Yükselen çip krizi
Salgın döneminin oluşturduğu etkilerden bir tanesi de dünyadaki çip (yonga) üretimindeki dengesizleşme oldu. Öncelikle küresel salgın nedeniyle yarı iletken üretimi yapan fabrikalar bir süreliğine kapanmak zorunda kaldı.
Bu dönemde gerek evde geçen sürenin artması ve dijital eğlence sistemlerine talep, gerekse de iş ve eğitimin uzaktan hâle gelmesi, acele dijitalleşme gerçeği ile bilgisayar pazarını hızlı şekilde büyüttü. Diğer yandan salgın nedeniyle toplu taşıma yerine özel araç kullanımı da arttı.
Günümüzün otomobillerinin gittikçe birer yürüyen bilgisayara dönüşmesi de bir gerçek. Bugün ortalama bir arabada 1000 civarında, bazılarında 3000 civarında çip var. Neredeyse her bir sensör (müşür), aracın beyni (ECU) ve tüm diğer sistemler (ABS, ESR vb.) birer özel kontrolcü bilgisayar tarafından yönetiliyor. Her biri de onlarca çip ile tasarlanıyor.
Talep tarafında bu artışa karşılık, üretim azalması ve hızlı stok tükenmesi, önemli üreticilerin bulunduğu Teksas’daki zor kış koşulları ile birleşti. Bunun yanında dünyanın en önemli üreticilerinden TSMC’nin bulunduğu Tayvan’da da önemli bir kuraklık söz konusu.
Kuraklık ile ne ilgisi var demeyin. Bugün kullandığımız telefonlar dâhil olmak üzere dünya çip üretiminde büyük bir ağırlığı olan TSMC yarı iletken fabrikasının günlük su tüketimi 156.000 ton olarak belirtiliyor. Bu da 60 olimpik havuz dolusu su demek. Tayvan’da barajların %10-20 seviyesine düştüğü ve haftanın belli günlerinde su kesintisi başladığı belirtiliyor. Nihai çipe ulaşana kadar 1000’den fazla adımının olduğu çip üretimi haftalar sürebiliyor ve üretimdeki kimyasal ve fiziksel işlemler, su yoğun işlemler.
Diğer yandan üreticiler de üretim kapasitelerini daha çok kazandıkları alanlarda kullanmayı tercih ediyorlar. Örneğin TSMC’nin gelirindeki otomobil sektörü payı %25’ten az ve firmanın diğer sektörlerin ihtiyaçlarına ağırlık vermesi gayet anlamlı.
Otomobil üreticileri de benzer şekilde çok daha fazla gelir getiren otomobillerin üretimi, diğerlerinin üretim sürecini durdurma şeklinde bir yönelim içindeler.
Türkiye’deki sanayi üretiminde de elbette yoğun şekilde yarı iletkenler kullanılıyor. Özellikle otomobil üretiminde önemli bir merkez olan Türkiye’nin üretimi aksıyor, fabrikalar yıllık tamir dönemlerini öne çekerek üretime ara veriyorlar.
Durum buyken ekonomisi yüksek teknolojiden büyük gelir üreten ABD’de de durum iyi değil. Her ne kadar ABD firmaları dünya çip satışlarının yarıya yakınını yapıyor olsalar da, üretimin %10 civarı ABD sınırları içinde oluyor. Trump’ın bir akıllı telefonu eline alarak ön yüzünü gösterip “bu bizim gururumuz”, arka yüzünü göstererek de “Made in China” yazısına ithafen “bu da utancımız” şeklindeki beyanı, ticaret savaşları ile üretimi tekrar ABD sınırları içine çekmeye çalışmasının sebebi de buydu.
Bugün de Biden, 40 milyar dolara yakın bir bütçe onayını da yanına alarak yarı iletken üretimini yurt içine çekmeye çalışıyor. Ticari büyüklükte yarı iletken malzeme, ara malzeme ve çip üretimi milyarlarca dolarlık yatırımlar gerektiriyor.
Türkiye, savunma sanayii ihtiyacına hitap edecek yarı iletken ve çip üretimi çalışmalarını güçlü şekilde yürütüyor. Ancak bu adımlar ticari pazarın yoğun talebine ulaşmaktan uzak ve üretim adedi olarak küçük adımlar. TÜBİTAK UEKAE YİTAL, Aselsan-Bilkent Nanomikro, ODTÜ MEMS bu alanda üretime dokunan önemli girişimler. Bunun yanında yurt dışında ürettirmek üzere tasarımı burada yapmak üzere çalışan firmalar da var.
TSMC gelecek 3 yılda 100 milyar dolar, Intel bir kısmı ABD tarafından fonlanacak 20 milyar dolar, Samsung 50 milyar dolar, Apple 1 milyar dolar yeni yatırım planladılar.
Hükümetin şu ana kadar attığı adımlar bu büyüklükteki yatırımı hükümetin doğrudan yapmaya istekli olmadığını gösteriyor. İnşaata alışmış sermayenin kısa vadede bu alanda milyarlarca dolarlık yatırım yapmasını beklemiyorum. Türkiye’nin, TSMC ve diğerleri gibi yurt dışındaki üreticileri ülkeye çekecek, her türlü teşvik ile Türkiye sınırları içinde üretim yatırımı yapmalarını sağlayacak adımları atması şart. Bunun olup olmayacağını Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’nda yeni açılan Mobilite çağrısı sonuçlarından göreceğiz.