Türkgün İslam ve Ahlak Oruç fidyesi kimlere verilir?

Oruç fidyesi kimlere verilir?

Ramazan’da oruç tutamayacak durumda olanlar için fidye vermek dini bir sorumluluktur. Peki, fidye kimlere verilir, kimlere verilmez? 2025 yılı için belirlenen fidye miktarı ne kadar? İşte Diyanet’in açıklamalarıyla detaylar…

MUHABİR: Eylül Şahin

Ramazan ayında oruç tutamayacak durumda olan Müslümanlar, bu ibadetin yerine fidye vermeleri gerektiğini merak ediyor. Peki, oruç fidyesi kimlere verilebilir? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın açıklamalarına göre, fidye verilmesi gereken kişiler ve 2025 yılı için belirlenen fidye miktarı hakkında detaylar haberimizde...

Oruç Fidyesi Kimlere Verilir?

Oruç fidyesi, tıpkı fitre gibi, bakmakla yükümlü olunmayan yoksul Müslümanlara verilir. Fidyenin, veren kişi ya da ailesinin doğrudan veya dolaylı şekilde fayda sağlayamayacağı kişilere verilmesi esastır. Bu nedenle, fidye şu kişilere verilemez:

  • Anne, baba, dede, nine (üst soy)
  • Çocuklar, torunlar ve onların çocukları (alt soy)
  • Eşler birbirlerine fidye veremez

Bunun dışında, maddi durumu iyi olmayan şu akrabalara fidye verilebilir:

  • Kardeşler
  • Teyze, hala, amca, dayı ve onların çocukları
  • Gelin, damat, kayınpeder ve kayınvalide

Bu kişiler eğer zengin değilse, kendilerine fidye, fitre ve zekât verilebilir.

2025 Yılı Oruç Fidyesi Ne Kadar?

Diyanet İşleri Başkanlığı, 2025 yılı için günlük fidye miktarını 180 TL olarak belirledi. Ramazan ayında oruç tutamayan ve sağlık gibi sebeplerle kaza etmesi mümkün olmayan kişiler, tutamadıkları her gün için bu miktarda fidye vermelidir.

Fidye Nasıl Verilir?

Fidye, maddi olarak verilebileceği gibi, gıda yardımı şeklinde de ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabilir. Örneğin, günlük gıda harcamalarınızı hesaplayarak bu miktarı doğrudan bir yoksula bağışlayabilirsiniz.

Oruç fidyesi hakkında en güncel bilgileri almak için Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi açıklamalarını takip edebilirsiniz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Dünya Ürdün'de sirenler çaldı! İsrail'in İran'a saldırıları ardından misilleme bekleniyor

Ürdün'de sirenler çaldı! İsrail'in İran'a saldırıları ardından misilleme bekleniyor

İsrail'in İran'a saldırılarının ardından Tahran yönetiminden misilleme beklenirken Ürdün’de uyarı sirenleri çaldı.

KAYNAK: AA

İsrail’in İran’a yönelik kapsamlı saldırılarının ardından Orta Doğu’daki tansiyon hızla yükselirken, bu sabah Ürdün’de uyarı sirenleri çaldı. Ürdün Silahlı Kuvvetleri tarafından yapılan açıklamada, ülke hava sahasına giren bazı füze ve insansız hava araçlarının savaş uçakları ve hava savunma sistemleriyle etkisiz hale getirildiği bildirildi.

Yerleşim Alanlarına Düşme Riski Nedeniyle Müdahale

Açıklamada, düşman unsurların özellikle yerleşim bölgelerine düşme ihtimaline karşı harekete geçildiği ifade edildi. Ürdün, kendi hava sahasını ihlal eden her türlü tehdide karşı kararlı şekilde yanıt verileceğinin altını çizdi. Hava sahasının güvenliğini sağlamak amacıyla müdahalenin zamanında ve etkili biçimde yapıldığı belirtildi.

İsrail’den İran’a Çok Noktadan Hava Saldırısı

Gerilimin ana kaynağı ise sabaha karşı İsrail’in İran’ın çeşitli kentlerine düzenlediği hava saldırıları oldu. İsrail savaş uçakları başkent Tahran, Tebriz, İsfahan’daki Natanz nükleer tesisi ile Loristan ve Kirmanşah gibi önemli noktalara saldırılar gerçekleştirdi.

Üst Düzey Askerler ve Bilim İnsanları Hayatını Kaybetti

İran kaynaklarına göre saldırılarda, İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri ve Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami’nin yanı sıra, nükleer programda görevli 6 bilim insanı da yaşamını yitirdi. Saldırılar yalnızca askeri hedeflerle sınırlı kalmadı; başta Tahran olmak üzere sivil yerleşim alanları da hedef alındı. Bu nedenle çok sayıda sivil vatandaşın da hayatını kaybettiği bildirildi.

Misilleme Beklentisi ve Bölgesel Kaygılar

İsrail’in saldırılarının ardından gözler İran’dan gelecek olası misillemelere çevrilmiş durumda. Uzmanlar, bölgedeki gerilimin daha da yayılma riski taşıdığına dikkat çekiyor. Ürdün hava sahasında yaşanan hareketlilik ise bu endişelerin ne kadar haklı olduğunu gözler önüne seriyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *