YILDIRAY ÇİÇEK/ TÜRKGÜN
Geçtiğimiz haftalarda yazdığım yazılarda toplum içindeki şiddet ve öfke haline değinmiştim. Spor alanında da bunun artarak devam ettiğini vurgulamıştım. Buna örnek olarak da iki Galatasaray taraftarının kendi takım formalarını giyerek yabancı takım karşısında eleme maçı oynayan Trabzonspor’a destek için stada gelmesi ve neredeyse linçten dönmüş olmalarını göstermiştim. Bu tahammülsüzlük halinin iyi sinyaller vermediği ortadadır. Eğer bu şiddet ve öfke hali, halkın her hafta düzenli yan yana gelip kalabalıklar oluşturduğu stadyumlara sıçrarsa, bu durum toplumun birliği ve beraberliğine büyük yaralar açacaktır.
Hafta sonu oynanan Göztepe ve Fenerbahçe maçında yaşanan olaylarda tehlike sinyallerini seri bir şekilde vermiştir. Fenerbahçe’nin Başkanı Ali Koç’a yönelik üzücü saldırı, Fenerbahçe ve Göztepe taraftarlarının birbirine karşı şiddet muamelesi sporun kardeşlik, birlik felsefesine düşen kara leke olmuştur. TTF seçimleri öncesi, geçtiğimiz dönemlerde yaşanan adaletsizlikler, kavgalar, olaylar haklı olarak bir önceki yönetime fatura edilirken, şimdi daha ligin ikinci haftasında aynı olayların tekrarı yaşanıyorsa herkesin aklını başına alıp düşünmesi ve önlem alması gerekiyor. Daha ligin ilk haftasından hakem hatalarıyla gerilen ortam, ligin ikinci haftasında şiddetinde devreye girdiği bir hal almıştır.
Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’nin Başkanı Ali Koç arkadan itilerek yüzüstü yere düşürülüyorsa, bu atmosferin iyi bir çizgide ilerlemediği anlaşılmaktadır. Ligin ilk haftalarında böyle açılış olduysa, bundan sonraki haftaları düşünmek dahi istemiyorum.
Tüm spor kulüplerinin başkanları ve futbolcuları taraftarları tahrik eden her türlü davranıştan, açıklama yapmaktan bir an önce uzaklaşmalıdır. Konuştuğunu, yazdığını paylaşmadan önce bin kere düşünüp toplumla paylaşmalıdır. Televizyonlarda, sosyal medyada konuştuklarıyla, yazdıklarıyla sürekli tahrik zemini oluşturan, taraftarları birbirine düşürecek cümleler kuran yorumculara fırsat verilmemeli ve alanları kısıtlanmalıdır. Gerginliğin önemli bir nedeni olan ve bariz hatalar yapan hakemler, TFF ve Merkez Hakem Kurulu tarafından eğitimden geçirmeli, hatalarında ısrar edenleri de bir daha asla maç yönetimine sokmamalılar. Bunlar uygulanmazsa inanın önümüzdeki haftalar spor kulüpleri arasında, taraftarlar arasında gerginlikler had safhaya çıkacaktır.
Allah göstermesin, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a saha içinde daha farklı bir şiddet uygulanıp, çok üzücü sonuçlarla karşılaşsaydık bunun altından toplum olarak nasıl kalkacaktık? Bugün, Ali Koç’un yaşadıklarını yarın bir başka Spor Kulübü Başkanı da yaşayabilir. O yüzden, sağduyu zeminini kimsenin terk etmemesi gerekiyor. Sağduyu bir terk edilirse, toplumdaki şiddet ve öfke sarmalı stadyumların tamamını sarar, oradan sokaklara sıçrar. Bunun acı faturası da zaten çok çeşitli dertleri olan Türk milletine çıkar.
Spordaki rekabetin dostluk ve kardeşlik zemininden asla çıkarılmaması gerekir. Sporun üzüntüsüne de sevincine de asla şiddet bulaştırılmamalıdır.
Sayın Ali Koç’un yaşadığı saldırıdan dolayı Fenerbahçe camiasına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Ayrıca TFF seçimlerinde UEFA'nın Bozkurt işareti yaptığı için Merih Demiral'a verdiği cezaya dair “Türk tarihinin ve kültürünün bir sembolü olan sadece ülkemize değil, tüm Türklerin yaşadığı coğrafyada kullanılan hiç kimseyi hedef almayan hiçbir göndermesi bulunmayan bizim sadece kendimizi anlattığımız bir simge olan bir hareket yüzünden futbolcumuza ceza verilmesini kınıyoruz" konuşmasını yaparak milli sembolümüz Bozkurt’a sahip çıkması adına da ayrıca Ali Koç’u gecikmeli olarak tebrik ediyorum.