Efendisine seslenen siyasi köle

İsmi: Özgür Özel.
Vazifesi: Türkiye’yi yabancı devletlere jurnal etmek.
Yaptığı: Ana muhalefet değil, yabancı merkezlere taşeronluk.
“Hangi istiklâl vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözü belli ki CHP'nin bugünkü genel başkanı Özgür Özel’in kulak zarına hiç uğramamış. Yahut bir kulağından girip diğerinden jet hızıyla çıkmış. Kendi milletini yabancı memleketlerin şefkatine sığınarak şikâyet eden bir siyasi profilin Gazi’nin koltuğunda oturması, CHP’nin kimlerin ipoteği altında olduğunu açık eden bir vesikadır.
İngiliz’e, Amerikalıya Türkiye’yi şikâyet eden, kendi ülkesinin medya organlarına boykot çekip yabancı basının mikrofonlarına ülkesini gammazlayan bir muhalefet lideriyle karşı karşıyayız. Şikâyet ettiği bir parti değil. Bir şahıs değil. Bir mekanizma değil. Şikâyet ettiği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ta kendisi. Üstelik bu devlet, yabancıların avucundan kurtarıldı. Kurtuluş mücadelesi uğruna on binlerce şehit ve gazi verildi.
Şayet bir ülkenin muhalefet lideri, siyasi başarısızlığını yabancı başkentlerin himmetiyle zafere dönüştürmeye çalışıyorsa, burada ne siyaset kalır ne muhalefet. Bu artık iç politika değil; düpedüz dış servis taşeronluğudur.
Özgür Özel, seçimle işbaşına gelen hükümeti, uluslararası medyada hedef tahtasına oturtmakla kalmıyor; partisinin yerel yöneticilerinin yolsuzluklarını da sırtlayacak uluslararası yoldaşlar arıyor. The Guardian’a verdiği skandal demeçte aynen şöyle diyor: “Bu sürecin kaybedeni sadece benim gözümde değil, tüm dünyadaki demokrasi güçlerinin gözünde Türkiye’de Erdoğan, uluslararası düzeyde ise Starmer’dır.”
Özgür Özel kendi ülkesinin iktidarını değil, milletinin haysiyetini şikâyet ediyor. İçeride milletten tokadı yemiş, dışarıda kendine efendi arıyor. Seçimle bileğini bükemediği iktidarı, emperyalist pusularda devirmeye çalışıyor.
Bu haliyle Özgür Özel, emperyalizmin siyasi stajyerliğine soyunmuş gayri yerli, gayri milli muhalefetin en utanmaz örneğidir. Derdi memleket değil. Derdi adalet değil. Derdi CHP’yi rehin altında tutan siyasi kliğin ikbali.
Röportajın devamında başvurduğu literatür ise tam anlamıyla yüzsüzlük belgesi. Merhum Aliya İzzetbegoviç’in o meşhur cümlesini, yani “Her şey bittiğinde, düşmanlarımızın sözlerini değil; dostlarımızın sessizliğini hatırlayacağız” sözünü, yabancı dostlarının ilgisizliğinden şikâyet maksadıyla kullanıyor.
Aliya İzzetbegoviç’in düşmanları Türk milletinin de düşmanı, dostları Türk milletinin de dostlarıydı.
Peki Özgür Özel’in düşmanı kim?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenler ve onlara bu yetkiyi veren Türk milleti.
Dostları kim? ABD, İngiltere.
Bu tabloya bakıp hâlâ “acaba” diyen varsa, mesele siyasi değil, bilişseldir.
Ülkesini yöneten iradeyi “düşman”, Londra’daki temaslarını “müttefik” olarak kodlayan bir zihniyetin kimlerin adına konuştuğu, kimlerin adına poz verdiği, kimlerin adına diz çöktüğü ortadadır.
Sosyalist enternasyonal içinde, kendi ülkesini ve devletini sizin kadar kötüleyen ve gammazlayan başka bir parti ve lider daha var mı Özgür Bey?