Gelişmelere yabancı başkentlerden bakmak!
Sol siyasetin, medyanın, sanatçının, belediye başkanının, akademisyenin Suriye’deki son gelişmeler karşısında “ya tutarsa” modelindeki yorumlarını görüyorsunuz değil mi? Elbette sadece Suriye değil, her konuda böyleler. Ama güncel ve yoğunlaşılmış gündem olduğu için Suriye’ye özel parantez açma ihtiyacı hissettim.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Atatürk’ün partisine yakışmayacak bir zihniyeti CHP’ye yerleştirdiği malum. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye’deki gelişmeleri Türkiye penceresinden göremediği, olayları okuyamadığı 2014 yılında kurduğu “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” cümlesinden anlaşılmıştı. Anlık bir gafletle söylemediği, ilerleyen yıllardaki benzer açıklamaları ve bu yöndeki siyasi duruşuyla netleşmişti. 2019 yılında da katıldığı televizyon programında sunucu Didem Arslan Yılmaz “Türkiye’nin beka sorunu olmayacak diyorsunuz da Suriye’nin kuzeyindeki Amerika’nın varlığını ve oradaki silahlı güçleri, YPG’yi nasıl desteklediğini biliyorsunuz” tespiti yaparken, Kemal Kılıçdaroğlu “Onlar bize mi saldıracaklar? Hayır efendim.” cevabını vermişti. Tüzüğünde "18 yaşını dolduran kişi Önder Apo'nun demokratik uygarlık çizgisine, parti programına ve yönetmeliğine inanır ve yaşamına uygular." yazan PYD’ye (YPG) karşı böyle bir bakışa sahip olan Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra Zeytin Dalı Operasyonu’na “Afrin’e girmeyelim” diye karşı çıkmış, HDP ile birlikte sınır ötesi operasyon tezkerelerine “Hayır” oyu vermişti. Kemal Kılıçdaroğlu, Türk devletinin Suriye’deki terörle mücadelesine hep bariyer kurmaya çalışmıştı. O, CHP’nin başından gitti ama zihniyeti olduğu gibi duruyor.
CHP’nin tüm unsurları Suriye’deki gelişmelere bir türlü Türkiye’nin gözünden bakmıyor ve Türk devletinin mücadelesine zerre kadar destek vermiyorlar. ABD’nin, İsrail’in, Rusya’nın, İran’ın, Esad’ın, YPG’nin (PKK) gözüyle bakıyorlar ama bir gün olsun Türkiye gözüyle bakmayı düşünemiyorlar yahut DNA’ları bozulduğu için bakmaları bir türlü mümkün olmuyor.
Dikkat edin, CHP’nin siyaset, medya, akademisyen, sanatçı, sivil toplum kuruluş unsurları ısrarla Türkiye’yi suçlayan, yargılayan bir kara propaganda üretiyorlar. Türkiye, Suriye üzerinde ne adım atarsa atsın “direkt suçlu Türkiye” muamelesi yapıyorlar. Halep kalesine asılan, Emevi camisinin içinde açılan Türk bayrağı bile CHP unsurlarını bir hayli rahatsız etti.
CHP’nin merhum genel başkanlarından Deniz Baykal, mevcut CHP’lilere göre elbette olaylara daha milli ve Ankara merkezli bakabiliyordu. Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel’in aksine “Türkiye’nin YPG’yi bombalama hakkı var” diyerek terörle mücadeleyi destekliyor ve Halep’in tarihi kimliğine önem verdiğini şu sözlerle destekliyordu:
"Azez-Halep hattını açık tutmak için Türkiye'nin bombalama hakkı vardır. Şu anlık bu bombalamaların etkili olduğu anlaşılıyor. Güneyden Halep'e sızma planı olduğu anlaşılıyor. Halep Sünni İslam kentidir. Bu kenti Rusya'nın, Esad'ın himayesine teslim etmek üzerine bir politikayı çok ciddi sorgulamak lazım. Niye göçüyor insanlar? Orada Halep'te bir katliam var. Tarihi kimliği değiştirecek süreç yaşanırken 'durun', 'bekleyin' veya 'izleyin' demek doğru olmuyor. Ortadoğu'da artık gücü yeten gücü yetene. IŞİD'le mücadele etmeye geliyorum diyor, Bayırbucak Türkmenlerini bombalıyorlar."
CHP, Türk devletinin terör örgütü YPG’ye karşı mücadelesini desteklemediği gibi, bir gün olsun orada Türkiye’nin desteğiyle ön cephe kurarak bu mücadeleyi üstlenmiş Suriye Milli Ordusu’na da destek vermediler… Uluslararası hukuk, komşunun içişleri martavallarını geçsinler… Suriye’de birçok bölgeyi işgal etmiş terör örgütü YPG’ye “YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum” demesini biliyorlar ama…
Türkiye, Suriye’de zorda kalsa inanın zil takıp oynayacaklar. O yüzden Türkiye ne adım atarsa atsın muhakkak anında tam tersi pozisyona geçiyorlar. A hamlesini yaparsan “Niye B’yi yapmadın?” diyorlar, B hamlesi yaparsan “Niye A’yı yapmadın?” diyorlar.
Terör örgütü YPG’yi övüyorlar, savunuyorlar, YPG’ye operasyon yapılacağı vakit ilk bunlar karşı çıkıyor. Sonra da ABD terör örgütü YPG’ye silah yardımı yapmayı sürdürünce de “Hadi niye bir şey yapmıyorsunuz” diye hükümeti suçluyorlar. Oysa elinde ABD silahı olan terör örgütü YPG’ye karşı Türk devletinin yapmış olduğu Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı operasyonları tüm bu zırvalamalara rağmen yapılmıştı. CHP, “Beşar Esad ile Türkiye-Suriye ilişkisini normalleştirmek için niçin görüşmüyorsunuz?” diye ortalığı yıkıyor, AK Parti hükümeti Beşar Esad’a normalleşme için çağrılarda bulunuyor, adım atıyor; bu sefer de CHP, Beşar Esad’a “Erdoğan’ın günleri sayılı. Herhangi bir görüşme seçimin geleceğini etkileyebilir. Bizim iktidarımızda Suriye yönetiminin tazminat dâhil bütün talepleri karşılanacak. İdlib dâhil Suriye topraklarındaki tüm askerleri çekme sözü veriyoruz” mektubunu yazabiliyor.
CHP ve birleşenlerinin yeni propaganda oyunu İsrail üzerinden şekillenmektedir. Gazze vahşeti başladığı günden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli, İsrail’in bölgedeki işgalci, yayılmacı planlarını, Türkiye’deki hedeflerini anlatırken; bu uyarıları basite alan, İsrail’in Türkiye dostu olduğunu söyleyen, Gazze’deki vahşet karşısında duyarsız kalmamızı isteyen kim varsa şimdi harekete geçtiler ve CHP fonlu televizyon kanallarından yine Türkiye’nin Suriye’deki terörle mücadelesini sulandırmaya çalışıyorlar. Şimdi aynı adamlar İsrail’in Kürdistan kurmaya çalıştığı söyleyerek, onun üzerinden hükümetin Suriye duruşunu, orada terör örgütü YPG’ye karşı mücadelesini gölgeleme çabasındalar.
Aylar önce "Türkiye nasıl oldu da böylesine Yahudi düşmanı haline getirildi? Nasıl oldu da Türk vatandaşlarının çoğu antisemitist hale getirildi? Nasıl oldu da Türkiye İsrail'i resmen soykırımla suçlar hale geldi?” diyen CHP’li Yılmaz Özdil, şimdi Suriye, Şam, Emevi cami nutukları atıyor. Aklınca Suriye’de dönen olayları anlatıyor. Bu Yılmaz Özdil’i hatırlayın, Türk Ordusu’nun gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Operasyonu ile dalga geçiyordu. Diyorum ya bu CHP’nin tüm unsurları gerçekten tuhaf…
İnanın, Türkiye’yi ilgilendiren her konuda bunlar böyle… Bir de CHP’nin dış politika konusunda birbirlerinden farkları varmış gibi Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel birbirine girmiş…
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in gazeteci Murat Yetkin’in 'Meraklısı İçin Ortadoğu Kitabı'nda CHP’nin neden yer almadığı konusunda verdiği özeleştiride "CHP Ortadoğu kitabında neden yok? Çünkü yoktuk. Her şeyi yazmışsınız. Yazılacak bir şey yapsaydık onu da yazardınız" demesi üzerine, Kemal Kılıçdaroğlu da “O dönem bu faaliyetlerde bulunan arkadaşlarımız tasfiye edilmemiş olsaydı, bilgi ve fikirlerine başvurulmuş olsaydı, 'Hiçbir şey yapılmadı' yanlışına düşülmezdi.” cevabını vermiş… Özgür Kemal’i, Kemal Özgür’ü beğenmiyor. Oysa ikisinin birbirinden farkı yok. Şu hale bakar mısınız?
“CHP, terör örgütü YPG, Suriye üzerinde devlet kursun dedi” dersek sadece ve sadece CHP’nin Suriye politikasının özetini yapmış oluruz. CHP hiçbir dış politikayı okuyamadığı gibi, hiçbir dış politikada da olaylara Türkiye’nin menfaatleri penceresinden bakmadı/ bakamadı.
CHP, Atatürk’ün kurduğu CHP ayarlarına dönmezse, bundan sonra da bol bol Türkiye’ye ihanetlerini izleyeceğiz. CHP’nin meselesi dış politikasının olmaması değildir. Aslında dış politikası mevcut. O da Türkiye’nin her meselesine yabancı ülkelerin başkentinden bakıp, onlara çalışmasıdır.