Yerel seçimlerin en kritik ili hiç şüphesiz İstanbul’dur. Ankara ve İzmir de önemlidir, ama Türkiye’nin özeti olan İstanbul, ayrı bir anlam taşıyor. Burada alınacak neticeye bağlı olarak siyasette yeni gelişmelerin yaşanması kuvvetle muhtemeldir. İstanbul’un ve beraberinde büyükşehirlerin bu özel durumunu ilk değerlendiren ve uyarıları ile doğru aday tespitine yön veren lider, Sayın Devlet Bahçeli olmuştur.

İSTANBUL’UN ÖNEMİ

İstanbul ve büyükşehirlerin tamamında seçimlere Cumhur İttifakı’nın iş birliği ile gidileceği kesinleşmiştir. Bunun karşısında ise adına “millet” deseler de, içeriği ve kapsamı zilleti gösteren diğer ittifak yer alacaktır. Zillet, yeni bir hesaplaşmaya girmek, yeni sistemi yeniden tartışmaya açmak ve ülkeyi kaosa sürükleyecek bir süreci başlatabilmek için genel olarak 31 Mart seçimlerini, özel olarak da İstanbul ve Ankara’yı kazanmayı hedef görüyor. Cumhur İttifakı, zilletin bütün bu planlarını boşa çıkarmak için çok dikkatli bir işbirliği yaptı. Türk milletinin karşısına doğru adaylarla çıkıyor.

İCRAAT ADAMI

İstanbul için aday gösterilen Binali Yıldırım, Türk siyasetinin simge isimlerinden biridir. Sayın Devlet Bahçeli kendisini, “Binali Bey önemli bir isimdir. Aday olursa başımızın üzerinde yeri vardır” diyerek, takdir etmiştir. Uzun yıllar Ulaştırma Bakanlığı yapmış, Başbakanlık gibi müstesna bir görevde bulunmuş, TBMM Başkanlığı ile kariyerini taçlandırmıştır. Kendi deyimi ile tam bir icraat adamıdır. İstanbul gibi devasa bir kent, ulaşım ve trafik başta olmak üzere büyük sorunları bulunan bir metropol için, bulunabilecek en iyi adaydır.

CUMHURUN ADAYI

Sayın Yıldırım, gazete ve televizyonların yöneticileri ile İstanbul’da bir kahvaltıda bir araya geldi. Bizim de katıldığımız toplantıda, ayrıntılı olarak projelerini açıklamadı, ama çok önemli ipuçları verdi. 31 Mart seçimlerine Cumhur İttifakı’nın adayı olarak girdiğini hatırlattı ve MHP ile yapılan iş birliğinin önemini anlattı. Arkasında sadece AK Parti’nin flamasının olmasını yetersiz bulup, MHP flamasının konulmamasını bir eksiklik olarak görecek kadar Cumhur ittifakı konusunda samimi. Rakibine, seçimleri amacından saptırıp bir genel seçim havasına sokmama tavsiyesinde bulundu. Şehrin sorunlarının ve çözüm yollarının konuşulacağı bir propaganda süreci hedeflediğini söyledi. 25 yıldır İstanbul’u AK Parti anlayışının yönettiğini hatırlatarak, “Günahıyla sevabıyla bugünkü İstanbul’un sorumlusu biziz” diyerek, bir özeleştiri de yaptı.

HERHANGİ BİR ŞEHİR DEĞİL

İstanbul herhangi bir şehir değil. Tarihiyle, nüfusuyla, ekonomisiyle, sanat ve kültürüyle bir dünya devi. 15 milyondan fazla nüfusu barındırıyor. Bilinen 8 bin 500 yıllık bir geçmişi, tarih ve coğrafyadan gelen bir dinginliği var. Bütün Türk tarihinin ve medeniyetimizin bir özeti. Kıtaların birleştiği, içinden deniz geçen dünyadaki tek şehir. 4 milyon öğrenci istikbalini bu şehirde şekillendiriyor. Sadece öğrenci sayısı bile Norveç’in nüfusu kadar. Bu müstesna şehre geçen yıl 12 milyon 500 bin turist gelmiş. Dış ticaretimizin yüzde 56’sını İstanbul gerçekleştiriyor. Türk ekonomisinin kalbi ve bu alanda 144 ülkeden daha fazla bir potansiyele sahip.

ULAŞIM VE TRAFİK

Sayın Binali Yıldırım da İstanbul’un bu özelliklerini hatırlattıktan sonra, sorunlara da parmak basıyor. Özellikle ulaşım ve trafik çok acil çözüm bekleyen meseleler olarak ilk sırayı alıyor. Sayın Yıldırım, trafik meselesinin bütün büyük şehirlerde yaşamın bir parçası olduğunu söylüyor. Bu sorunu kökünden çözmenin hiçbir şartta mümkün olamayacağını, ancak en aza indirilmesi, çekilebilir, katlanılabilir bir hale gelmesi için yapılması gerekenlerin başlıklarını veriyor. Raylı sisteme geçmekte çok geç kalındığını anlatıp, 5 yıl içinde 450 kilometrenin üzerine çıkmanın planlarının yapıldığını belirtiyor. İstanbul’da 4.0 hizmet dönemine geçileceğini gerekçeleri ile birlikte ilan ediyor.

TBMM BAŞKANLIĞI’NA DEVAM

Zillet cephesi Sayın Binali Yıldırım karşısındaki çaresizliğini, TBMM Başkanlığı’ndan istifa etmesi gerektiği üzerinden gizlemeye çabalıyor. Oysa böyle bir mecburiyet yok. TBMM Başkanlığı ile Belediye Başkan adaylığının birlikte yürütülmesinin etik olmadığı tartışmalarına, “Hukukun olduğu yerde etik belirleyici olamaz” diyerek bir defa daha nokta koyuyor. Ancak kanundaki, “bulunduğu görevle, seçildikten sonraki görev arasında bir tercih yapar” hükmünü de eleştirip, yanlış bulduğunu söylemekten de imtina etmiyor.

İMAR RANTINA SON

Sayın Yıldırım’ın çok önemli bir tespit ve buna bağlı olarak vaadi daha var. Şehirlerdeki düzensiz yapılaşmanın en büyük sebebinin belediye meclislerinden çıkan imar planı tadilatları olduğu bilinen bir gerçektir. Sayın Yıldırım, Belediye Başkanı olması durumunda Büyük Şehir Belediye Meclisinin en önemli gündem maddesinin hiçbir zaman imar planı tadilatı olmayacağının teminatını veriyor. Sayın Yıldırım’ı dinlerken, Cumhur İttifakı’nın sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin teminatı ve geleceği olduğunu bir defa daha teyit ettik.