Türkgün Gündem 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım yaşıyor mu? İstihbarat uzmanından olay sözler

'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım yaşıyor mu? İstihbarat uzmanından olay sözler

İstihbarat uzmanlarından gazeteci yazar Ferhat Ünlü, Yeşil’ lakaplı Mahmut Yıldırım’ın ölmediğine dair çıkan iddiaların gerçek dışı olduğunu söyledi.

Milli İstihbarat Teşkilatı’na çalıştığı iddia edilen ‘Yeşil’ lakaplı Mahmut Yıldırım’ın yaşayıp yaşamadığına ilişkin iddialar sürekli gündeme gelirken istihbarat uzmanlarından gazeteci yazar Ferhat Ünlü'den dikkat çeken açıklamalar geldi.

“MİT Efsanesi-İstihbaratın Gayriresmi Tarihi” adlı kitabında ‘Yeşil’ lakaplı Mahmut Yıldırım'a ilişkin bilgiler veren Ferhat Ünlü “Yeşil, MİT’e yıllarca çalışıyor. Aslından ilk olarak 1973’ten itibaren jandarma ile çalışıyor. Sonra MİT’in dikkatini çekiyor ancak agresif çalışma tarzı nedeniyle MİT mesafe koyuyor. 1990’lardan itibaren yeniden MİT ile çalışıyor. PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a Suriye’ye operasyona gidiyor ve Beyrut’ta Yıldırım operasyonu adı verilen bir operasyon için hazırlıklar yapıyor. 1998 Aralık’tan beri haber alınamıyor. Kesinlikte öldü diyebilirim" dedi.

Ferda Yıldırım'ın Youtube kanalında da konuyla ilgili konuşan Ünlü, "Yeşil kesin öldü. Onu zamanında kullanana, onun kontrolden çıktığını düşünen güç merkezi yani jandarmanın ortadan kaldırıldığı belirtiliyor. O dönemler faili meçhuller dönemidir" ifadelerini kullandı.

Yorumlar
Z
Ziyaretçi 6 ay önce
Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın 1998 yılında öldüğünü söylemiş ama ''Biri bizi gözetliyor'' isimli program 2000 yıllarda yayınlanırken Yeşil'in bir gazete önünde yediği yemeğin fotoğrafı var..
BEĞENME
0
CEVAPLA
Türkgün Gündem Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: "Türkiye güçlü bir demokrasiye sahiptir"

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum: "Türkiye güçlü bir demokrasiye sahiptir"

Mehmet Uçum, Türkiye'nin hem meclis hem de hükümet açısından güçlü bir demokratik meşruiyete sahip olduğunu vurguladı. Uçum, halkın iki oy gücünü asla kaybetmeyeceğini belirterek, parlamenter sisteme dönüşün olağan koşullarda mümkün olmadığına dikkat çekti. Bu bağlamda, bazı siyasi aktörlerin gündeme getirdiği geriye dönüş önerilerini ise siyasi bir aldatma olarak nitelendirdi.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından pazar günleri “Demokrasi hukuku notları” notuyla paylaştığı görüşlerinde bugün, “Demokrasi Hukukunun İlkeleri!” üzerinde durdu.

Mehmet Uçum, “Türkiye hem meclisi hem hükümeti halkın doğrudan seçmesi sebebiyle demokratik meşruiyet açısından güçlü bir demokrasiye sahiptir. Halk demokratik rutin içinde iki oy gücünden asla vazgeçmeyeceği için olağan koşullarda parlementer sisteme dönüş imkanı da kalmamıştır. Bu nedenle bazı siyasi aktörlerin kişisel ajandaları için zaman zaman gündeme getirdiği geriye dönüş konusu siyasi aldatmadan başka bir şey değildir.” dedi.

Mehmet Uçum’un X hesabından paylaştığı mesajı şöyle:

✔️PAZAR YAZISI

DEMOKRASİ HUKUKU NOTLARI (5)

Demokrasi Hukukunun İlkeleri!

Tüm annelerimizin günü kutlu olsun.

Demokrasi hukukunun temel ilkelerine giriş yaparak tartışmayı sürdürüyoruz.

1-) Genel ve eşit oy hakkı demokrasi hukukunun hem temeli hem de taban ilkesidir. Günümüzde meşru bir demokrasi için ilk kriter genel ve eşit oy hakkının varlığıdır. Buna karşın özellikle batıda genel ve eşit oy hakkının tartışmaya açıldığı gözleniyor. Bazan ülkemizde de kimi kişilerin eşit oy hakkına itiraz ettiği görülüyor. Oy hakkına kökten karşı çıkamayanlar oy hakkının genel ve eşit olması üzerinden tartışma açıyor. Bazı konularda sadece belli kesimlerin söz sahibi olması anlamına gelen özel oy isteniyor. Herkes oy hakkına sahip olsa bile bazı kesimlerin oyunun daha üstün tutulması manasına gelen eşit olmayan oy, hiyerarşik oy gibi demokrasi karşıtı tezler açık açık gündeme getiriliyor. İşin aslı demokrasiyi tasfiye çabasıdır. Buna karşı yaklaşık iki yüz yıllık bir mücadele geçmişi olan genel ve eşit oy hakkının demokrasi hukukunun ilk ilkesi olarak sahiplenilmesi bugün geçmişe göre çok daha önemli hale gelmiştir.

2-) Seçenek çokluğu ve seçim özgürlüğü (serbest seçimler) demokrasi hukuku açısından genel ve eşit oyu anlamlı kılan ilkedir. Oy hakkı seçmenin karşısına çok aday ve tercihle çıkma imkanıyla birlikte gerçek bir güç olur. Seçim özgürlüğü ise oy hakkını demokrasinin temeli yapar. Elbette mutlak bir seçenek çokluğu (koşulsuz adaylık veya tercih çeşitliliği) söz konusu değildir. Yaş, vatandaşlık, eğitim, engel sabıka olmaması, kamu görevinden çekilme gibi hukuken düzenlenmiş sınırlamalar olur. Önemli olan demokrasiyi ihlal edecek sınırlama olmamasıdır.

3-) Tek dereceli seçim halk iradesinin doğrudan etkili ve işlevli olması için zorunludur. Meclisin ve yürütmenin İki dereceli seçimle belirlenmesi demokratik meşruiyeti dolaylı hale getirir. Dolaylı meşruiyet hallerinde halk iradesi her durumda tam gerçekleşmiyor. Örneğin ABD’de başkanın doğrudan halk tarafından seçilememesi çeşitli sorunlara sebep oluyor ve meşruiyet tartışması çıkıyor. Yine parlementer sistemde hükümetin meclis içinden çıkmasının neredeyse bu modele sahip her ülkede bir çok sorun ürettiği görülüyor.

Bu nedenle güçlü demokrasiler doğrudan demokratik meşruiyete dayanır. Bunun yolu da yasama ve yürütmenin tek dereceli seçimle belirlenmesi yani halkın doğrudan seçim yapmasıdır.

Türkiye hem meclisi hem hükümeti halkın doğrudan seçmesi sebebiyle demokratik meşruiyet açısından güçlü bir demokrasiye sahiptir. Halk demokratik rutin içinde iki oy gücünden asla vazgeçmeyeceği için olağan koşullarda parlementer sisteme dönüş imkanı da kalmamıştır. Bu nedenle bazı siyasi aktörlerin kişisel ajandaları için zaman zaman gündeme getirdiği geriye dönüş konusu siyasi aldatmadan başka bir şey değildir.

4-) Gizli oy ve açık sayım ilkesi hem seçmenin özgürce oy kullanması hem de seçim sonuçlarının nesnel tespiti için temel güvencedir. Halkın seçmen iradesinin eksiksiz, doğru ve  şüpheden uzak ortaya çıkmasının temel şartı gizli oy, açık sayım ve dökümdür.

5-) Yargı yönetimi ve denetimi seçim hukukunun eksiksiz uygulanmasının güvencesidir. Yargı güvencesinin iki boyutu vardır. Birincisi hazırlık dahil seçim sürecinin baştan sona seçim yargısı tarafından yönetilmesidir. İkincisi seçim hukuku ihlallerinde veya ortaya çıkan çekişmelerde seçim yargısının denetimidir. Yargı güvencesi seçim sonuçlarının meşruiyeti açısından belirleyici unsurdur.

6-) Seçmen iradesine üstünlük tüm seçim süreçlerinde ve seçim hukukunun yorum gerektiren konularında seçmen iradesine öncelik verilmesidir.

Demokratik seçimlerde esas olan seçmenin oyunu özgür şekilde kullanmasını temin etmek, açık seçik ortaya çıkmış oy tercihlerini geçerli saymak, oyun net olduğu durumlarda tali sebeplerle geçersizliğe gidilmesine karşı güvence sağlamaktır. O nedenle seçim hukukunu düzenlerken, uygularken ve gereken hallerde yorum yaparken her aşamada seçmen iradesi üstün tutulmalıdır.

İlkelere devam edeceğiz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *