Türkgün Magazin Hıçkırık filmi nerede, ne zaman çekildi? Hıçkırık filminin konusu ne oyuncuları kimler?

Hıçkırık filmi nerede, ne zaman çekildi? Hıçkırık filminin konusu ne oyuncuları kimler?

Kekeme bir öğretmen olan Naina Mathur'in yaşadığı zorlu bir hayat mücadelesini beyaz perdeye aktaran Hıçkırık adlı Hint yapımı film, bu akşam TRT 1 ekranlarında seyircisiyle buluştu. Peki, Hıçkırık filmi nerede, ne zaman çekildi? Ayrıntılar haberde.

Son dönemde Türkiye'de Hint film ve dizileri gittikçe yaygınlaşıyor. Yönetmenliğini Siddharth Malhotra'nın üstlendiği film, vizyona girdiği dönemde sinema severler tarafında büyük ilgi görmüştü. Bu akşam izleyicisiyle buluşacak olan Hıçkırık filminin detayları merak ediliyor. Dram türündeki Hıçkırık filmi konusu ve oyuncuları hakkında ayrıntılar merak ediyor.

HIÇKIRIK FİLMİNİN OYUNCULARI KİMLER?

İzleyenlerin akıllarında iz bırkan Hıçkırık filminin oyuncu kadrosunda şu isimler yer alıyor:

Rani Mukerji - Naina Mathur
Neeraj Kabi - Mr. Wadia
Rohit Saraf - Akshay
Sachin Pilgaonkar - Prabhakar Mathur
Asif Basra - Shyamlal
Jannat Zubair Rahmani - Natasha Khanna
Vikram Gokhale - Mr. Khan
Riya Shukla - Supriya Pilgaonkar
Supriya Pilgaonkar - Sudha Mathur
Hussain Dalal - Vinay
Ivan Rodrigues - Müdür
Harsh Mayar - Aatish

HIÇKIRIK FİLMİNİN KONUSU NEDİR?

Naina Mathur (rani), sürekli tıkanıklık, kekemelik yaşadığı Tourette sendromunda bir hastalığı vardır. ilerde bir öğretmen olmak istemektedir ancak çevresindeki insanlar, rahatsızlığı nedeniyle başka meslek seçmeleri gerektiğini söylemektedir. Sonunda bir okulda öğretmen olarak iş bulur ancak kendini ispatlamak için birçok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır.

 

HIÇKIRIK FİLMİ NEREDE VE NE ZAMAN ÇEKİLDİ?

2018 yılında vizyona giren Hıçkırık filminin çekimleri Hindistan'ta gerçekleştirilmiştir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem MHP’li Feti Yıldız’dan 'İnfaz Kanunu' teklifine destek: “insan onurunu esas alan yeni bir düzenleme şart”

MHP’li Feti Yıldız’dan 'İnfaz Kanunu' teklifine destek: “insan onurunu esas alan yeni bir düzenleme şart”

MHP'li Feti Yıldız. "İyi bir infaz rejimi olmadan, Ceza ve Ceza Muhakemesi ne kadar iyi olursa olsun ceza adalet tam olarak sağlanamaz. Dünyanın her yerinde devletin cezalandırma hakkı ile sanığın hakları çatışma halindedir. Hukuk devletinde bu çatışmanın sınırları kanunlar, anayasa ve insan hakları sözleşmeleriyle çizilmiştir. Her insan kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler insan olmanın doğal sonucudur. Bir anlaşmadan doğmaz bir lütfu da değildir." dedi.

KAYNAK: Haber Mekezi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile bazı kanunlarda değişiklik öngören kanun teklifi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu'nda konuştu.

Yıldız, kanun teklifinin görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamada, ceza adalet sisteminin etkili bir şekilde işleyebilmesi için iyi bir infaz rejiminin zorunlu olduğunu vurguladı. “Ceza ne kadar doğru verilirse verilsin, infaz sistemi yetersizse adalet tam anlamıyla sağlanamaz,” diyen Yıldız, infaz hukukunun insan onurunu esas alması gerektiğini belirtti.

“Temel Haklar Bir Lütuf Değil, İnsan Olmanın Sonucudur”

Konuşmasında temel hak ve özgürlüklerin insan olmanın doğal bir sonucu olduğunu ifade eden Yıldız, “Bu haklar ne bir ayrıcalığın ürünü ne de bir lütuf sonucu doğmuştur. Hukuk devleti, bu hakları korumakla yükümlüdür,” dedi.

Yıldız, infaz sisteminin adalet ve eşitlik ilkesini gözetmesi gerektiğini dile getirerek, “Suçsuzluk karinesinin esas alındığı, şüpheden sanığın yararlandığı, adil ve şeffaf yargılamaların yapıldığı bir hukuk düzeni idealimizdir,” diye konuştu.

“Sık Sık Değiştirilmeyecek, Sade ve Anlaşılır Bir İnfaz Kanunu Şart”

Yeni düzenlemeyle birlikte infaz hukukunda istikrarlı, sade ve herkes tarafından anlaşılabilir bir yapının oluşturulması gerektiğine işaret eden Yıldız, "İnsan onurunu temel alan, infaz eşitliğini gözeten, cezasızlık algısına yol açmayan ve sık sık değişikliğe ihtiyaç duymayacak bir infaz kanunu yapılmalı," ifadelerini kullandı.

“Toplum ve Birey Suçtan Korunmalı”

Kanun teklifinin gerekçesine de atıf yapan Yıldız, infaz hukukunun amacının yalnızca cezalandırmak değil, hükümlüleri topluma kazandırmak olduğunu söyledi. “Amaç, toplumu ve bireyi suça karşı korumak, hükümlüleri ise kanunlara saygılı bireyler haline getirmektir. Bu nedenle uygulamada tereddüte neden olmayacak, herkesin anlayabileceği, kapsamlı bir infaz kanununa ihtiyaç duyulmaktadır,” dedi.

Yıldız, konuşmasının sonunda yeni düzenlemenin adalet sistemine katkı sağlayacağına inandıklarını belirterek, teklifin yasalaşmasını desteklediklerini ifade etti.

A-İNFAZ DÜZENLEMELERİNE GELİRSEK 

Sayın milletvekilleri,

 1- Denetimli Serbestlikten Faydalanmak İçin Cezaevinde Asgari Kalma Koşulu 

Hükümlülerin denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için cezalarının belirli bir süresini (5 günden az olmamak üzere koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az 1/10’unu) mutlaka ceza infaz kurumunda geçirmeleri sağlanmaktadır.

Belirtmek gerekir ki, 1 yıllık maktu denetimli serbestlik süresi bakımından bir değişiklik öngörülmemektedir. 

Bununla birlikte, cezası az olan hükümlüler de dâhil olmak üzere bütün hükümlülerin aldıkları cezayla orantılı bir süreyi, ceza infaz kurumunda geçirmeleri gerekmektedir. (5275 S.K. md. 105/A)

Ayrıca geçici maddeyle, bu düzenlemenin maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar bakımından uygulanmayacağı kabul edilmektedir. (5275 S.K. Geçici md.11)

2-ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilen hükümlülerin dış dünyaya uyum sağlamaları ve rehabilite edilerek yeniden suç işlemelerinin önlenmesi amacıyla koşullu salıverilebilmelerine imkân tanınmaktadır.

 Buna göre hakkında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlüler, süreli hapis cezasının 3/4’ünün iyi hâlli olarak infaz etmeleri durumunda koşullu salıverilmeden yararlanabilecektir. (5275 S.K. md. 108)

Komisyonun değerli üyeleri,

3-Özel infaz usullerinin kapsamı genişletilmekte ve bu infaz usulünden faydalananlar hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı hükümlerinin de uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır.

Hafta sonu veya geceleyin infaz usulünün kapsamı;

Kasten işlenen suçlarda 1 yıl 6 aydan, 3 yıla,

Taksirle öldürme suçu hariç taksirle işlenen suçlarda 3 yıldan, 5 yıla, çıkarılmaktadır.

Ayrıca, hafta sonu infaz usulünün hafta içi olacak şekilde uygulanabilmesi kabul edilmektedir.

Konutta infaz usulünün kapsamı;

Kadın, çocuk veya 65 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 1 yıldan, 3 yıla,

70 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 2 yıldan, 4 yıla,

75 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 4 yıldan, 5 yıla, çıkarılmaktadır.

Ayrıca, 80 yaşını bitirmiş kişiler bakımından 6 yıl hapis cezasının konutta infazına karar verilebilmesine imkân tanınmaktadır.

Diğer yandan;

Hastalık ve engellilik nedeniyle (ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hariç olmak üzere) hapis cezasıyla mahkum olanların,

Doğum nedeniyle 3 yıl yerine 5 yıl,

1/3 hapis cezasının konutta infazına karar verilebilmesi öngörülmektedir. (5275 S.K. md. 110)

4- Çocuk Eğitim evleri ve Çocuk Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarına İlişkin Düzenlemeler,

Çocuk hükümlülerin cezalarının infazına eğitim evleri yerine çocuk kapalı ceza infaz kurumlarında başlanması, iyi halli olanların çocuk eğitim evlerine gönderilmesi sağlanmaktadır. (5275 S.K. md. 11)

Çocuk hükümlülerin doğrudan çocuk eğitim evlerinde yerine getirilecek cezaları belirlenmekte ve çocuk kapalı ceza infaz kurumlarından çocuk eğitim evlerine ayrılmaya ilişkin düzenlemeler kabul edilmektedir.

Bazı çocuk tutukluların (iyi hal ve ceza sınırı kriteri/üst sınırı 15 yıl ve daha az hapis cezası öngören suçlar) eğitim evlerinde barındırılabilmesine imkân tanınmaktadır. (5275 S.K. md. 15)

 B-TOPLUMSAL HUZURUN GÜÇLENDİRİLMESİNEİLİŞKİN DÜZENLEMELER

Suç işlenmesinin önlenmesi, caydırıcılığı sağlanması, trafik düzenini bozan eylemlerle daha etkin mücadele edilmesi ve kişilerin trafikteki can ve mal güvenliğinin sağlanması ile toplumsal huzuru tesis etmek amacıyla bazı suçların cezalarının artırılması öngörülmektedir.

Bu kapsamda;

1-Teşebbüs hükümleri uygulandığında daha az indirim yapılması sağlanmaktadır. (5237 S.K. md. 35)

2-Kasten yaralama, neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama ve tehdit suçlarının cezaları belirli bir miktar artırılmaktadır. (5237 S.K. md. 86, 87 ve 106)

3-Meskûn mahalde silahla ateş etme suçunun cezası artırılmakta, ses ve gaz fişeği atabilen silahlar da bu suçun kapsamına alınmaktadır. (1 yıldan 5 yıla kadar hapis)

Ayrıca bu suçun düğün, nişan ve asker uğurlaması gibi kişilerin toplu olarak bulundukları yerlerde işlenmesi halinde verilecek cezanın yarısından bir katına kadar artırılması sağlanmaktadır.  (5237 S.K. md. 170)

4-Alkol ve uyuşturucu madde etkisinde araç kullanma suçunun cezası artırılmaktadır. (6 aydan 2 yıla kadar hapis) - (5237 S.K. md. 179)

5-Trafikte yol kesme müstakil suç olarak düzenlenmekte ve bu fiiller bakımından ağır yaptırımlar belirlenmektedir. (1 yıldan 3 yıla kadar hapis)

 (5237 S.K. md. 223)

C-ANAYASA MAHKEMESİNİN İPTAL KARARLARI İLEBAZI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK DÜZENLEMELER

1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve İdari Yargılama Usulü Kanunu ile İcra ve İflas Kanununda istinaf ve temyiz kanun yolu başvurusunda esas alınacak parasal sınırların belirlenmesinde davanın açıldığı tarihteki miktarın esas alınması kabul edilmektedir.  (6100 S.K. Ek md. 1, 2577 S.K. Ek md. 1 ve 2004 S.K. Ek md. 1)

2-Hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesi kapsamında noterlere uygulanacak disiplin cezaları açıkça düzenlenmektedir. (1512 S.K. md. 125, 126 ve 127)

3-Devletin çalışanları korumasına ilişkin pozitif yükümlülüğü kapsamında, Türk firmalarının yurtdışında çalıştırdığı işçilere uygulanacak hukukun belirlenmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır. (5718 S.K. md. 27)

4-Erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin çıkarılması düzenlemeleriyle ilgili olarak İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda düzenlemeler yapılmaktadır. (5651 S.K. md. 2, 8 ve 9) 

“Tanımlar” kenar başlıklı 2 nci maddede yapılan değişiklikle, içeriğin çıkarılması kararının sunuculardan veya barındırılan içerikten çıkarılması yerine internet ortamından çıkarılması şeklinde uygulanması kabul edilmektedir. Başka bir ifadeyle bu tedbir uygulandığında söz konusu içerikler, 

gerektiği durumda geri döndürülebilir şekilde internet ortamından çıkarılacaktır. (ö bendi)

“İçeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi kararları ile yerine getirilmesi” kenar başlıklı 8 inci maddede Anayasa Mahkemesinin dördüncü ve on birinci fıkralara yönelik verdiği iptal kararına uygun şekilde düzenleme yapılmaktadır.

Kişilik haklarının ihlali kapsamında uygulanan “İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi” kenar başlıklı 9 uncu maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, iptal kararı uyarınca madde yeniden düzenlenmektedir.

Bu kapsamda;

Yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi amacıyla sulh ceza hâkimliğine başvurabilecektir.

  Sulh ceza hâkimliğince, ayrıntılı bir inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ihlalin ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde yirmi dört saat içinde içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı verilebilecek aksi takdirde başvuru reddedilecektir.

  Sulh ceza hâkimliklerince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilecek ve kararına itiraz edilen hâkim veya itirazı incelemeye yetkili merci gerekli görmesi halinde tarafları dinleyebilecektir.

  Sulh ceza hâkimliğince verilen içeriğin çıkarılması kararını yerine getirmeyen Türkiye’den günlük erişimi 10 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliğinin kademeli olarak (% 50-90 oranında) daraltılabilmesi öngörülmektedir. 

Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyeliğinde geçirilen sürelerin, yüksek mahkeme üyeliği süresinin hesabında dikkate alınmaması sağlanmaktadır. (6087 S.K. md. 28/3-)

Ayrıca, Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyelerinden, görev süresini tamamlayanlardan adli ve idari yargı hâkim ve savcıları arasından seçilmiş olanların boş kadro olup olmadığına bakılmaksızın Genel Kurul tarafından Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilebilmesi öngörülmektedir.  (6087 S.K. md. 28/3-b)

Değerli arkadaşlar Şartlı salıverilmede iyi hal:

“İyi hâl” kavramı hükümlünün infaz rejimindeki pozisyonunu, açık cezaevine geçişi ve şartlı salıverilmeden yararlanması için konulmuş belirleyici bir ölçüdür. Şartlı salıverme kararı verilmesi açısından zorunlu bir unsur olan iyi hâl, hükümlünün ceza infaz kurumlarında kurallara uygun şekilde hareket etmesi, İdarece konulmuş iyileştirme ve ıslah programlarına katılması, bir daha suç işlemesini engelleyecek şekilde pişman olup olmadığı hususlarındaki tutumunu gösteren bir değerlendirmedir.

Anayasa Mahkemesi, “İyi hâlli kabul edilmenin temel ve belirleyici ölçütü hükümlünün işlemiş olduğu suça ilişkin duyduğu pişmanlıktır. “ demek suretiyle noktayı koymuştur. 

KARİNE ASLINDA CEZA MUHAKEMESİNE YABANCIDIR

Sayın Milletvekilleri, Ceza muhakemesi, suça konu fiilin işlenip işlenmediği, işlenmişse failin kim olduğu ve faille eylem arasındaki bağın ne olduğunun tereddüde yer bırakmayacak şekilde tespit edilerek eyleme uygun hangi yaptırımın uygulanacağı sorularının cevaplandığı ve bu surette maddi gerçekliğe ulaşmanın hedeflendiği uzun ince bir yoldur. Son aylarda en çok duyduğumuz şey, masumiyet karinesi ve düşman ceza hukuku terimleridir. Anayasa 38/4’e göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz. Söz konusu düzenleme bir karineyi ifade eder. Karine aslında Ceza Muhakemesine yabancıdır. Ceza Muhakemesiyle çelişmeyen ilke şüpheden sanık yararlanır ilkesidir. 

YAŞAM HAKKI TÜM HAKLARIN ÖNÜNDEDİR

Çoğu koruma tedbirinin özellikle kamu menfaati amacıyla hürriyeti kısıtlamanın, tutuklama koruma tedbirinin masumiyet karinesi ile ne ölçüde bağdaştığı aslında akademik bir tartışma konusudur. Ceza Yargılamasında “ölçülülük” ilkesi ayaklar altında kalmıyorsa, mutlak zorunluluk yoksa, tutuklama yerine başka tedbirler düşünülmelidir. Tutuklulara Düşman Ceza Hukukunun uygulandığı iddiası iğrenç bir iftiradan ibarettir. Türkiye’de düşman ceza hukuku yoktur. Yeri gelmişken bir kez daha dile getirelim…. Hayati tehlikesi bulunan tutuklunun tedavisinin yapılması yasal bir zorunluluktur.  İnfaz daha sonra yapılabilir. Yaşam hakkı tüm hakların önündedir.  

MAHKEMENİN BİR TAKDİR HAKKI YOKTUR, TEDBİR CEZA MAHKUMİYETİNİN ZORUNLU BİR SONUCU OLARAK ORTAYA ÇIKMAKTADIR

Son günlerde “siyaset yasağı” diye ifade edilen “feri cezalar”  konusunda kamuoyunun doğru bilgilendirilmediği görülüyor. Mahkumiyetin kanuni sonucu olan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbiri Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir:

Kasten işlenen suçlarda hapis cezası mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak bazı hakların kullanılması kendiliğinden yasaklanmış olur.  Mahkemenin bir takdir hakkı yoktur, tedbir ceza mahkumiyetinin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.  Taksirle veya bilinçli taksirle işlenen suçlar nedeniyle hükmedilen hapis cezalarının kanuni sonucu olan herhangi bir güvenlik tedbiri yoktur.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *