Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası
Bugün, elektrikli araçların yaygınlaştığı bir akım başladı ve gittikçe hızlanıyor. Bunun haricinde diğer yenilikçi enerji kullanımları da çalışılıyor. Bunlardan bir tanesi de hidrojen yakıtlar. Bildiğimiz su (H2O), 2 hidrojen, 1 oksijen atomundan oluşan, doğanın temel yapı taşı bir molekül. Evrendeki elementlerin %75’inin hidrojen olduğu hesaplanıyor.
Bugün kullandığımız doğal gaz, metan (CH4), etan (C2H8), propan(C3H8), bütan (C4H10), karbondioksit (CO2), azot (N2), helyum(He) ve hidrojen sülfür (H2S) gibi bileşenlerden oluşan yanıcı bir gaz karışımı. Gördüğünüz gibi içinde hidrojen atomları bolca var.
Elektrik motorlarının bir alternatifi olarak, hidrojen içten yanmalı motorlar da gündeme gelmeye başladı. Hidrojen, hem bir yakıt olarak hem de bir enerji taşıyıcı ortam olarak, yani bir nevi pil olarak kullanılabiliyor. Hidrojen motorlar depoladıkları gaz ya da sıvılaştırılmış hidrojen gazını (H2), oksijen (O2) ile birleştirerek yakıyor. Oluşan itki de kinetik enerji olarak aktarılıyor. Bugün, Kaliforniya ve Japonya’da bazı üreticilerin hidrojen motorlu araçları satılmakta.
Hidrojen her yerde var gibi görünse de, bunu moleküllerin içinden ayrıştırıp tek başına depolamak bir enerji girdisi gerektiriyor. “Hidrojen üretimi için birincil enerji kaynağına ihtiyaç vardır. Bu kaynakların türüne göre hidrojen üretimi çeşitlendirilmektedir. Hidrojen yenilenebilir enerji ile elde edilmesi hâlinde “yeşil hidrojen”, fosil yakıtlardan karbondioksit (CO ) yakalama sistemleri kullanılarak üretilirse “mavi hidrojen”, fosil yakıtlardan piroliz gibi prosesler ile CO olmadan üretilirse “turkuaz hidrojen”, nükleer enerjiyle üretilirse “pembe hidrojen”, doğal gazın reformasyonundan elde edilirse “gri hidrojen” ve gazlaştırma yöntemiyle kömürden CO2 yakalamadan elde edilirse “kahverengi hidrojen” olarak tanımlanır.” [1]
Hidrojenin en bol olduğu hâli su gibi görünüyor, değil mi? Çünkü, denizlerde tonlarca su var. Sudan hidrojen üretmenin maliyeti ise H2’nin kilogramı başına 4-9 ABD doları iken, kömürden gazlaştırma ile üretim maliyeti 1-2 dolara kadar düşüyor. Elbette bu üretim yöntemlerinin doğaya bıraktıkları karbon, yani çevre kirliliği seviyeleri farklı. En temiz hidrojen, yeşil hidrojen olarak da adlandırılan su elektrolizinden elde edilen hidrojen ama daha pahalı.
Hidrojen bugün karbon yakıtların kullanıldığı hemen her alanda bir yakıt olarak kullanılabilir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yayınladığı “Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası”na göre, 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmak üzere hidrojen önemli bir araç olacak. Türkiye, 2030’a kadar elektrolizör kurulu gücünü 2 GW’a, 2035’e kadar 5 GW’a, 2053’e kadar ise 70 GW’a çıkarmayı hedefliyor. Ayrıca 2053’e kadar kullanılan doğal gazdaki hidrojen oranı %12’ye artırılacak. Yani doğadan elde edilen, bizim doğal gaz dediğimiz karışım içine, hidrojen, temiz bir enerji taşıyıcı bileşen olarak eklenecek.
Hidrojen gözümüzün önünde duran ama yeni kullanıma alınan bir değer, güneş ve rüzgâr gibi. Kullanım alanlarını bir başka yazıda ayrıca inceleyelim. Görünen o ki, hidrojen, elektrik, füzyon gibi birçok yeni enerji tipi hayatımıza dokunacak.
[1] https://enerji.gov.tr/Media/Dizin/SGB/tr/Kurumsal_Politikalar/HSP/ETKB_Hidrojen_Stratejik_Plan2023.pdf