Türkgün Gündem Türkiye'ye karşı görülmemiş bir dezenformasyon çalışması yürütülüyor

Türkiye'ye karşı görülmemiş bir dezenformasyon çalışması yürütülüyor

Türk diasporasının uluslararası alanda yeteri kadar etkili olmadığını ifade eden Dr. Başkan, Ermeni lobisinin faaliyetlerini işaret ederek Türkiye'ye karşı görülmemiş bir dezenformasyon çalışması yürütüldüğünü ve bununla mücadele etmek için güçlü lobicilik faaliyetlerinin geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Dr. Başkan ayrıca, İslam karşıtlığı ve antisemitizm arasında fark olmadığının altını çizdi.

Erzurum Teknik Üniversitesi akademisyenlerinden siyaset bilimci Dr. Burak Başkan, Avrupa ve Birleşik Krallık'taki Müslüman ve Türk toplumlarına ilişkin Intell4 Global Strateji Ajansı'ndan İsmail Okan'a önemli değerlendirmelerde bulundu. Avrupa'da antisemitizmin her türlüsünün suç olduğunu hatırlatan Dr. Başkan, buna karşılık Müslümanlara yönelik ırkçı söylemlerin çoğu zaman "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirildiğini belirtti. Dr. Başkan antisemitizm ve İslam karşıtlığı arasında bir fark olmadığını belirterek, Birleşik Krallık'ta Müslümanlara karşı olumsuz örneklerin yanında büyük önem arz eden güzel girişimlerin de mevcut olduğunu söyledi. Dr. Başkan ayrıca, Avrupa ve Birleşik Krallık'taki Türk toplumunun sayısal avantajına rağmen etkisiz kalmasına anlam veremediğini ifade ederken, İsrail ve Ermeni lobisinin gücünü işaret etti. Türkiye'nin hiçbir ülkenin maruz kalmadığı kadar büyük bir dezenformasyona maruz kaldığını da sözlerine ekleyen Dr. Başkan, Avrupa'daki PKK varlığı ve siyasilerin söz konusu terör örgütüne yaklaşımlarının irdelenmesi gerektiğinin altını çizdi.

Siyaset bilimci Dr. Başkan'ın açıklamasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

"ANTİSEMİTİZM VE İSLAM KARŞITLIĞI ARASINDA FARK YOK"

"İslamofobi, İslam ve Müslümanlar hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaktan dolayı hissedilen korku ve bu korkunun sonucu olarak Müslümanlara karşı gelişen önyargı ve ayrımcılık şeklinde tanımlanabilir. Yani burada aslında bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir empati yoksunluğu ve önyargı durumu var. Bu sorun, insanların İslam konusunda bilgilendirilmeleriyle ve günlük hayatta daha çok Müslümanla etkileşim içinde olmalarıyla çözülebilir. Diğer taraftan İslam karşıtlığı bilinçli bir nefret olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla İslam karşıtlığı sorununu, İslam karşıtlarını bilinçlendirerek çözmek mümkün değil. Örneğin Hollanda'nın ırkçılığıyla ünlü siyasetçisi Geert Wilders gibi birini İslam konusunda bilinçlendirmeniz mümkün değil. Bunun yerine Müslümanlara yönelik nefret kaynaklı fiziksel saldırıyı ve nefret söylemini düzenleyen yasalara ihtiyaç var. Pek çok Batılı ülkenin mevzuatı antisemitizmi kesin olarak yasaklarken Müslümanlara yönelik nefret dilini 'ifade hürriyeti' çerçevesinde değerlendiriyor. Tabii bunun temelinde Yahudiliğin bir dinden ziyade bir ırk şeklinde algılanması da yatıyor. Oysa sonuçları bakımından ele alındığında bir Müslüman'ı hedef alan nefret dili ile bir Yahudi'yi hedef alan nefret dili arasında bir fark olmaması gerekiyor. Dolayısıyla biz Müslümanlar olarak Yahudileri koruyan yasal düzenlemelerin benzerlerinin Müslümanlar için de yapılmasını bekliyoruz."

"PKK'NIN TÜRKİYE'DE YAŞATTIĞI ACILARIN BİLİNMEMESİNE İMKAN YOK"

"Avrupa ülkelerinde yaşayan çok sayıda PKK militanı var. Belçika'nın başkenti Brüksel'de Avrupa Birliği Konseyi binasının hemen yanında çadır kurmasına izin verilen bir örgüt PKK. Avrupa'da istedikleri şehirde terör örgütünün sembollerini de kullanarak eylemler düzenleyebiliyorlar. Türkiye'den isimlerin Avrupa ülkelerindeki konferanslarını basıp, fiziksel saldırı bile yapabiliyorlar ve Avrupa polisinin hiçbir engellemesiyle karşılaşmıyorlar. Avrupa ülkelerinde yaşayan sokaktaki apolitik insanın PKK teröründen bihaber olması belki normal karşılanabilir, fakat Avrupa'nın siyaset ve medya çevrelerinin PKK'yı destekleyen tavrını bilinçsizlikle açıklamak mümkün değil. Dünyanın herhangi bir köşesinde kuş uçsa haberdar olunduğu bir çağda PKK'nın Türkiye'ye yaşattığı acıların bilinmemesine imkan yok. PKK, çok yakın bir zamanda Güneydoğu'yu hendeklerle doldurup şehirleri adeta sözde kurtarılmış bölgeler haline getirmeye kalkıştı. Öğretmenleri, doktorları, çarşı iznine çıkmış askerleri sokak ortasında katletti. Canlı bomba eylemleriyle yüzlerce aileyi acıya boğdu. Bunların bilinmemesi mümkün mü?"

"TÜRKLER LOBİCİLİK FAALİYETLERİNDE ETKİSİZ KALIYOR"

"Lobicilik, bir ülkedeki karar alma süreçlerini etkileme faaliyetine verilen isim. Bunun için vatandaşların dernekler, vakıflar, sendikalar ve odalar altında örgütlenmeleri ve bu örgütlü yapıyı kolektif bir baskı gücüne dönüştürmeleri gerekir. Bu karar alma süreçlerini etkileme faaliyeti, doğrudan siyaset mekanizmasına ve siyasetçilere yönelik yürütülebileceği gibi medya ve sivil toplumda belirli tezlerin savunulmasıyla dolaylı olarak da yürütülebilir. Lobicilik faaliyetlerini en başarılı yürüten örneklerin başında, ne yazık ki Türkiye’nin de başını çok ağrıtan Ermeni ve İsrail lobileri yer alıyor. Bugün dünyanın her ülkesinde Türklere rastlamak mümkün. Özellikle Avrupa ve ABD'de ciddi sayıda Türk yaşıyor. Batı ülkelerinde yaşayan Türklerde genel bir organizasyon sıkıntısı var. Kolektif hareket edip yaşadıkları ülkelerin mevcut hükümetleri üzerinde bir baskı oluşturabilen Türk sayısı oldukça kısıtlı. Almanya'da 3 milyondan fazla Türk yaşıyor. Bu Türk nüfusun Almanya'da bir siyasi parti kurup, potansiyelini siyasal arenada güce dönüştürmeyi şimdiye kadar denememesi büyük eksiklik. Kaldı ki böylesi bir parti sadece Türklerin desteğiyle de sınırlı kalmayacak, diğer Müslüman ve Türk halklardan da destek görecektir. Türklerin Batı ülkelerindeki bu genel fotoğrafı Birleşik Krallık'ta yaşayan Türkler için de geçerli. Büyük çoğunluğu deyim yerindeyse kendi ekmeğinin peşinde. Ülkedeki karar alma mekanizmalarını etkileme konusunda oldukça etkisizler. Türklerin kurduğu sivil toplum kuruluşu sayısı oldukça az. Bu organizasyon sıkıntısından dolayı Birleşik Krallık'ta yaşayan Türkler, bu ülkedeki terör örgütü militanlarının tehdit ve saldırıları karşısında çaresiz kalabiliyorlar. Üniversite öğrencileri organizasyon konusunda gurbetçi vatandaşlara göre nispeten daha iyiler. Bu konuda Birleşik Krallık Türk Öğrenci Birliği (TUSU) başarılı bir örnek olarak gösterilebilir."

LOBİCİLİK NEDEN ÖNEMLİ?

Ermenistan'ın lobicilik faaliyetlerine göz atıldığında 1915 olaylarının sözde soykırım olarak tanınmasını içeren girişimler göze çarpıyor. Türkiye'nin tarihi araştırmaların gerçekleştirilmesi yönündeki kararlı duruşuna karşı küresel alanda etki oluşturmayı hedefleyen Ermenistan diasporası çeşitli faaliyetlerle Türkiye aleyhinde propaganda çalışmaları yürütüyor. Son olarak Fransa ve İtalya'nın 1915 olaylarını sözde soykırım olarak tanıması da bu çalışmaların meyvesi niteliğinde. Bu kapsamda Türk lobiciliğinin güçlenmesi uluslararası alanda Ermenistan'ın yalanlarını gözler önüne sererken, konunun araştırılması için Erivan yönetiminin baskı altına alınabilmesi için önemli. Aynı zamanda Ermenistan işgali altında bulunan Azerbaycan toprağı Karabağ'daki terörist unsurların da bölgeden arındırılması da söz konusu lobicilik faaliyetleri ile gerçekleştirilebilir. İsrail lobiciliğine bakıldığında ise, özellikle Filistin'in yaşadığı sıkıntılar göze çarpıyor. İsrail yönetimi mevcut lobi faaliyetleri ile ABD ve Avrupalı yönetimler üzerinde finansal baskı kurarak, katliamlarını meşrulaştırmaya çalışırken görülmemiş bir yardım ve destekle karşılaşıyor. İsrail'in işgal altındaki Suriye toprağı Golan Tepeleri'ni uluslararası topluma kendi toprağı olarak kabul ettirme çabası da bu durum içerisinde değerlendirilebilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Hüseyin Goncagül son yolculuğuna uğurlandı

Hüseyin Goncagül son yolculuğuna uğurlandı

Çocuklara yönelik tiyatro çalışmalarıyla tanınan oyuncu, programcı, sunucu ve yönetmen Hüseyin Goncagül, İstanbul'da son yolculuğuna uğurlandı.

KAYNAK: AA

Hüseyin Goncagül'ün cenaze namazı, cuma namazını müteakip Marmara İlahiyat Camisi'nde kılındı.

Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Tanıtım ve Medya Başkanı Faruk Acar, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir, Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz'ün saf tuttuğu cenaze namazında Goncagül için helallik alındı, dua edildi.

Namazın ardından katılımcıların omuzlarında cenaze aracına taşınan Goncagül'ün naaşı, Ümraniye Kocatepe Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Sanatçının eşi Ayşegül, oğlu Mustafa, kızı Betül ile yeğeni müzisyen Yusuf Goncagül camide ve mezarlıkta taziyeleri kabul etti.

Çocuklara yönelik tiyatro çalışmalarıyla tanınan Hüseyin Goncagül son  yolculuğuna uğurlandı - Flash Haber Londra

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sınıf arkadaşıydı

Cenaze törenine katılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Hüseyin Goncagül'ün kendi nesli ve Türkiye için çok kıymetli bir isim olduğunu söyledi.

Goncagül'ün ömrü boyunca çok insan yetiştirdiğini belirten Altun, "Memleketimiz için çok önemli değerdi. Bir değerimizi, büyüğümüzü kaybettik. Allah gani gani rahmet eylesin. Bugün burada da birçok talebesi vardı. Hem eserleriyle hem yetiştirdiği talebelerle gerçekten bu ülkeye çok önemli katkılarda bulundu." dedi.

Goncagül'ün Türk geleneğinden gelen değerleri nesiller aracılığıyla geleceğe taşımak için ciddi gayretler sarf ettiğini vurgulayan Altun, "Çok güzel bir kültür insanıydı, çok güzel bir ilim insanıydı, bir eğitim neferiydi. Üzgünüz ama bir taraftan da geride bıraktığı mirası bugün çok daha açık ve net şekilde biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da çok değer verdiği bir isimdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul İmam Hatip Okulundan sınıf arkadaşıydı. Birbirlerine olan muhabbetlerini biliyoruz. Allah rahmet eylesin. Yakınlarına, ailesine, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Mekanı cennet olsun." ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Tanıtım ve Medya Başkanı Faruk Acar da Hüseyin Goncagül'ün iyi bir insan olduğunu, son yolculuğunda da bunu paylaşmış olduklarını belirtti.

"Hüseyin Goncagül" denilince akla ilk "aile", "çocuk" ve "dava insanı" kavramlarının geldiğini anlatan Acar, Goncagül'ün samimi ve hasbi bir insan olduğunu vurguladı.

Acar, Goncagül'ün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sınıf arkadaşı olduğunu hatırlatarak, "O nezaketiyle, beyefendiliğiyle, samimiyetiyle, hasbiliğiyle çok önemli bir değerdi. Muhafazakar dünyada bir şekilde insanlara dokunmuş olduğunu bildiğimiz önemli aktörlerden biriydi. Rabb'im mekanını cennet etsin. Sonuçta bizler de belki çocukluğumuza, belki biraz gençliğimize dokunan taraflarıyla onu hep radyolarda, televizyonlarda bir şekilde hayatımıza dokunan yanlarıyla tanıdık, hep iyi bildik. Nezaketli, samimi, özel, nahif bir insan olarak bildik. Geride kalan ailesine sabırlar diliyorum." şeklinde konuştu.

"Çocukluğumuzda bizim ağabeyimizdi"

Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz de Hüseyin Goncagül'ün ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerken, kendisinin çocukların "Hüseyin Goncagül'ü" olduğunu söyledi.

"Çocukluğumuzda bizim ağabeyimizdi." diyen Karagöz, Goncagül'ün aynı zamanda moral verdiği toplumun gülümseyen yüzlerinden bir tanesi olduğunu dile getirdi.

Goncagül'ün çevresine her zaman pozitif enerji aşıladığını anlatan Karagöz, şöyle konuştu:

"Toplumumuzun en fazla ihtiyacı olan o morali, mutluluğu, güler yüzü Hüseyin Goncagül'de bulabilirdiniz. Tabii kendisi lise yıllarından beri Sayın Cumhurbaşkanımızın da yakın dostu. Bazen insanların yanında onlara moral veren, onları motive eden birilerinin olması çok önemlidir. Lise yıllarında Sayın Cumhurbaşkanımız dünyaya dair, Türkiye'ye dair idealler, hayaller kurarken, yanında onu motive eden isimlerden birisi de ona mutluluk ve huzur veren isimlerden bir tanesi de Hüseyin Goncagül'dü. Tabii 'Çocukluk dönemimizin Hüseyin Goncagül'ü.' dedim, bizde emeği çoktur. Onunla pek çok çocuk iyi insan olmayı, gülümseyen bir yüze sahip olmayı, pozitif olmayı öğrendi. Eminim ki Hüseyin Goncagül'ün yetiştirdiği pek çok yeni Hüseyin Goncagüller var, sanat dünyasında, müzik dünyasında. Onlar da Hüseyin Goncagül'ü en iyi şekilde temsil edeceklerdir."

Türk toplumunun güler yüzlü, pozitif insanı, insanlara mutluluk ve moral veren bir insanı kaybettiğinin altını çizen Karagöz, Goncagül'e Allah'tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diledi.

AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir ise "Allah rahmet eylesin. Bütün aileye, yakınlarına sabırlar diliyorum. Gençliğe, davamıza önemli emeği geçen isimlerden." dedi.

"Çocuklarla ilgili çok güzel çalışmalara imza attık"

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürü ve Türkiye Kültür Yolu Festivali Direktörü Selim Terzi ise Goncagül ile lise döneminden itibaren güzel anılar olduğunu belirterek, "Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda da yaklaşık 7 yıldır özellikle son projelerimizde çocuklarla ilgili çok güzel çalışmalara imza attık. Yakın zamanda da iki ay önce Atatürk Kültür Merkezi'nde yine bazı projeleri konuştuk. Yani gençliğimdeki Hüseyin abiyle, iki ay önce yine sohbetimiz Hüseyin abi aynı mutluluk, aynı enerjiye sahipti. Çocuklarla alakalı yine aynı hayalleri besleyen, büyüten bir insandı. Hepimizin başı sağ olsun." dedi.

Tiyatrocu ve sunucu Burak Sezen, henüz 18 yaşındayken Goncagül'le tanıştığını anlatarak, "30 senedir birlikteliğimiz var. Hocam çok özel ve güzel insandı. İddia ediyorum, bu dünyada kimseyi incitmemiştir. Çok güzel Müslüman'dı, çok cömertti, çok güler yüzlüydü. Davasına çok sadık biriydi. Biz ondan razıyız, Allah da ondan razı olsun." diye konuştu.

Şair ve sunucu İbrahim Sadri de Goncagül'le yaklaşık 40 yıldır dost olduğunu belirterek, "Bu 40 yıllık süre içerisinde kültür sanat alanında zaman zaman birlikte işlere imza attık. Arkadaşlığımız tiyatroyla başladı. Benim yazdığım bir oyunda 1986'da başrolde oynamıştı. O yıllardan bu yana devam ettik. Çok kıymetli, özel bir adamdı. Çok zeki ama aynı zamanda çok mütevaziydi. Özellikle çocukları seven bir yapısı vardı. Zaten son 15, 20 yıldır da hem sahne hem de televizyon işleriyle kendisini çocuklara adamıştı. Allah rahmet eylesin. Çok kıymetli dostumu kaybettim. Mekanı cennet olsun." ifadelerini kullandı.

"Bizim camianın çatık kaşlarını düzelten bir adamdı"

Yazar Ahmet Mercan, Hüseyin Goncagül'ün pozitif kişiliğinden bahsederek, "Bizim camianın çatık kaşlarını düzelten bir adamdı. Bir şeyle mizah yapıyorsa, onun altını çiziyordu. Onun aslında değeri gerçek hayatta ortaya çıkıyordu. Medya onu sınırlandırıyordu. Çok ciddi de bir adamdı. Başladığı çizgide anlayışı ve duruşuyla gitti. Allah gani gani rahmet eylesin." dedi.

Sanatçı Ömer Karaoğlu da Goncagül'ün 40 yıllık kadim dostu olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

"Yollar, yıllar, yorgunluklar, umutlar, hüzünler ve hayal kırıklıkları, çok şey paylaştık. 'Eğer önden gidersem sana beni sorsunlar.' demişti. Ben de şahidim ki iyi bir Müslüman'dı, güzel insandı. Dokunmadığı yürek neredeyse yoktu. Herkesin tanıdığı gibi mütebessimdi. Bence hayatın ciddi alınacak taraflarını ciddiye alır, gerisiyle dalga geçerdi. Hepimizin yüreğini daraltan ne varsa oralarda adeta yanımıza yetişir, moral olur, yüreğimizi hafifletirdi. Rabb'im rahmet eylesin."

"Hüseyin Goncagül bir okul gibiydi"

Tiyatrocu ve sunucu Sezgin Maden, Goncagül ile 1994'te tanıştığını dile getirerek, "Onunla 10 yıl usta çırak ilişkisi devam etti. Akabinde 20 yıl ve sonrasında sahada, programlarda, kanallarda çok kez yolumuz kesişti. Hüseyin Goncagül, bir okul gibiydi. Bir ağacın dalları gittikçe nasıl büyüyorsa, birçok arkadaşımızı sahaya kazandırdı. Kimi müzik, kimisi tiyatro, kimisi sunucu oldu. Birçoğunun ekmek kapısına vesile oldu. Bir abiydi, babaydı. Türkiye'nin dört bir köşesinde onu sevenleri vardı." şeklinde konuştu.

Radyocu ve sunucu Selahaddin Kocaaslan, herkese başsağlığı dileyerek, şunları söyledi:

"Hüseyin Goncagül'ü 2000'li yılların başından beri tanıyorum. Birçok sahneyi beraber paylaştık. Aynı radyo stüdyolarında beraber programlar yaptık. Derya gönüllü, çocuk kalpli bir insandı. Kırmayan, kırılmayan, kızmayan, seven, sevilen, sevdiren bir insandı. Çocukların kalplerine seslendi. Orada güzel izler bıraktı. İnşallah gittiği diyarda yine gonca güller verecektir. Sanat dünyamız, düşünce dünyamız için derdi, davası olan bir insan olması münasebetiyle çok büyük kayıp. Hüseyin Goncagül, yeri çok zor doldurulacak bir değerdi. Allah gani gani rahmet eylesin."

Goncagül'ün komşusu Kadıköy İntaş Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Müesser İsabetli, sanatçının kendisini ve öğrencilerini her zaman ziyaret ettiğini, kendilerine çok değerli bilgiler aktardığını dile getirdi.

İsabetli, daha sonra yakın komşu olduklarını belirterek, "En son 2 ay önce gelmişti. Evi kentsel dönüşüme girince kitaplarını da okul kütüphanemize getirdi. Bazı malzemeleri de hediye etti. Rahatsızlandığını duyunca da hep dualarımızı ettik. Burada bizleri güldürdü, düşündürdü. O nükteleriyle bizlere gerçekten hayat verdi. Hele hele öğrencilerimize, yani çocuklarımıza neler neler öğretti ve çok güzel bir iz bıraktı." sözlerini sarf etti.

"Herhalde ona 'modern Nasrettin Hoca' desek yeridir"

Oyuncu Ali Nur Türkoğlu ise Hüseyin Goncagül'ün "can" bir insan olduğunu belirterek, "Bizim tanışıklığımız da 1998 yılına tekabül ediyor. Geçen 3 ay önce beraberdik. Aynı zamanda Sinema Derneğinin üyelerinden. Çok kıymetli birisi. Düşüncenin, fikrin, inancın gülen yüzü. Herhalde ona 'modern Nasrettin Hoca' desek yeridir. Hepimizin başı sağ olsun." ifadelerini kullandı.

Tiyatrocu ve dizi oyuncusu Ümit Kaplan ise Goncagül'ün kendisine sanat hayatında çok fazla destek verdiğinden bahsederek, uzun yıllar onun yanında sahnelerde "İbiş" karakterini canlandırdığını anlattı.

Müzisyen Abdülbaki Kömür, Goncagül ile Fazilet Koleji'nde birlikte öğretmenlik yaptıklarını aktararak, "O, İngilizce öğretmeniydi, ben de rehber öğretmendim. O günden bugüne tanışıklığımız devam etti. Kendine mahsus bir insandı. Dünyaya meyletmeyen, onu tiye alan biriydi. Dostlarına kıymet veren, bugün dostluk kavramını tam olarak karşılayan bir tavrı vardı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Çevresindeki insanlarla hep şakalaşırdı ama kimseyi incitmedi, üzmedi." dedi.

Cenaze töreninde, TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, eski Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile Mesut Uçakan, Üzeyir İlbak, Ömer Faruk Aksoy, Alper Kış, Mehmet Karaosmanoğlu, Salih Efiloğlu, İsmail Güneş, Hakan Aykut, Abdurrahman Şen, Osman Atalay, Mehmet Burhan Genç ve Kemal Özdal'ın da aralarında bulunduğu sanat ve sinema dünyasından çok sayıda isim de yer aldı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *