25 Aralık 2024
weather
9°
Twitter
Facebook
Instagram

Siyonistler; Şam, Kudüs, Tel Aviv mesajını iyi anlayın

YAYINLAMA:
Siyonistler; Şam, Kudüs, Tel Aviv mesajını iyi anlayın

15 Temmuz hain darbe girişime karşı milli duruşuyla hafızalara kazınmış, Suriye’deki terör örgütlerine karşı Fırat Kalkanı operasyonunu başarıyla yönetmiş, geçmiş dönem ki Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın beraber çalıştığı döneme dair “Suriye’deki terörle mücadelede en ön safta korkusuzca ilk koşan yiğit” olarak tarif ettiği Suriye Milli Ordusu 2.Kolordu Özel Kuvvetler Genel Komutanı Seyf Ebubekir Polat geçtiğimiz günlerde bir röportaj daha verdi. Röportajında bize göre çok da tuhaf olmayan "Esirler arasında Kandil’den, ABD’den, İsrail’den, İran’dan gelenler var" bilgisini verdi. Teröristlerle ilgi bu bilgiyi verince ve İsrail-İran ikilisini beraber anınca direkt aklıma önce Necip Fazıl Kısakürek’in “Ey düşmanımsen benim ifadem ve hızımsınGündüz geceye muhtaçbana da sen lazımsın!” sözü ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin son konuşmasındaki “Şam’a gözünü dikenin Tel Aviv’de, Kudüs’te Osmanlı şamarını yiyeceğini hiç kimse de unutmamalıdır.

Tarih bize diyor ki, Kudüs’ün ilk durağı Şam’dır.

Şam güvendeyse günü geldiğinde Kudüs’te güvende olacaktır.

Hz.Ömer 636’da önce Şam’ı aldı, sonra 637’de Kudüs’ü.

Selahattin Eyyubi 1184’de önce Şam’ı aldı, sonra 1187’de Kudüs’ü.

Yavuz Sultan Selim önce 1516’da Şam’ı aldı, sonra da Kudüs’e mührünü bastı.

Golan’da diş gösterenlerin, Şam’a parmak sallayanların azı dişini Kudüs’te sökmek sadece bir zaman meselesidir.

Bu itibarla İsrail yanlıştan derhal dönmelidir.

Bizim Siyonist alçaklığa eyvallahımız yoktur, korkumuz yoktur, ayranımız kabarmaya görsün, gerisini düşünecek olanlar bellidir.

Zeytindağı’nın manzarasına duyduğumuz özlem, Kudüs’ün hatıralarıyla kavrulan gönül dünyamız, tıpkı tek bir damlayla taşacak noktaya gelmiştir.” sözleri aklıma geldi.

İran ve İsrail birbirine düşman görünerek kendi eylem ve söylemlerini meşrulaştıran ve Türkiye’ye düşman unsurları koruma ve yönlendirmede ortaklık yapan devletlerdir. İran, “Beşar Esad’ı koruyoruz” havasında ABD-İsrail destekli terör örgütü YPG’ye hiç dokunmadı. İsrail ise Hamas’ı terör örgütü gösterip Gazze’de soykırım yaparken, gerçekte terör örgütü olan YPG’yı (PKK) kendi Vadedilmiş Topraklar hedefi için kullanmaya çalışıyor.

İsrailli Knesset üyesi ve Arap Değişim Hareketi Başkanı Dr. Ahmed Tibi’nin "Esad rejimi düştükten sonra Ortadoğu'da ayakta kalan tek diktatör sensin" diye tarif ettiği Netanyahu’nun “Kendi ülkesinde Kürt köylerini bombalayan” diyerek Türkiye’nin terörle mücadelesine yönelik çamur atması hem Türkiye’ye hem PKK’ya karşı bakış açısını ortaya koymaktadır.

Soykırımcı katil Netanyahu’nun bu gidişatı bir gün İsrail ile Türkiye’yi karşı karşıya getirecek görünüyor. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Telaviv, Kudüs uyarıları bunun için... İsrail kuduz köpek gibi Gazze’ye dalmış, Yemen’e, Suriye’ye, Lübnan’a da ara ara bulaşmaktadır. 

Dünyada hiçbir diktatör sürdürülebilir sistem kuramamıştır. Dünyada çok can yaksalar da gün geldiğinde bedelini ağır bir şekilde ödemişlerdir. Nemrut’tan, Firavun’dan bu yana diktatörlerin, zalimlerin hayatına bir bakın ne olmuş…

Yüce Allah’ın “Allah'ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir.” (İbrahim Suresi 42. Ayet) uyardığı akıbet elbette bir gün Netanyahu denen yaratığı da bulacaktır. Değerli sanatçımız Atilla Yılmaz’ın seslendirdiği Leke şiirindeki “Bugün sabreyleyenler, bir gün bezecekler / Tutup başlarını, taşlarla ezecekler.” şeklindeki tarif bir gün elbet Netanyahu’ya uygulanacaktır. Bundan hiç şüphemiz yoktur. İsrail bombasıyla öldürdüğü on binlerce masumla binlerce bebeğin ahı bir gün Netanyahu ve yaratık ordusundan hesap sorulmasını sağlayacaktır. Bu hesabı Türkiye’nin sorması en büyük temennimdir. O soykırımcı, PKK destekçisi, katil Netanyahu’nun terör örgütü PKK’ya yaşam alanı olarak düşündüğü Davut Koridoruna gömmeyi Türk milletine nasip eyle Allah’ım…

İsrail’in bölgedeki yayılmacı, işgalci, soykırımcı ilerleyişi durdurulmadan bölgeye huzur gelmesi mümkün değildir. “Ukrayna-Rusya savaşını bitireceğim” diyen ABD Başkanı Trump’un İsrail’in soykırımcı vahşetlerine henüz bir şey dememiş olması, Batı’nın çifte standart siciline birini daha eklemektedir. Mazlumların feryadı Gazze’de yürek parçalıyor ama dünya artık vahşeti sıradan bir olay gibi izliyor. Bu durum inanın katlanılır gibi değil. Türkiye’nin tüm çabası İsrail’in bölgede kan dökmesinin, kaos çıkarmasının önüne geçmek adınadır. Suriye’de yeni yönetimle birlikte güçlü zemin oluşturacak Türkiye muhakkak bir gün MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği “Osmanlı şamarını” yiyecektir. Bu insanlık ve dünya huzuru için şart olmuştur. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *