Eğip bükmeden…
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin uzattığı eli ve yaptığı çağrıları bağlamından koparmak adına her yola başvuruldu.
Yeni bir çözüm sürecinin pişirildiği savunuldu.
Her şeyin yeni anayasa uğruna yapıldığı söylendi.
***
Bölücülüğün tasfiye edileceğini işitenler ne yapağını şaşırdı.
Terörün biteceğini duyanlar her gün yeni bir deli saçmasını tedavüle sokmaktan geri durmadı.
Örneğin…
MHP “PKK lağvedilmeli” dedi.
AK Parti de aynı açıklamayı yaptı.
Her yönüyle PKK terörünü bitirmeyi hedeflediği açık olan bu ifadelerin PKK’nın lehine beyanlar olduğu ortaya atıldı.
İki parti arasında görüş ayrılığı yaşandığı iddia edildi.
***
İddiaların ardı arkası kesilmedi.
Her şeyin seçim odaklı bir düşüncenin ürünü olduğu ileri sürüldü.
Bu fitneyi işleyenler arasında siyasetçisinden gazetecisine, hukukçusundan akademisyenine, eski askerinden siyaset eskilerine, kısaca ne ararsan vardı.
İstisnasız tüm yorumcular “aldığım duyum”, “görüştüğüm yetkilinin ifadeleri” gibi cümleler kurdu fakat söz konusu ulaştığı bilginin tam adresini vermek olduğunda kulağının üzerine yattı.
Gazete köşeleri, televizyon ekranları, meclis kürsüleri ve sosyal medya mecraları aylardır yalan rüzgarı estirmek için kullanıldı.
***
Oysa ortada niyet okuması yapılacak bir durum yoktu.
Mesajlar çok açık, çok netti.
“Türkiye partisi olun”, “Terörle aranıza mesafe koyun”, “İmralı’daki terör örgütü elebaşı PKK’yı lağvettiğini açıklasın”, “Kardeşliğimize zeval gelmesin” şeklinde ifade edilen açıklamaların ardında aranacak ne vardı?
Öküz altında buzağı aramaya meraklı olanlar ve geçmişte PKK’nın siyasi uzantısıyla her türlü işbirliği yapmış olmalarına rağmen onlardan bir gün terörle aralarına mesafe koymalarını istemeyenler için çok şey vardı.
Onlara göre Türk-Kürt kardeşliği pazarlık unsuru yapılıyor, bölünmeye kapı aralanıyor, Türkiye’nin geleceği tehlikeye atılıyordu.
***
DEM-İmralı görüşmesi öncesi durum buydu.
Görüşmenin ardından tüm bunlara “Türkiye terör örgütü elebaşı Öcalan’ı muhatap aldığı ve ondan medet umduğu” zırvası eklendi.
Bugüne kadar hadiseyi basite indirmek uğruna kılıktan kılığa girildi.
Sorunun çözümü için gövdesini taşın altına koyan siyasilere akıl vermeye bile kalkıldı.
***
Meseleyi sulandırmak için birçok yola başvuranlar her şeyi yaptı, konuyla ilgili bir tek kendi görüşlerini açıklamadı.
Madem Cumhur İttifakı’nın izlediği yol yol değildi, bu yolun sonu iddia edildiği gibi huzur içinde terörsüz Türkiye’ye çıkmıyordu, peki sizin Türkiye’yi terör belasından kurtaracağına inandığınız öneriniz neydi?
“Terör sorunu nasıl yok edilir” sorusu neden cevaplanmadı?
Sözü eğip bükmeden bir öneride bulunmak mı çok zordu, yoksa terörü bitirmek için atılan adımları çarpıtmak mı daha kolaydı?
