Goşist
Goşist… Başka da isim bulamadım.
Bütün sol edebiyatı taradım ama yok. Muhalefetin kanallarında psikolojik şiddet uygulayan bu güruhun genel ismi bu: goşist.
Eskisi gibi siyasal-silahlı şiddet uygulayamadıkları için Sosyal Madde ve klasik medya üzerinden sürdürüyorlar eylemlerini.
Eylem deyip geçmeyin. Sol için bir nevi zorunluluktur bu. “Eylemsiz sol gevezeliktir…” gibi bir lafları da vardı ama kimin söylediğini unuttum şimdi.
Gerçi şu anda lafazanlık ve gevezelikten başka bir şey de yapmıyorlar ya, neyse…
O sebeple muhalefet kanallarını takip eden cümle ehibbayı kınamayın lütfen. Bunca tacize maruz kalsanız siz de onlar gibi olurdunuz, Allah muhafaza!
KARTINI ALMIŞ DA EDİYOR EZBER
Yeni eylemleri de bu; Gırmızı Gart!
Özgür Bey bir ara tencere tava/ışık açma kapama işini de denediydi, emme o da tutmadıydı.
Hala eski Türkiye’de yaşadıklarını sanıyorlar, devrim yapıp milli iktidarı devireceklerini zan’ediyorlar…
Oysa “karşı devrim” oldu.
On beş Temmuz 2016… Hain FETÖ ve CİA ile birlikte kalkıştıkları darbeye mukabil “milli başkaldırı” ile “karşı devrim” gerçekleşti.
Cumhur İttifakı işte bu asil baş kaldırının “bütünleşik” karargâhıdır.
Düşünsenize, ya hainler başarılı olsaydı, Türkiye ne halde olurdu acaba?
Vatanımızı hedef alan teröristlere karşı Fırat Kalkanı Operasyonu olmayacaktı mesela! Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Operasyonları da…
Ordu komutanlarımız Cömaat liderlerinin hazırladığı harekât planlarını uygular, boş dağlara da bombalar yağdırırdık!
Ermeniler azmıştı, Azerbaycan ile birlikte Karabağ’ı da alamazdık!
Geçmişte Başbakanını verdiğimiz(!) Libya’da da emperyalizme dur diyemezdik! Güney Batımızdan da kuşatılır, Ege ve Akdeniz’de de kıskaca alınırdık!
Suriye Türkmenleri yapayalnız kalırdı!
PKK Suriye, İran ve Irak’taki kollarıyla Türk Vatanında vahşi eylemler yapar, asker, polis, doktor, öğretmen, kadın, çocuk ve yaşlı demeden birçok masumu katlederdi.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet bölünürdü…
Milli Savunma Sanayiimiz hiç kurulmaz, Mavi Vatan’da ve Gök Vatan’da güvenden bahsedilemez, Dedeağaç’ta üzerimize çevrilen füzeler de çoktan ateşlenirdi…
“Türk Devletleri Teşkilatı” kurulamaz; 2023 Lider Ülke Türkiye İdealinin esamisi okunmaz, Türk ve Türkiye yüzyılından zinhar bahsedilmezdi!
Daha ne zulmet…
Şimdi gelmiş kırmızı kart çıkarıyorlar.
“Kırmızı Kartını almış da ediyor ezber
Kıpkırmızı oldunuz, kırmızı kart size neyler?”
GÖÇ YOLDA DÜZÜLÜR
Tarih bizim için bir süreklilik… Bu süreklilik içinde doğrusal bir akış izlemiyoruz elbette. İnişler de oluyor çıkışlar da…
Lakin gerçek şu ki; Bir dönem basılan kervanımız o hepimizin yitirdiği, hatta bizden çalınan yere doğru yürüyor…
Acılar çekiyoruz, yalan yok!
Yokluklar, imkânsızlıklar; mahrumiyetler ve mağduriyetler yaşıyoruz, bu da bir hakikat!
Biz buna budanıyoruz diyelim…“Budanıyoruz!”
“Daha fazla sürgün vermek için. Daha da gürleşmek ve her dem yeniden filizlenmek için…”
Ve yürüyoruz… Bizim için çok önceden yazılmış bir hikâye var sanki… Belki de bizi bekleyen daha nice mücadele…
Sahi bizim gibi göçen, coğrafyalar aşan, her konakladığı yerde de medeniyet abideleri bırakan başka bir millet var mı acaba?...
Nasıl bir yürümedir bu? Asya’nın bir ucundan Avrupa’nın tam orta yerine; kalbine!
Bu kadar yol gitmemiz boşuna mı sizce? Bunun bir hikmeti, ilahi bir sebebi yok mudur acep? Soluklanmadan süren bu Ülkü yolculuğu abes midir sizce?
Sanki ruhumuza üflenmiş bir nefes bize;
“Öyleyse bir işi bitirince hemen diğerine başla”* diyor…
Ve bir menzil daha… Lider Devlet Bahçeli’nin gösterdiği yeni bir hedef: 12 Adalar…
------------
*İnşirah Suresi 7. Ayet