17 Kasım 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Gündem Türkiye, kendi politik kararlarını devreye aldı! ABD'yi kaygılandıran adım

Türkiye, kendi politik kararlarını devreye aldı! ABD'yi kaygılandıran adım

Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Azerbaycan-Ermenistan arasında yapılan son görüşmeyle ek maddelerinde mutabakata varılan "Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin İkili Anlaşma" taslağının taraflar, Türkiye ve küresel aktörler için önemini AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.

5 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türkiye, kendi politik kararlarını devreye aldı! ABD'yi kaygılandıran adım

Türkiye'nin Azerbaycan ile artan stratejik müttefikliğinin ABD'yi derinden kaygılandırdığını vurgulayan uzmanlar, 'ABD Kafkasya'da Çin, Rusya ve İran'a karşı NATO ülkeleri üzerinden geniş bir ittifak oluşturmaya çalışıyor ve bu ittifakı genişletme ve güçlendirme hedefiyle hareket ettiği için de Türkiye'yi yanında görmek istiyor. Türkiye ise ABD öncülüğünde bir ittifakta yer almaktansa kendi politik kararları çerçevesinde bölge ile olan tarihi, kültürel ve siyasi bağları nedeniyle bağımsız adımlar atma niyetinde. Bu nedenle Ermenistan'la normalleşme konusunda tabiri caizse kendi göbeğini kendi kesmeye çalışıyor' ifadelerini kullandı.

27-29 Haziran tarihleri arasında Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Virginia eyaletinde önemli bir görüşme gerçekleştirdi. 3 gün süren görüşmelerin temeli mayıs ayında atılmıştı. Yapılan son görüşme ile "Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin İkili Anlaşma" taslağının ek maddelerinde taraflar arasında bir mutabakata varıldığı açıklandı. Görüşme, bölgede taraflar arasında kalıcı bir barışın sağlanması konusunda artık somut bir ilerlemenin sağlandığını göstermesi açısından önemli.

Öte yandan imzalanan anlaşma aynı zamanda Rusya'nın bölgedeki tarihsel bağları ile gücünün artık sarsılmaya başladığının da önemli bir sinyali olarak değerlendiriliyor. Zira Karabağ Savaşı'nın ardından Rus barış gücünün taraflar arasında kalıcı bir barışı sağlayamaması Azerbaycan-Ermenistan arasında ciddi sıkıntılara neden olmuştu. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna savaşı nedeniyle sarsılan imajı ve son olarak Rus paralı asker grubu Wagner'in Moskova'ya ilerleyişi de ABD ve Batı dünyasına bölgede daha aktif bir rol alma konusunda önemli bir fırsat sunmuş gibi görünüyor. Bu nedenle bu anlaşma hem taraflar arasında kalıcı barışın sağlanması konusunda hem de Rusya'ya yönelik içerdiği mesajlar açısından kritik bir öneme sahip. Anlaşma Güney Kafkasya'nın son dönemde artan stratejik öneminin ve bölgenin artık Rusya'nın "arka bahçesi" olarak görülemeyeceğinin sinyalini veriyor.

Bu anlaşma ABD'nin Karabağ Savaşı'nda sürecin dışında kalmış olmanın verdiği rahatsızlıkla bölgede önemli adımlar atmaya gayret ettiğini ve ilerleme kaydettiğini göstermesi açısından önemli. ABD gibi Batı dünyasında da bu hususta ciddi bir çabanın sarf edildiği ve sıklıkla görüşmelere ev sahipliği yapıldığı biliniyor. Görüşmelerin neredeyse periyodik olarak ABD, Batı ve Rusya arasında rutin bir hal aldığı dahi söylenebilir. Zira son olarak tarafların mayıs ayında Washington'da bir araya gelmesinin akabinde mayıs sonunda Rusya öncülüğünde adeta bir misilleme görüşmesi gerçekleştirilmişti. Bu nedenle söz konusu anlaşmanın bir bakıma ABD ile Rusya arasında karşılıklı birtakım mesajlar içerdiği de söylenebilir. Zira Karabağ'ın işgalden kurtarılması ile ABD'nin barışçıl politikaları arasında bir korelasyon göze çarpmaya başladı. Wagner'in Rusya'ya yönelik attığı adımların Rusya'nın elini zayıflattığı bir dönemde ABD'nin bölge ile yakından ilgilenmesi aynı zamanda Putin'e yönelik bir mesaj da içeriyor. ABD yönetiminin bölge ülkelerine adeta Putin'in bölgeye getiremediği kalıcı barışı kendisinin getireceğini vadettiği de söylenebilir.

Ayrıca ABD bu üçlü antlaşma ile bir bakıma bölgede başta Rusya olmak üzere Çin ve İran'a da bir mesaj vermeye çalışıyor. ABD'nin bu tutumuyla İran ve yeni dönemde yüzünü "Bir Kuşak Bir Yol Projesi" ile bu bölgeye çeviren ve Kafkas ülkelerini bu projeye dahil eden Çin'e karşı da bir mesaj verdiği görülüyor. Çin özellikle Azerbaycan'ın sahip olduğu enerji kaynakları, Gürcistan ve Ermenistan'ın konumu ile bu bölgenin "Bir Kuşak Bir Yol Projesi" projesi için taşıdığı hayati öneminin farkında. ABD ise Türkiye'nin özellikle de "Orta Koridor"da yer alan bir ülke olarak stratejik konumunun da farkında olduğundan bölgede bir kutuplaştırma politikası izliyor. Böylece ABD, Güney Kafkas devletlerini barış antlaşmalarıyla yanına çekmeye özen gösteriyor. Bu durum aynı zamanda Güney Kafkasya'daki dinamiklerin hem ne kadar hassas bir yapıya sahip olduğunu, hem de Ukrayna savaşı ve küresel pek çok gelişmenin adeta "kelebek etkisi" yaratarak bu bölgeyi doğrudan ve dolaylı ne oranda etkileyebildiğini de ortaya koyuyor.

44 günlük Karabağ Savaşı'nın ardından Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde de yeni bir dönem başladı ve bu ilişkiler Şuşa Beyannamesi ile tarihi bir zirveye taşındı. Şuşa Beyannamesi askeri, eğitim, kültür, ticari, savunma ve daha pek çok alanda iki ülke ilişkilerinde hem işbirliğini hem de ittifakı içermesi hasebiyle kritik ve stratejik bir öneme sahip. Bu nedenle ABD yeni dönemde hem Türkiye'nin Güney Kafkasya'da artan önemini yakından takip ediyor hem de bölgede Rusya'nın gücünü zayıflatmak adına Güney Kafkas devletleriyle yakından ilgileniyor.

Türkiye'nin Azerbaycan ile bu denli yakınlaşması ve Şuşa Beyannamesi ile artan stratejik müttefikliği de ABD'yi derinden kaygılandırıyor. Zira ABD bölgede bir NATO ülkesi olarak Türkiye'nin ABD'den bağımsız hareket etmektense kendisinin yanında yer almasını bekliyor. ABD ayrıca Kafkasya'da Çin, Rusya ve İran'a karşı NATO ülkeleri üzerinden geniş bir ittifak oluşturmaya çalışıyor ve bu ittifakı genişletme ve güçlendirme hedefiyle hareket ettiği için de Türkiye'yi yanında görmek istiyor.

Türkiye ise ABD öncülüğünde bir ittifakta yer almaktansa kendi politik kararları çerçevesinde bölge ile olan tarihi, kültürel ve siyasi bağları nedeniyle bağımsız adımlar atma niyetinde. Bu nedenle Ermenistan'la normalleşme konusunda tabiri caizse kendi göbeğini kendi kesmeye çalışıyor. Geçmişte ABD ve Batı dünyasının yer aldığı Zürih protokollerinin hayata geçirilemediği de göz önünde bulundurulduğunda bu kararın ne kadar isabetli olduğu unutulmamalı. Ancak küresel ölçekte yaşanan bazı gelişmeler de halen Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde kilit bir role sahip. Zira Karabağ Savaşı'nın ardından Türkiye'nin sadece Azerbaycan'la değil aynı zamanda Türk dünyası ile olan ilişkilerinde de önemli adımlar atılmaya başlandı ve Zengezur Koridoru'nun açılmasıyla bu adımlar özellikle de Türk dünyası ile ilişkiler noktasında daha üst seviyeye taşınacak. AA

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Ülkesinin terör finansörü olduğunu itiraf etti: Türkiye bu konuda haklı

Ülkesinin terör finansörü olduğunu itiraf etti: Türkiye bu konuda haklı