CHP’nin adayı ve seçim sloganı

YAYINLAMA:
CHP’nin adayı ve seçim sloganı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel partisinin belediye başkanlarını mahkeme önünde aklayamayacağını anladığı andan itibaren meseleyi siyasi zemine çekmeye başladı. 20 Mart günü “ortada ne bir terör var ne de bir yolsuzluk” sözleriyle bunu gösterdi. Haklarında çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, irtikâp, rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verilerin ele geçirilmesi ve terör örgütüne yardım sağlamak gibi suçlamalarla başlatılan soruşturma itirafçıların ve şikâyetçilerin ifadeleriyle derinleştirildi. Yeni bilgi, belge ve delillerin ortaya çıkmasıyla birlikte durum göründüğünden daha vahim bir almaya başladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin içine yuva yapan örgütlü şebekenin haklarındaki iddialara cevap vermek yerine meseleyi ısrarla siyasi zeminde tutmaya çalışan Özgür Özel’in bu taktikle Cumhurbaşkanı adaylığını ilan ettiği görülüyor. Samsun’dan başlayıp, Niğde ve Mersin’le devam eden mitinglerin nedeni de bu gerçekliği pekiştirmekten başka bir anlam taşımıyor. 

İmamoğlu artık seçim kampanyasının bir argümanından başka bir özelliğe sahip değil. Tıpkı seçim şarkısı, ya da afişi gibi… Ama asla ana aktörü, öznesi ya da objesi değil. Özgür Özel’in seçim kampanyasında kullanacağı bir metafordan öteye geçmesi de mümkün değil. “Her çiftçiye bedava traktör” ya da “her ev hanımına ayda bir Cumhuriyet altını” vaadi CHP kampanyası için ne ifade ediyorsa Ekrem İmamoğlu da Özgür Özel için aynı şeyi ifade ediyor.

Ekrem İmamoğlu ve beraberindekilere isnat edilen suçlar tamamen hukukun konusu değil mi? Aklanması gereken yer mahkemeler değil mi? Hakkındaki iddialara karşı onu savunması gereken kişiler avukatlar değil mi? Marmara cezaevinden çıkışının başka bir yolu var mı? 

Bu gerçekler ortada iken CHP’nin Genel Başkanı, Ekrem İmamoğlu’nu yanında görmek istiyorsa yapması gereken adaletin yolunu izleyerek hukuk mücadelesi vermek olduğunu bildiği halde ısrarla bu yolu tercih etmeyip miting peşinde koşuyorsa Ekrem İmamoğlu ve beraberindekilerin aklanmasını istemiyor demektir. Ya da İmamoğlu’nun cezaevinde kalması siyasi açıdan daha “kullanışlı” görünüyor demektir. 

“Kullanışlı” halinin geldiği son noktayı da Mersin mitinginde gösterdi. Özgür Özel mitingde yaptığı konuşmada, Buradan Sayın Erdoğan'a, bütün milletin önünde bir büyük teklifte bulunuyorum ve siyaset tarihinin, siyasetimizin en büyük karşı karşıya gelmesini, düellosunu teklif ediyorum. Şunu yapacağız. Canlı yayında yargılama olacak. Sonra Türkiye'nin bütün anket şirketlerinin ortalamasını alacağız. Eğer Ekrem İmamoğlu’nun suçluluğuna millet ikna olursa, siyaseti ben bırakıyorum. Olmazsa sen bırakmaya var mısın?” sözleriyle Ekrem İmamoğlu’nun suçsuz olduğuna inanmadığını ispatlıyor aslında. Bir kişinin suçlu olup olmadığına delil, belge ve somut bilgiler yerine siyasi atışmaların karar verdiği hangi anayasa kitabında yazıyor? Özgür Özel bugün bir düello yapmak istiyorsa Türkiye’nin en iyi avukatlarını Ekrem İmamoğlu için ikna eder ve mahkeme salonlarında savcılığa karşı hukuk düellosu yapar. Eğer İmamoğlu’nun gerçekten suçsuz olduğuna inanıyorsa… Gerçekten yanında istiyorsa… Ancak görülüyor ki yanında değil, seçim kampanyasının sloganında görmek istiyor…

“Yolsuzluk, rüşvet, irtikap vs. gibi mide bulandırmaya kafi olan suçlar kim tarafından işlenirse işlensin bu kişilerin yeri siyaset değil, adliye koridorlardır” demek yerine “İmamoğlu’nun önünü kesiyorlar, deprem için çalışan birini hapse atıyorlar, mesele yolsuzluk değil Kanal İstanbul” gibi argümanlar öne sürülüyorsa orada saklanan daha büyük bir oyun var demektir. 

Oyunun adı “Cumhurbaşkanı adaylığı.” 

Cumhurbaşkanı adayı “Özgür Özel.” 

Seçim sloganı “Adayımız Ekrem İmamoğlu.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *