Kalabalık yalnızlık
2024 geride kaldı…
Yaşadıklarımızla, yaşayamadıklarımızla…
Umutlarımızla, umutsuzluklarımızla…
Sevindiklerimizle, üzüldüklerimizle…
Başardıklarımızla, başaramadıklarımızla…
Kalabalıklarda yalnızlarımızla…
Türk Dil Kurumu'nun 2024 yılı kelimesi oylamasında "kalabalık yalnızlık" seçildi. Yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı oylamada, dijital çağda bireylerin kalabalıklar içinde yalnız hissettiğini vurgulayan bu kavram öne çıktı.
Birbirlerinin zıddı gibi duran ‘kalabalık’ ile ‘yalnızlık’ halinin aynı anda var olabilmesi çağımızda paradoksal bir şekilde karşımıza çıktı.
TUİK verilerine göre, Türkiye’de şehirlerde yaşayanların oranı yüzde 93 iken, belde ve köylerde yüzde 7 olduğu tespit edildi. Hal böyle iken, kalabalık şehirlerde, kalabalık ortamlarda ve hatta etrafında birçok insan olmasına rağmen bile insanların kendilerini yalnız hissedebiliyor olması şaşırtıcı değil mi?
Sosyolojik, psikolojik, iletişimsel gerekçelerle açıklanabilen bu duruma çağımızın en önemli sorunlarından biri "kalabalık yalnızlık" deniyor.
Covid-19 pandemi sürecinin önemli bir sloganı vardı: “Sosyal mesafenizi koruyun!”. Aslında burada kastedilen “fiziksel mesafe” idi. Günümüzde insanlar fiziksel olarak yalnız olmasa bile, sosyal olarak kendini yalnız hissetmekte.
Yalnızlık insanın kendi iç dünyasına kapanması ve dış dünya ile bağlarını koparma aşamasına gelmesidir. Yalnızlık en temelinde insana acı veren ve umutsuzluğa sürükleyen bir duygu durumudur.
İnsanın tek başınalığı ve yalnız yaşaması ‘somut yalnızlık’ iken, yaşadığı sosyal çevre içinde kendini izole edilmiş algılaması ‘kalabalık yalnızlık’ olarak tanımlanabilir.
Kalabalık yalnızlık sanıldığı gibi her zaman insan psikolojisi üstünde olumsuz sonuçlar doğurmaz. Bazen yalnızlık insanın yaratıcı yönünü geliştirmesine yardımcı olabilir. Buna rağmen yalnızlık modern dünyada tüm insanların yaşayabileceği, önemli problemlere neden olabilen ve mücadele edilmesi gereken ortak bir duygu durumdur.
Olması gereken insanın yaşadığı toplum, aile, arkadaşlar ve sosyal çevresi ile ayrılmaz bir bütünlük içinde yaşamasıdır.
Gelişen teknoloji ve bunların aşırı ve kontrolsüz kullanımı, gerçekte elde edemediği sosyalleşme ihtiyaçlarını sanal ortamda karşılama yüzeysel ilişkiler, kişisel farklılıkları yok sayan sosyal karşılaştırma, aile ve toplumsal bağların zayıflaması gibi nedenler kalabalık yalnızlığa neden olan bazı etkenlerdir.
İnsanın evde, okulda, işyerinde, üyesi olduğu STK’da ve hatta içinde bulunduğu siyasi çevresinde insan sayısının kalabalık olması, kendisinin yalnızlık hissetmediği anlamına gelmez.
Özünde insan doğasına ters olan kabalık yalnızlığın giderek yayılması insanlarda önemli sosyal, psikolojik ve fiziksel sağlık sorunlarına neden olabilmektedir.
Sosyal olarak; kişinin insanlarla sosyal ilişki kuramamasına, sosyal etkileşimlerin zayıflamasına, sosyal ilişki yoksunluğu ile yaşanılan hayatta boşluk hissetmesine, kendini izole etmesine vb. neden olabilmektedir.
Psikolojik olarak; bencilliğin ve narsisizmin artmasına, umutsuzluğa, depresyona, intihar düşüncesine, tütün, alkol ve uyuşturucu kullanımın artmasına, teknoloji bağımlığına vb. yol açmaktadır.
Fiziksel olarak; aşırı yemek yeme ya da yememe, daha düşük uyku kalitesi, işitme kaybı, yüksek tansiyon, kalp krizi, demans vb. hastalıkları tetiklemektedir.
Şimdi yeni bir yıla girdik. 2025’e hoş geldin dedik...
Yeni yılda sağlığımız yerinde olsun, umutlarımız hep canlı olsun, sevdiklerimiz yanımızda olsun, huzurumuz olsun, hedeflerimiz olsun, ülkümüz olsun…
Kalabalık yalnızlıkla başa çıkalım. Bunun için, ‘önce ben ve benden olan, sonra bana yakın olan ve olmak isteyen’, hastalıklı düşünceye sahip egosantrik ve bencil kişileri ve tedavilik vakaları hayatımızda uzaklaştıralım.
Hayatı daha anlamlı yaşayalım. Bunun için, teknolojiyi amacına yönelik bilinçli kullanalım. Aile ve çevremizle yakın ve anlamlı ilişkiler kuralım. Toplumsal sorumluluklar alalım ve birlikte iş yapma becerileri geliştirelim. İçten, samimi, şeffaf ve güvene dayanan ilişkiler kuralım, duygularımızı paylaşalım.
Kalabalıkta yalnız olmayalım ancak toplumda anlamlı ben olabilelim.