Başarılı oyuncu sadece yer aldığı televizyon projeleriyle değil, destek verdiği sosyal sorumluluk projeleriyle de adından sıkça bahsettiriyor. Ancak son günlerde Mert Fırat’ın yıllar önce bir röportajda geçen sözleri, hayranları tarafından tepkiyle karşılanmasına neden oldu. Ülkemizde yaşanan 15 Temmuz hain kalkışma girişimi ve sonrasında gerçekleşen operasyonlarda asker ve polislere halk yoğun destek verirken, halka gözü önünde olan bir sanatçının askerlik hakkındaki düşünceleri tepki toplamaya başladı. Peki, Mert Fırat askerlik hakkında ne söyledi? İşte, Habertürk röportajı…
MERT FIRAT’IN HABERTÜRK’E VERDİĞİ RÖPORTAJIN AYRINTILARI
Çocuğun olsa askere gönderir misin?
Hayır. Askerlik yapmaması için elimden geleni yaparım.
- Zorunlu askerliğe karşı mısın?
Evet, karşıyım. Hatta gönüllü ve profesyonel askerliğe de karşıyım. Askerlik ve askerliğin gereği olan her şeye karşıyım! Bu Genelkurmay'a tamamen karşı olduğum için değil ama kim militarist olmak ister ki?
- Ordu olmadan devletin ayakta kalması mümkün mü?
Elbette mümkün. Ordusu olmayan bir sürü ülke var. İzlanda mesela!
-Halkevleri, Cumhuriyet devrimlerini halka benimsetmek misyonuyla kurulmuştu. Sen bu misyona nasıl bakıyorsun?
Nasıl şu anki iktidar kendi devrimlerini yaparken 'elinde bilgisayarı kalbinde imanı' olan muhafazakâr bir nesil yetiştirmek istiyorsa o zamanki iktidar da 'elinde kitabı kalbinde Cumhuriyet inkılapları' olan bir nesil yetiştirmek istiyordu. Halkevleri de bu amaçla kurulmuştu ama orada baskı zulüm ve ötekileştirme yoktu. Ermeniler ve Rumlar da Halkevleri'de etkinliklerini sürdürebiliyorlardı.
- Atatürkçü müsün?
Atatürkçülükten anladığımız Kemalizmse hayır, Kemalist değilim. Herhangibir 'izm'e mensup değilim. Kemalist değilim ama Cumhuriyet'e ve onun getirdiği devrimlere inanıyorum. Fakat her liderin ve her devrimin mutlaka kendi içinde zaafları vardır.
- Sence Atatürk'ün zaafı neydi?
Yapılanların nereye gideceğini, bir neslin kayıplarının ne olacağını göz önünde tutamama durumu var. Şimdi yaşananın aynısı aslında... Kimileri Atatürk için diktatör bile diyor. Yine aynı şeyler yaşanıyor aslında...
- Şu anki hükümet Atatürk'ün yaptığı hataları mı yapıyor?
Sertleşiyor. İnsan bazen o kadar hırslanıyor ki, eleştirdiği şeyin kendisi oluyor. Şu an insanlar kıskaç altında. Sanattan, içkiye ve sigaraya hatta yapılan yorumlara kadar her şey baskı altına alınıyor. Kenan Evren yargılansın derken karşı çıktığımız şeylerin bugünden farkı ne merak ediyorum doğrusu...
- "Türkiye ikinci 12 Eylül dönemini yaşıyor" mu demek istiyorsun?
Ağır ağır yaşıyor diyebiliriz. İktidar elde edilince, o iktidarın elde tutulabilmesi için çeşitli koruyucu kanunlar çıkarıyorsun. İstiklal Mahkemeleri gibi... Bugün de benzer süreçler yaşanıyor. O yüzden Sayın Başbakanımız erkler arasındaki ayrımın kaldırılmasını ve Başkanlık sisteminin getirilmesini istiyor. "Atatürk ne güzel yapmış, ben de herşeyi rahat rahat uygulayayım" diyor. Bu çok normal...
- Normal ve doğru mu?
Kesinlikle doğru değil ama normal çünkü insan böyle bir varlık. Panaptikon üzerine, gözetlenen toplum üzerine okuduğumuz için, Marksizmi ve emperyalizmi bildiğimiz için normal... Kapitalizm tam da böyledir.
- Bu düzeni değiştirmek mümkün mü?
Mustafa Kemal kendi devrimlerini hazırladı. İsmet İnönü o devrimleri devam ettirmek isterken tartışma yaratacak bir sürü uygulamaya imza attı. Arkasından Menderes geldi ve yanlış anlaşıldı.
- Menderes nasıl yanlış anlaşıldı?
Menderes bence uygulanamayan bir planın kurbanı oldu. Kendisinin de bilmediği bir Amerikan planının kurbanı... Celal Bayar'ı kurtardılar ama Menderes'e yazık ettiler. Asker mantığı tam da budur. Bin masumun iyiliği için bir kişiyi kurban edelim derler. "Birini asmamız lazım. İnönü'yü asamayız, öyleyse Menderes'i asalım" demişler. Menderes için yapmak istediğim bir film var. Jose Saramago'nun 'Körlük' romanıyla paralel giden ve 1940'lardan Menderes'in idamına kadar geçen süreci anlatan bir film olacak. Gittikçe körleşen bir adamın hikayesi...
- İnançlı biri misin?
Muhafazakârlara saygı duyuyorum. Ben de çok küçük yaşlarda 5 vakit namaz kılardım.. Hepimiz o yollardan geçiyoruz...
- Şimdi dindar bir adam mısın?
Hayır, değilim.
- Türkiye'de dindarlara haksızlık yapıldığını düşünüyor musun?
Evet kesinlikle yapılıyor. Ama AK Parti'yle diğer dindarların aynı kefeye konulması doğru değil. Parti sonuçta ekonomik ve politik bir organizasyon. AK Parti eşittir muhafazakarlar anlayışından rahatsız oluyorum. AK Parti'ye oy vermeyen dindarlar da var.
-Dindar kesimin mağduriyetleri bu dönemde giderildi mi sence?
Çok önceden kazanmaları gereken hakların bazılarını kazandılar. İktidarlar korkaktır. Cumhuriyet döneminde de bazı korkular nedeniyle dindarları baskı altına almışlar. Ben başörtülü kadınların uğradıkları baskıya üniversite döneminde şahit oldum. Ailemde başı kapalı hiç birisi olmamasına rağmen onlara Ninja gözüyle bakmadım.
- AK Partinin politikaları arasında desteklediklerin var mı?
Çok var. Mesela Kürt Meselesi konusunda yer yer çok doğru adımlar atıyorlar. Adamlar çalışıyor, bunu inkâr edemeyiz. Kendi içlerinde çok adaletli bir sistemleri var. Birbirlerini destekledikleri, sermayenin kendi içinde döndüğü bir sistemin içindeler ve bu sistemle çok iyi yönetiyorlar. Halkın nabzını çok iyi alıyorlar. Mükemmel PR ve organizasyon yönetimleri var. Fakat diğer yandan pasif işkence uygulanıyor. Bütün muhalifler içeri alınıyor, ve dışarıdakilere göz dağı veriliyor. Bunu iktidarı kaybetme korkusuyla yapıyorlar. Halbuki iktidar korkusu Allah korkusunun önüne geçmemeli! AK Parti muhalif sesleri dinlese aslında çok daha fazla oy alabilir.
- Şu anda İmralı ile devlet arasında devam eden görüşme süreciyle ilgili ne düşünüyorsun?
Biz kendi arkadaşlarımız arasında da bu konuyu çok tartışıyoruz. Hâlâ 'bebek katili' noktasında olan, asla görüşülmez diyenler var...
- Sence Öcalan'la görüşülmeli mi?
Evet, kesinlikle görüşülmeli. Koskoca bir halkın lider olarak kabul ettiği kişiyi muhatap almamak olmaz. "One minute" derler! Biz ister kabul edelim ister etmeyelim, Abdullah Öcalan Kürt halkının lideridir ve onu muhatap almamak Kürt halkını muhatap almamak olur.
- Başlayan süreçten umutlu musun?
Beni ilgilendiren tek şey var: Mutlak barış ve hemen! Artık masum insanlar ölmesin. Asker de ölmesin gerilla da ölmesin. Bu sürecin kimseye faydası yok. Bunca kayıp verilmişken, tren bu sefer kaçmasın. Kaçarsa bu sefer iki taraf da hesap veremez. Bu süreç öyle sadece silahları bıraktık demekle çözülemez. Bunun ekonomik, sosyal ve politik süreçleri olacaktır. 30 yıldır büyüyen bir sorunun çözümü de en az 10-15 yıl alacaktır. Niyetlerin ve isteklerin evrilmesi kolay olmayacaktır. Mutlak barış için yol almak istiyorsak çözüm süreci hemen başlamalıdır. Kürtlerin bütün demokratik hakları verilmelidir.
- Ülkenin bölüneceğine dair bir endişe taşıyor musun?
Hayır, ülkenin bölüneceğini düşünmüyorum çünkü ayrı bir toprak parçasını yönetmek Kürt halkının da işine gelmeyecektir. Emperyalist güçlerin ağzını sulandıracaktır tabi... Yeni bir ülke yeni bir pazar, yeni inşaatlar, yeni nükleer silahlar... Yani emperyalist-kapitalist devletler yeni bir devletin kurulmasını isteyecektir ama bence Kürt halkı o noktada değil.
Benim için önemli olan barış. Türk askeri de şehit olmasın, gerilla da ölmesin. Ölümün dışında sorunlar da var. Orada sosyal ve kültürel bir hayat tesis edilemiyor. Bu oradaki hayatı silahtan daha kötü etkiliyor.
- Hükümetin Kürt sorununun çözümü konusunda samimi olduğunu düşünüyor musun?
Seçimler yaklaşırken bu adımı atmaları beni endişelendiriyor tabi. (Gülüyor)
Bu süreç AK Partiye oy kaybettirmez mi?
-Tam aksine bu sürecin AK partinin oylarını artıracağını düşünüyorum. Hepimiz biliyoruz ki, Kürt halkının yüzde yetmişi muhafazakârdır.
Bu arada Türkler'in desteğini kaybederse?
-Hayır mümkün değil, onları kazanmış zaten. Ak Parti muhalif sesleri kısmasa yüzde seksen oy alabilecek tek parti.
- Sen de oy verir misin?
Bilmiyorum, bakmak lazım. Sağ partilerin iktidar oldukları dönemlerde daha fazla reform yapılıyor. Bir çok kanun çıkarıyorlar. Ama bu kanunlar başka bir sistem değişikliğinin içinde geçiriliyor. Barış sürecinin içinde çıkarılacak yasalarla, şu anda neden içeride olduklarını bilmeyen insanlar da özgür olacaklar. Bir çocuğa enginar yedirmek istiyorsan onu muzlu mamaya karıştırırsın, farketmeden yemiş olur!
İşte bu sözler ünlü oyuncunun şimdi gündemde olmasına ve bu sözleriyle eleştirilmesine neden oldu.