Ekşi provokasyon
Depremin olması ve ilk travmanın atlatılması ile beraber sosyal medyada dezenformasyon ve bunun ötesinde provokasyon örnekleri hızla artmaya başladı. Ekşisözlük isimli sosyal medya sitesi de bu amaçla kullanılan mecralardan birisi oldu. Deprem sırasında depremin büyüklüğünü göz ardı ederek yetersizliklerin acımasızca dile getirildiği konu başlıkları oluşturulmaya başlandı.
Normalde bu tip sosyal mecraların, koordine hareketleri (yani trolleri) engellemeye yönelik yöntem ve algoritmaları vardır. Mesela, benzer içerikle bir konu başlığı sıklıkla açılmaya başlandı ve içerikte benzeşmeler varsa engellenmesi ya da teke düşürülmesi gibi. Ya da tek bir kullanıcının gündem belirleme çalışması gibi. Diğer yandan robot yazılımların da tespiti yapılıyor olmalıdır.
Bu sitenin de bu tip araç veya süreçleri olduğu bilinmesine rağmen bazı site kullanıcılarının ilgili yasaya aykırı içerikleri engellenmediği gibi, bu kullanıcıların yeni ve benzer içerikli başlıklar açarak herkesi bu başlıkların altına yönlendirdiği görüldü. Bu şekilde, sosyal medya, hükümetin başarısızlığı algısını oluşturmak üzere yönlendirildi.
Peki, bunun karşısında yazan yazarlar yok muydu? Birçok kişi de durumu objektif analiz etmeye, bu konuda başlıklar açmaya çalıştı. Her nasılsa sitenin kontrol algoritmaları burada çalıştı, bunlara engeller başladı.
Burada Twitter’ın bir seçim kampanyasında nasıl Biden yanlılarını kayırdığını anlatmıştım. Bu site de özgürlük adı altında kendini birtakım trollere kullandırtmayı tercih etti. Sonuçta da erişim engeli geldi.
Ekşisözlük’ü, tırnak içinde “özgürce” yazılabilecek ve anonim kalınabilen bir yer olarak bilirim. Yapılan birtakım hakaretler de buranın moderasyon mekanizması sayesinde kaldırılabiliyor ya da yalan bilgiler hukuk süreçlerine konu olup kaldırılabiliyor. Ancak, ani hararetin toplumun aleyhine olabileceği, yalan bilgilerin işini doğru yapanları töhmet altında bırakabileceği, kamu görevinin yapılmasını zorlaştırabildiği, halkın kışkırtılarak neredeyse bir ayaklanmaya teşvik edildiği durumlarda, bu moderasyon mekanizmaları ya çok yavaş kalıyor ya da site yöneticilerinin inisiyatifleri (belki siyasi görüşleri) ile beklendiği gibi çalıştırılmıyor.
Sonuçta, hükümet halkın sağlığını ve güvenliğini korumak adına kendisine yine halk tarafından verilmiş yetkiyi kullandı, yalan haberin yayılmasını engelledi, ülke güvenliği ve kamu sağlığını korudu, halk arasında korku, panik ve endişe oluşturma kastının ve kamu barışının bozulmasının önüne geçti. Tam da Dezenformasyonla Mücadele Yasası’nda belirtildiği şekilde.
Ben şahsen bu siteyi herhangi bir konuda insanların deneyimlerine ve görüşlerine ulaşmak, normalde belki tanımadığımız, tanışmadığımız millet fertlerinin görüşlerini görebildiğimiz bir yer olarak görürdüm. Bu bir gazeteci için de, bir siyasetçi için de önemlidir; politika da herkesin talebinin farkında olarak genel faydayı gözetmelidir. Bu amaçla bu ve diğer sitelerin işler olmasını da önemsiyorum, ancak hukuku kimse ayaklar altına alamaz. Şu bilinmelidir, bir kişinin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yere kadardır, yalan haber ve dezenformasyonun engellenmesi halkın faydası için çok ama çok önemlidir.