Zifiri karanlıklarında, kendilerini aydınlatacak ışığı olmayanlar, kendilerini memleketin tavanına avize niyetine konumlandırıyor… Sonra alkışlarla ışıldıyor kör gözlere…

Oturdukları rahat köşelerinin sebebi Türk Askeri, Polisi, güvenlik güçleri iken; teşekkürü teröristlere yahut terörist sempatizanlarına borç biliyor. Sonra karanlık yanlarından aydın kesiliyorlar…

Sanatı, sanatçılığı yeniden tanımlandırıp, sunuyorlar… Güya barış güvercinlerini çağırdıkları türkülerde, savaş mümessillerine ağıt yakılıyor… Avuç patlatan alkışları hainlere saklayan böyle bir güruh var, karanlığı aydın(!) niyetine yutturan, üstüne de sanat damgasını vuran, birileri…

Yaşadıkları, ekmeğini yiyip, alkışları topladıkları bu vatan üzerine hainlik namına hangi harf varsa, lügatlarına ekleyenler; kral oluyor… Öyle ki kral olmak isteyenler de zaten haince bir türkü tutturuyor, bir Amerikan düşüne tutuluyor, ödüle doymuyor…

Kendine bir nebze ışık tutulsa suretinden ar edecek insanlar; ahlakı, maneviyatı ve de milliyeti yobazlık yaftasıyla kanal kanal satıyor… İnsanların özgürlüğü başlığı altında toplumu ayakta tutan ahlakı katlediyorlar ve beyinlere kazıya kazıya sapkınlığı normalleştiriyorlar, doyumsuzlaştırdıkları arsız ruhlarının büründüğü tavırlar mağduriyetmişçesine, edebiyatını dahi yapıyorlar… Modern dünya düzeni, modern insan tanımı, memleketimizin elit kesilen katıksız cahillerince; örümcek tutmuş raflardan uydurma yapılıp, bu yozlaştırma çabası  marifetmişçesine ballandırılarak anlatılıyor, bir de ahkam kesiyor! ezberle alim olan bu şahsı kendilerince pek kıymetliler… bir milletin canına kast eden her türlü  hainliği her cephede savunuyorlar yani…

Keyfe doymadıkları ortamlarında içkilerini yudumlarken, özgür bir memleket sloganı atıyorlar, he ce le ye rek… Dil bir milletin kemiğidir ve bazı kelimeler sahiplerinin içine sakladığı hainliği kaldıramaz parçalanır, işte o sloganlar da parçalanmış kelimelerin vurgularıdır. Bilirsiniz mutlaka, hecelerinden kırılmış vurgulu sloganları duymuşsunuzdur, halaylarımızı suç ortağı eden sloganlar… Sanatın naif gölgesine sığınan düşüncesi kangren olmuş, kaba söylemlere şahit olmuşsunuzdur mutlaka… Tabi toprağın şüheda ile karıldığını bilip, üstüne basılan her adımda vefasını perçinleyen gözlere batar bu hainler ancak, öte türlüsünden alkış topluyorlar çünkü …

Bu gün hainsen korkmamalısın mesela, yarın boncuk gözlü olacağından emin olarak daha gür sövmelisin memlekete, dercesine; gözbebeklerindeki hainlikleri, marka gözlükleriyle kamufle edip, beyaz perdede devleştirirler küflü fikirlerini yahut hainlik türkülerine tek tek mikrofon tutulur, şarkıları ilahlaşır dillerde hainliği sanatlaştırma marifetiyle…

Acı ki alkış da topluyorlar… Bu millete, hainin hainliğini unutturup masumiyet çerçevesiyle sunanlar, alkışlanıyorlar… “kanuni mermisi ile bir tc yaklaşmakta” diyenler, terörist başlarına hasret duyanlar sanatçı olurken devlet kanallarında; vatan evlatlarına türkü yakanlar, memleketin ırmağının akışına ölenler ve de bunu yürekten seslendirenler aynı coşkuyla kucaklanmıyor maalesef… Aydınlar(!) da zaten bunu yobazlık olarak yorumluyor karanlık pencerelerinden, faşist diye yer veriyorlar cümlelerinde, kimi zaman ermeni kimi zaman rus olanlar için Türk olmak sıkıntılı bir unsur olduğundan herhalde… İçimizdeki hainlerin sokakları yakışını hoş görüp, bizim huzurumuz için can veren şehitlerimizi anan gençlerin sesinden rahatsız oluyorlar elitlerimiz…

Özgürlükten dem vurup, kendilerinden olmayan kim varsa en yoz tavırlarıyla yobaz diye işaret ediyorlar… Ama insancıldır onlar, anlayışlıdır, moderndir, özgürlükçüdür(!) tabi ki sadece kendileri gibi olanlara… Şimdi biz bunları eleştiriyoruz ya; cahiliz, yobazız ve de kavgacıyızdır mutlaka…

Bizim memleket şarkılarımızı ötelerler, çamurlarında debelenircesine açtıkları sahnede, sanatı kendileriyle tasvir ederler… Ağır gelir cümlelerimiz, aynaya bakmaya çekinirler…

Söyledikleri ne varsa aksi tavra bürünenler, özü sözü bir memleket çocukları karşısında aydın pozu verirler… Siz içine düştüğünüz zifiri karanlıkların aydınlığı olursunuz ancak, bizim ufkumuza güneş doğuyor her gün ve ay şavkıyla aydınlatıyor karanlık gecelerimizi, bizim düşüncelerimiz şüheda karılmış verimli toprakların mahsulüdür, biz bu vatanın esaslı çocuklarıyız ve sizi göz bebeklerinizdeki hainlikten tanırız da böyle yer veririz, aydınlık perdenizi böyle sıyırır karanlığınızdan bahsederiz…