karşısında üç maymunu oynamak, acıyla yoğrulmuş ve hak ettiği hürriyeti büyük mücadeleler sonucunda kazanmış Türklere asla yakışmaz!
 
Bizler Türk eğitimcileri olarak, tarihimizin her evresini, bağımsızlık yolunda atılan adımları, yapılan fedakârlıkları, müstemleke devletlerin hazin sonlarını genç nesillere nefesimiz yettiğince anlatıyor, onların bilinç düzeyi yüksek şekilde yetişmesini sağlıyoruz. Zira milliyetperver gençler 21. Yüzyılı Türk asrı yapacaktır. Bu noktada nadide geçmişimizden aldığımız ilhamla geleceğe yön vermemiz çok mühimdir.
 
Unutulmamalıdır ki; geçmiş geleceğin aynasıdır. Topraklarımız üzerinde mezar taşı dahi olmayan ecdadımızın bıraktığı kıymetlere sahip çıkmazsak, Büyük Atatürk’e, kurduğu Cumhuriyete derin bir bağlılık göstermez, O’nun ilke ve inkılaplarını özümsemez, bizi biz yapan, ebedi varlığımızı besleyen, hür ve müstakil yaşama arzumuzu anlamlı kılan yadigarlarımıza karşı sorumluluk hissetmezsek; bizler de özgürlüğünü kaybetmiş, emperyal güçlerin hâkimiyetine girmiş, baskı, tehdit, şantaj ve dayatmayla yönetilen milletlerin yaşadığı hazin sona yaklaşırız.
 
Bu minvalde 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Büyük Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve yedi düvele karşı kahramanca savaşan aziz şehitlerimizi şükranla, rahmetle, Fatiha’larla anıyoruz.
 
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Dünya Rusya-ABD enerji anlaşması sona erdi! Putin'den yeni talimat bekleniyor

Rusya-ABD enerji anlaşması sona erdi! Putin'den yeni talimat bekleniyor

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya ile ABD arasında 18 Mart itibarıyla 30 gün boyunca enerji unsurlarına saldırıların durdurulmasına yönelik yapılan anlaşma süresinin sona erdiğini belirterek, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu konuda yeni bir talimat vermedi." dedi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya ile ABD arasında 18 Mart itibarıyla 30 gün boyunca enerji unsurlarına saldırıların durdurulmasına yönelik yapılan anlaşma süresinin sona erdiğini belirterek, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu konuda yeni bir talimat vermedi." dedi.

KAYNAK: AA

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, başkent Moskova'da gazetecilerin güncel konulara dair sorularını yanıtladı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın "Rusya'dan Ukrayna'da ateşkesle ilgili bu hafta yanıt bekledikleri" yönündeki açıklamasını değerlendiren Peskov, Ukrayna krizine dair müzakerelerin "zor" yürüdüğünü belirterek, "Rusya krizi çözmeye ve kendi çıkarlarını sağlamaya çalışıyor. Diyaloğa açığız." diye konuştu.

Peskov, bu krizin çözümüne ilişkin bazı çalışmaların yapıldığını dile getirerek, "Ancak yapılması gereken daha çok şey var." ifadesini kullandı.

Rusya ile ABD arasında 18 Mart itibarıyla 30 gün boyunca enerji unsurlarına saldırıların durdurulmasına yönelik yapılan anlaşma süresinin sona erdiğini belirten Peskov, "Bir aylık süre sona erdi. Ancak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu konuda yeni bir talimat vermedi." dedi.

Peskov, söz konusu anlaşmanın olumlu bir gelişme olduğunu vurgulayarak, "Rusya bu anlaşmaya uydu. Ukrayna için aynı şeyi söylemek mümkün değil." değerlendirmesini yaptı.

Sözcü Peskov, Putin ve Trump arasında hafta içinde temasların planlanmadığını kaydetti.

"Avrupa'dan barışın sağlanmasına yönelik çağrı duymuyoruz"

Avrupa'nın Ukrayna krizine dair yaklaşımını değerlendiren Peskov, "Avrupa'dan barışın sağlanmasına yönelik herhangi bir çağrı duymuyoruz. Tam aksine, Avrupa ve Ukrayna'nın askerileştirilmesine yönelik çağrılar var. Bunun krizin çözümüne yardımcı olacağını düşünmüyoruz." şeklinde konuştu.

Putin'in dün İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi'yi kabul ettiğine dikkati çeken Peskov, Putin'in Erakçi aracılığıyla İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'e mektup ilettiği bilgisini paylaştı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *