22 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Galeriler Gündem Yaşlanmıyor, acı hissetmiyor… İnsanlığın umudu onlar mı?

Yaşlanmıyor, acı hissetmiyor… İnsanlığın umudu onlar mı?

Tüysüz köstebek fareleri yaşlanmaya meydan okuyor ve kansere karşı bağışıklık kazanmış gibi görünüyor. Bilim insanları, nasıl daha sağlıklı ve uzun yaşayabileceğimizi anlamak için bu tuhaf canlıları inceliyor.

Yaşlanmıyor, acı hissetmiyor… İnsanlığın umudu onlar mı? 1
Yer altı dünyasının Superman'i Buruşuk, neredeyse tüysüz kemirgenler olan ve ağızlarından uzun dişleri çıkan tüysüz köstebek fareleri yeryüzündeki en sevimli hayvanlardan olmayabilir. Ancak bu canlılar estetik dezavantajlarını, dünyanın dört bir yanındaki hayvanbilimcilerin ve tıp araştırmacılarının ilgisini çeken bir dizi olağanüstü özellikle telafi ediyor.
Yaşlanmıyor, acı hissetmiyor… İnsanlığın umudu onlar mı? 2
Küçük boyutlarına rağmen (7,5 ila 33 cm) tüysüz köstebek fareleri ortalama 30 yıl yaşıyor. Diyabet dahil çeşitli kronik hastalıklara karşı dirençli olan bu hayvanlar aynı zamanda "ekosistem mühendisleri" olarak hareket ediyor; yuva yapmak için toprağı kazdığında topraktaki biyolojik çeşitliliği artırıyor. Dahası, oldukça ilgi çekici bir üreme sistemleri var. Yaşlanmaya ve acıya karşı bağışıklığı olan bu yaratıklar bilim insanlarını uzun zamandır büyülüyor. Şimdi yapılan araştırmalar ise kanser ve yaşlanma gibi bir dizi insani durumu anlamanın kilit noktası olabileceklerini gösteriyor.
Yaşlanmıyor, acı hissetmiyor… İnsanlığın umudu onlar mı? 3
Bir kraliçe ve katı bir hiyerarşi Kuzeydoğu Afrika'nın sıcak tropikal bölgelerine özgü bir tür olan tüysüz köstebek fareleri Kenya, Etiyopya ve Somali'de yaklaşık 70-80 üyeden oluşan koloniler halinde yerin altında yaşıyor. Son derece sosyal olan bu koloniler bir kraliçe tarafından katı bir hiyerarşi ile yönetiliyor. Bu türün biyolojisi inanılmaz derecede benzersiz. İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nde duyusal sinir sistemi üzerine çalışan bir araştırmacı olan Ewan St. John Smith, tüysüz köstebek farelerinin "ekstremofil" olarak kabul edildiğini; yeraltındaki ekstrem ortamlarda rahatlıkla gelişebildiğini söylüyor. Tüysüz köstebek farelerinin yaşadığı zorlu düşük oksijen koşulları, türün bazı sıra dışı özelliklerine dair bir ipucu olabilir. Canlıların çoğu böylesine düşük oksijenli ortamlarda hayatta kalmakta zorlanırken, tüysüz köstebek fareleri en uzun yaşayan kemirgenler. Benzer büyüklükteki bir fare iki yıl yaşarken, köstebek faresi 30 yıl ya da daha fazla yaşıyor – bunu bizim boyutumuza göre ölçeklendirirsek, insanların 450 yıl yaşayabilen buruşuk bir kuzeni olması gibi. O kadar yaşlanmıyorlar ki yaşlarını anlamak zor En benzersiz özelliklerinden biri ise tüysüz köstebek faresinin tam yaşını tespit etmenin hayli zor olması, çünkü bu hayvanlar sınırlı fiziksel gerileme belirtisi gösteriyor. İnsanlar giderek kırışıp grileşirken ya da kronik hastalıklara daha yatkın hale gelirken, Smith "çoğu memelide görmeyi beklediğiniz standart yaşlanma belirtileri bu canlılarda ortaya çıkmıyor" diyor. Kalp fonksiyonu, vücut kompozisyonu, kemik kalitesi veya metabolizmada önemli bir değişiklik yok. Hayvanlarım 10 yıldır Cambridge'de ve hiçbir hayvanım doğal nedenlerle ölmedi Cambridge Üniversitesi'nde Smith'in ekibi yaklaşık 160 tüysüz köstebek faresinden oluşan beş koloniyi %60 nem oranıyla yaklaşık 30C derece ısıtılmış bir odada tutuyor. Smith, "Hayvanlarım 10 yıldır Cambridge'de ve hiçbir hayvanım doğal nedenlerle ölmedi" diyor. Esaret altındaki tüysüz köstebek farelerinin önde gelen ölüm nedeninin kendi aralarında çıkan kavgalar olduğunu söylüyor. Vahşi doğada ise ölümlerinin ana nedeni yılan gibi hayvanların avlanması.
Yaşlanmıyor, acı hissetmiyor… İnsanlığın umudu onlar mı? 4
Neden kansere yakalanmıyorlar? Smith, "Her iki insandan birinin kansere yakalanma olasılığı var" diyor. "Fareler ve sıçanların kansere yakalanma olasılığı da benzer. Öte yandan, tüysüz köstebek fareleri neredeyse hiç kansere yakalanmıyor - bu çok nadir" diyor. Tüysüz köstebek farelerinin kanserden nasıl kaçtığı hala bir sır. Yıllar boyunca çok sayıda hipotez ortaya atılsa da bilim insanları sağlam bir açıklama getirmekte zorlanıyor. Yapılan son araştırma, bu canlıların vücudunda kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran benzersiz koşullara odaklanıyor. Cambridge Üniversitesi'ndeki uzmanlar, tüysüz köstebek faresinin mikro-çevresinin (bağışıklık sistemi de dahil olmak üzere bir hücreyi çevreleyen karmaşık hücre ve molekül sistemi) kansere karşı doğal olarak dirençli olmadığını, ancak hastalığı önlediğini öne sürüyor. Cambridge Üniversitesi'nde yapılan bir deneyde araştırmacılar, 11 ayrı tüysüz köstebek faresinin bağırsak, böbrek, pankreas, akciğer ve deri dokularından elde edilen 79 farklı hücre dizisini analiz etti. Araştırmacılar, kansere neden olan genlerin eklenmesi için hücrelere değiştirilmiş virüsler bulaştırdı. Şaşırtıcı bir şekilde, enfekte edilen tüysüz köstebek faresi hücreleri hızla çoğalmaya başladı. Bu durum, kanser gelişimini engelleyen şeyin hücre düzeyindeki bir özellikten ziyade, tüysüz köstebek faresinin vücudundaki ortam olduğunu doğruluyor. Kesin olarak bildiğimiz bir şey varsa o da "kanserin temelde hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olan bir mutasyonun sonucu olduğu" diyor Smith. "Diğer birçok türle karşılaştırıldığında, tüysüz köstebek farelerinin mutasyon oranları çok düşük." Genellikle daha kısa ömürlü hayvanlar daha hızlı mutasyon oranlarına sahip olurken tüysüz köstebek farelerinin mutasyon oranları daha uzun ömürlü memelilerinkiyle aynı seviyede. Daha yavaş bir mutasyon oranı, hayvanın belirli bir süre içinde mutasyon geliştirme ve kansere yakalanma olasılığının daha düşük olduğu anlamına geliyor. Acıya dirençli bir süper kahraman Tüysüz köstebek faresinin en tuhaf özelliklerinden biri de acıya karşı dayanıklı olması. Smith, "Bu muhtemelen yüksek karbondioksit ortamına meydana gelen evrimsel adaptasyonun bir sonucu" diye açıklıyor. Solunan hava yer altı tünellerinde hapsolunca, CO2 (karbondioksit) oranı artıyor. Memelilerin çoğu için bu bir sorun teşkil ediyor. "Karbondioksit su ile reaksiyona girerek karbonik asit adı verilen bir asit oluşturuyor ve bu asit sinirleri harekete geçirerek ağrıya neden oluyor" diyor Smith. Romatoid artrit (iltihaplı romatizma) gibi birçok iltihaplı hastalıkta, doku şişmesi olan bölgeler genellikle asidik hale gelebiliyor ve ağrıya neden oluyor. Yine de Smith, "asit tüysüz köstebek faresine acı vermiyor" diyor. Bu toleransın moleküler temelini inceleyen Smith, asidin tüysüz köstebek faresinin duyu sinirlerini harekete geçirmek yerine anestezik gibi davranmasına neden olan bir gen tespit etti. İnsan ergenliği konusunda mükemmel bir model İngiltere'deki Bradford Üniversitesi'nde fizyoloji ve metabolizma profesörü olan Gisela Helfer, tüysüz köstebek farelerinin insan ergenliği hakkında bilgi edinmek için de "mükemmel bir model" olduğunu söylüyor. Arılarda olduğu gibi, tüysüz köstebek faresi kolonisini de yüksek rütbeli bir kraliçe yönetiyor ve her seferinde bir ila üç erkekle çiftleşiyor. Diğer bireyler farklı roller oynuyor, örneğin sivri dişleriyle koloninin yuvalarını kazan ve yiyecek arayan işçiler, kraliçeye yemesi için kökler ve soğanlar getiriyor. Son derece düzenli kolonilerinin içinde uyumak için yuva odaları ve yaşam alanlarını temiz tutmak için tuvalet odaları olduğunu söyleyen Helfer, yavrular doğduğunda koloninin onları yetiştirmek için bir "kreş" oluşturduğunu görünce hayrete düşmüş. ''İnsanların yaklaşık 8 ila 12 yıllık uzun bir ergenlik öncesi dönemi var'' diyor Helfer. ''Bir çocuk ergenliğe girdiğinde bu durum beyinde hormonları tetikliyor, bu da seks hormonlarının üretimine yol açarak üreme sisteminin olgunlaşmasını sağlıyor. Bu durum, bir kolonide ast dişiler kraliçeden (baskın dişi) izole edildiğinde tüysüz köstebek farelerinde ergenliğin ilerleyişini yansıtıyor.
Yaşlanmıyor, acı hissetmiyor… İnsanlığın umudu onlar mı? 5
Öte yandan, fareler ve sıçanlar doğumdan sonraki iki hafta içinde ergenlik dönemine giriyor, ki bu durum seks hormonlarını incelemek için zayıf bir şablon oluşturuyor. Helfer ve diğer bilim insanları, cinsiyet hormonlarının, özellikle de östrojen, testosteron ve cinsiyet kromozomlarının etkisini araştırmak için giderek daha fazla tüysüz köstebek faresi kullanıyor. Tüysüz köstebek fareleri sayesinde edinilecek bilgiler ergenlik engelleyiciler, hormon replasman tedavisi, IVF (tüp bebek tedavisi) ve menopoz gibi tıbbi tedavilere ışık tutabilir. Helfer bu konuların "şu anda sağlık alanında ön planda olduğunu" söylüyor. Dostu-düşmanı sesinden ayırt edebiliyor Tüysüz köstebek fareleri de tıpkı insanlar gibi çeşitli lehçelerle kimin dost kimin düşman olduğunu belirliyor. Yapılan bir araştırmaya göre, klasik kemirgen "cıvıltı" sesleri genetik olarak değil kültürel olarak öğreniliyor. Sesler genellikle kraliçe ile ilgili olup kraliçenin değiştirilmesi durumunda değişebiliyor. Bir çalışma, tüysüz köstebek farelerinin alarm çağrıları, yiyecek bulma çağrıları, çiftleşme çağrıları, tuvalet-toplanma çağrılarını içeren 18 farklı sesi listeliyor. Tüysüz köstebek faresi sürdürülebilir tarım yapıyor Bu canlılar yemek zamanlarında bitki kökü ve tatlı patates gibi büyük yumruları yuvalarına getiriyor ve her öğün tüm koloni toplanıp 50 kiloya varan yumruları kemiriyor. İşin ilginç tarafıysa, tüysüz köstebek farelerinin yemekten hemen sonra, yemek yedikleri bölgeleri toprakla kapatması. Böylelikle bu minik hayvanlar yumrunun yeniden oluşmasını ve ileride başka bir yemek olmasını sağlıyor. Yani, tüysüz köstebek fareleri bir bakıma sürdürülebilir tarım yapıyor. Ne kadar ilgi çekici olsa da bakımı zor bir tür Tüysüz köstebek fareleri biyolojik açıdan ne kadar akıl almaz olsalar da, bakılması ve üzerinde çalışılması kolay bir tür değil; bu da dünya çapında nispeten az sayıda araştırma grubunun bu inanılmaz tür üzerinde çalıştığı anlamına geliyor. Smith, "Ekstrem biyolojileri çok büyüleyici olsa ve harika bilgiler sağlasa da, herkesin bu tür için kendi araştırma tesisini kurması kolay değil" diyor. Sıcak ve nemli ortamları kopyalamanın lojistiğinin yanı sıra, tüysüz köstebek farelerinin yaşam döngüsü fare veya sıçanlardan daha uzun. Doğum yapmaları genellikle 75 gün sürüyor ve üreyen sadece bir çift var; bu da deneyleri planlarken uzun bir bekleme süresini beraberinde getiriyor. Bu nedenle Smith, kanser gibi diğer tıp alanlarındaki uzmanlarla iş birliği yapmak ve hayvanlarını yeni araştırma alanlarını desteklemek için kullanmak üzere Tüysüz Köstebek Fareleri İnisiyatifi'ni kurdu. Gerçekten de karmaşık iletişimleri, uzun yaşamları, sosyal uyumları ve besin kaynaklarını dikkatli bir şekilde yönetmeleriyle yüksek zekalarını ortaya koyan tüysüz köstebek farelerinden öğrenebileceğimiz çok şey var. Smith, eğer bilim insanları bu ekstremofil memelilerin nasıl böylesine uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdüğünü çözebilirse, bu bilginin önleyici tedavilere ya da kanseri tedavi eden ilaçlara dönüştürülebileceğini söylüyor ve ekliyor: "Ekstrem biyoloji üzerine çalışmazsak, birçok şeyi gözden kaçırırız." Kaynak: Mashable Türkiye-Hürriyet
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Togg için ilk fırsat! Ön sipariş hakkı sunan NFT açık artırması başlıyor

Togg için ilk fırsat! Ön sipariş hakkı sunan NFT açık artırması başlıyor