Ümityahu'nun dönem dönem serüvenleri
ÜMİTYAHU’NUN DÖNEM DÖNEM SERÜVENLERİ
Türk filmlerinde denk geldiğimiz “Durun siz evlenemezsiniz. Siz kardeşsiniz”, “Durun kavga etmeyin. Siz kardeşsiniz”, Durun Öldürmeyin Birbirinizi. Siz Kardeşsiniz” gibi sahneler vardır. FETÖ’cü Emre Uslu ve kaos mikseri Ümit Özdağ arasındaki sosyal medya atışmasını görünce aklıma bu sahneler geldi. Benim de “Durun neyin kavgasını ediyorsunuz. Siz kardeşsiniz” diyesim geldi.
FETÖ’cü Emre Uslu, Fatih camisinde imamın bıçaklı saldırıya uğramasını “Tüm bu eylemlerin arkasından nedense hep Ümit Özdağ’ın gençlik yapılanması çıkıyor.” twiti attı. Kaos mikseri Ümit Özdağ ise ona “Bak sen, FETÖ’nün çok sevgili torunu olduğu için polis maaşını alıp seyahat etme korkusu raporu ile yıllarca Türk halkının parası ile ABD’de yaşayan Emre Uslu’da Zafer Partisi’ne karşı diğer tosuncuklar ile omuz omuza. Ama Emre’nin derdi başka. Değil mi Emre? İfşa oldunuz.” cevabını verdi. Bunun üzerine FETÖ’cü Emre Uslu yeniden “Evet, ‘28 Şubat sürecinde İsrail/Mossad ile asker arasındaki iletişim kurup Erbakan’ın devrilmesinde kritik rol oynayan, bunun için sık sık İsrail’e gidip gelen kişilerden biri olan Ümit Özdağ yeniden devreye sokuldu.” cevabını verdi.
15 Temmuz hain darbe girişimine kadar aralarından su sızmayan bu dostlara ne oldu ki böyle?
FETÖ’cü Emre Uslu, 15 Temmuz’dan iki ay önce benim yazılarımın altına “Ümit Özdağ'ı tanırım HOCAMDIR. Benim Ümit Özdağ'a büyük saygım var ve bu sizin twitlerinizle yıkılmaz.” diyordu. Şimdi ise birbirini twitlerle yıkmaya çalışıyorlar.
FETÖ’cü Emre Uslu böyle derken kaos mikseri Ümit Özdağ da ona karşı boş durmuyordu.
Emre Uslu biliyorsunuz Ümit Özdağ'ın kurucusu olduğu 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü internet sayfasında ve dergisinde yazarlık yapmış birisidir. Ben, 15 Temmuz sonrası bunları yazana kadar adı ve fotoğrafı bu kurumun resmi sayfasında duruyordu, ben yazınca silmek zorunda kalmışlardı.
Hal bu iken, şimdi bu kavganın sebebi nedir?
“Bakın bakın bize FETÖ’cülerde saldırıyor” diyerek sıkıştıkları köşede biraz oksijen almak mıdır gaye? Bunun adına da “Kontrollü gerginlik stratejisi” diyorlar. 2013 yılında da Emre Uslu açıktan “Bu aralar Ümit Özdağ'a selam versek sürece zarar vermiş olur muyuz?” diye twit atmış, Ümit Özdağ’da “Emre Uslu şimdi gördüm umarım Başbakan görmez” şeklinde yanıt vermişti. Sanırım şimdi de kavga ediyor görüntüsünde oksijen almasına katkı sağlıyor.
Bu dostluğun hatırına sosyal medya repliğindeki gibi “Lokman ver oğlum müziği” diyoruz. Ve Zeki Müren’den “Eski Dost Düşman Olmaz” şarkısını dinliyoruz:
“Eski dost düşman olmaz deyipte sitem etme
Ayrılığın yükünü yalnız bana yükleme
Ne zaman gelirsen gel başıma tac olursun
Sen benim eski değil eskimeyen dostumsun
Yollarımız ayrı ayrı kalplerimiz bir olsa da
Herşey seni hatırlatır kurumuş bir gül olsa da
Kim ayırdı bizi bizden, kadere dur diyemedik
Ne yazık ki o günlerin değerini bilemedik”
Kaos mikseri Ümit Özdağ, Polis Akademisi’nden sadece Emre Uslu ile dostluk yaşamıyordu. Firari FETÖ’cü Önder Aytaç’ın “Evet görüştük. Zaman zaman da konuşur görüşürdük Ümit Hoca ile ortak çıktığımız TV tartışma programlarında vs. Ben Hocaefendi adına diye görüşmek istedi benimle talep Ümit Özdağ'dan geldi bana. O da dönemin …. başkanı adına görüşmek istediğini ifade etmişti. Ümit Özdağ ile Ankara kalede tarihi bir restoranda, Beyaz TV’de program kulislerinde, Ankara’da havalimanına giderken defaatle görüşmelerimiz oldu.” şeklindeki açıklamasıyla da onunla sıkı dostluk içinde olduğu ortaya çıkmıştı.
"Türkiye'ye ne zaman geleceksin?" diye soranlara 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden bir yıl öncesinden "Temmuz 2016'ya biletimi alın" diye tarih veren Emre Uslu ile kaos mikseri Ümit Özdağ ne zaman yan yana anılsa aklıma Ümit Özdağ’ın bana şahitlerin huzurunda söylediği ve bir türlü cevabını veremediği diyaloglar aklıma geliyor.
Bu diyaloglarla ilgili önce 19 Temmuz 2016 tarihindeki “SORGULAYACAĞIZ VE CEVABIMIZI BULACAĞIZ! ÜMİTLİYİZ!” başlıklı yazıda “Aylardır içine düştüğü hali sorguluyorum. Ama cevap vererek sorgulamaya katkı sağlamıyor. 15 Temmuz darbe girişimi öncesi çok yazdım "çıtı" çıkmadı. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası da üzerinde özenle durarak sorgulamaya devam ediyorum. Bu sorguladığım kişi, kendini çok uyanık sanan ama hep gizli ajandasından sayfalar dökerek ilerleyen Prof. Dr. Ümit Özdağ isimli şahıstır.
Sorgulamamın ana omurgasını, şahitlerinde olduğu makam odasında, bizzat yüzüme "2005 yılında Sayın Genel Başkanım bana bir oda, bir makam verse, gel Ümit şurada çalış dese hiçbir mesele olmaz, hatta beni muhalif olarak da bitirirdi" demesinden bir-iki ay sonra, MHP Genel Başkan yardımcılığı görevinden istifa ederek ayrılması oluşturmaktadır.
Kim tehdit etti ki, kim ne vaat etti ki, arzuladığı makamı ve odasını da aldığı halde, bu sözüne rağmen bırakıp gitti?
Bu kadar makam ve oda meraklısı olan birisi, MHP Genel Başkan yardımcılığı gibi bir makamı ve büyük bir odayı neyin karşılığında bırakmıştır?
Hem de benim gibi onun aldığı nefesi takip eden birisine dediği sözü ortada iken…
Bana o görüşmede birde "Bu dönem çok farklı bir dönem, başka bir döneme benzemiyor" demişti. Sorgulamamın omurgasını işte bu noktada tutmak istiyorum. Ve sorguluyorum, şüpheyle bakıyorum.
Herkesi de aynı noktaya odaklamak istiyorum.
MHP Genel Başkan adaylığı noktasında hiçbir şansı olmayan, gittiği yerlerde 50-100 kişiyle karşılanan, olağanüstü kongre için kendisinin topladığı 5 tane imzası olmayan bir adam, kimin telkini ile MHP Genel Başkan yardımcılığı gibi bir görevden istifa eder ki?
Hem de kendini milletvekili yapan bir lidere, her türlü nankörlüğü, vefasızlığı yaparak, kimin uyarısıyla hançeri saplayıp gitmiştir?” cümlelerini yazmıştım.
5 Temmuz 2017 tarihindeki “ÜMİT ÖZDAĞ KONUSUNU ÇÖZECEK OLAN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DIR!” yazımda da şunları yazmıştım:
“MHP Genel Başkan Yardımcısı iken makam odasına geçirdiği ameliyat üzerine "geçmiş olsuna" gittiğim Ümit Özdağ konusunda da kendi iddiamı hala diri tutuyorum. Ümit Özdağ 15 Temmuz'u bildiği için MHP'deki görevlerinden istifa etmiştir! Makam odasında Prof. Dr. Celalettin Yavuz ve gazetemiz yazarlarından İsmail Özdemir olmak üzere dördümüz otururken geçmişten söz ederken bize "Devlet bey bana 2004 yılında gel Ümit odan bu, makamın şu dese ben asla muhalif olmazdım ve beni de tamamen bitirmiş olurdu" demiş, bende bunun üzerine "Şimdi aldığınız oda ve makama bakınca sizi tümden bitirdi o halde" şeklinde espri yapmıştım. Ve bu sözlerin üzerinden 15-20 dakika sonra öyle bir cümle daha kurdu ki, zaten filmin koptuğu yer o cümlede yatıyor:
"Türkiye'de farklı gelişmeler oluyor, olacak"
Zaten bu görüşmeden 1-2 hafta sonra istifa etmiştir.
"Bir oda ve bir makam verilse asla muhalif olmazdım" diyen birisi, bunlar verildiği halde baskın gelen "Türkiye'de farklı gelişmeler oluyor, olacak" içinde yatan bazı mesajlardan dolayı mı MHP'deki görevlerinden apar- topar istifa edip kaçmıştır?”
***
Bu sorgulamayı bu tarihlerden önce de sonra da defalarca yapmıştım.
MHP’yi aldığı işaretle böyle terk eden Ümit Özdağ, “Bu parti Ülkücü olmayacak” dediği Meral Akşener’in kurduğu partiye katılmış, orada milletvekili ve Genel Başkan yardımcısı olmuştu. İlk zamanlar öyle bir haldeydi ki, Meral Akşener’in partisi içinde hangi ihanet varsa kraldan çok kralcı tavırlarla bu örtbas etmeye çalışıyordu. CIA'nin yasal penceresi olarak bilinen National Endowment for Democracy (NED) adlı kuruluşla bağlantılı Denge Denetleme Ağı'nda etkili ve yetkili birinin İP içinde deşifre olmasını o engellemeye çalışıyordu. Teröristbaşı Öcalan’a ait “Eşit vatandaşlık” kavramının parti programında yer almasını da "İYİ parti programında NATO'ya bağlılık ve eşit vatandaşlık kavramlarının olduğu iftirasıdır. Oysa parti programında eşit vatandaşlıkla ilgili hiçbir ifade yoktur." diye savunmaya kalkmıştı. Sonra hepsinde de rezil olmuş, bu suçlamaların hepsi ispat edilmişti. Ben de o günlerde “İYİ YALANLAR, İYİ TİYATRO! BAŞROL OYUNCU: KAFASI İYİ ÜMİT ÖZDAĞ” başlıklı yazıyla bu ispatlara katkı sağlamıştım.
Şimdi milliyetçi-Türkçü maskesiyle gezen Ümit Özdağ İP’nin yöneticisiyken 2019 yerel seçimlerinde zerre CHP-HDP-İP ittifakından rahatsızlık duymamıştı. Bu ittifaka Kandil’den, HDP’den ve terörist Demirtaş’tan gelen destek açıklamalarına tepki göstermediği gibi, seçimlerden sonra “Galiplerden birisi de hiç şüphesiz Selahattin Demirtaş’tır.” diyerek CHP’nin İstanbul galibiyetine PKK’lı teröristi referans göstermişti. Ne olduysa sonradan Meral Akşener’in HDP/Demirtaş sevdasına ve benzeri sebeplere tepki gösterip bu partiden ayrılarak kimin Zafer’i için koşturduğu belli olmayan bir parti kurmuştur.
Son seçimlerin 2.turunda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bakanlık karşılığında destek verebileceğini iletmiş, oradan yüz bulamayınca da PKK’nın siyasi uzantısı Yeşil Sol ile birlikte Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemiştir. 2019 yılında nasıl HDP’li ittifaktan rahatsız olmadıysa, bu son seçimlerde de Yeşil Sol ittifakına sesini çıkarmamıştır. Kemal Kılıçdaroğlu’na milletin huzurunda “PKK’nın siyasi uzantısı Yeşil Sol ile yaptığınız anlaşmaları bozun. PKK’yı lanetleyin. Size ondan sonra destek verelim” dememiş, gizli protokol yaparak ondan bakanlık koparmaya çalışmıştı. Nasıl milliyetçilik, nasıl Türkçülükse bu!
Şimdi sığınmacı karşıtlığını körükleyerek siyasette tutunmaya çalışıyor. Oysa İP Genel Başkan Yardımcısı iken Türkiye’nin Suriye üzerinde güvenlik bölgesi oluşturmak için yaptığı Zeytin Dalı Operasyonu’na karşı çıkıyordu. Sen, sınırımızdaki terör örgütü YPG’ye vurulacak darbeye karşı çık, sonra sığınmacıları mancınıkla atma esprileri yap! Ümit Özdağ’ın karakteri ve zekâsı işte budur.
Bu adamın kışkırttığı gençler üzerinden Türkiye’nin başına bir kaos gelecek görünmektedir. Son zamanlarda ülkemizde artan provokasyonlara bakın hep bu adamın fikren zehirlediği kişiler tarafından gerçekleşmektedir.
“Filistin davası, Türk milletinin davası değildir” diyerek mazlumlara yönelik vahşette tarafını seçen Ümit Özdağ’ın kimlerle emperyalist gönül ilişkisi olduğu anlaşıldığı gibi "Rabbim İsrail ordusuna güç kuvvet versin" diyen bu partinin yöneticilerinin kime çalıştığı da anlaşılmıştır. Bu partinin trolü gibi çalışan bir kadının 7 Ekim sonrası İsrail ordusuna katılmasını da unutmamak lazımdır. Uçan kuşa twit atan Ümit Özdağ, Siyonist yaratık Netanyahu’nun oğlu Yair Netanyahu “Özgür Kürdistan” paylaşımı yaptığında ise bu durduğu noktaya hizmeti sürdürmek için sessizliğe gömülmüştü. Kendini bu ailenin bir ferdi Ümityahu olarak görüyor herhalde…
Kaos, kriz, çatışma, provakasyon, provokatör, casus, ajan gibi kavramların en çok konuşulduğu ve tartışıldığı bu süreçte Türk devletinin her manada çok dikkatli olması gerekiyor, Ümit Özdağ gibi adamların bu atmosferdeki rolünü de gözden kaçırmamak gerekiyor.